Alıntı,karakter yorumu ,kitapta gelişim v/eya konu olarak beğenip beğenmediiklerin,yazarın hakkında,özet.En az 3ü hakkında yazın ve fikir alışverişinde bulunmaya çalışalım lütfen..
Kaleler hapishaneye dönüşebilir yöneticiler için.. Hapishaneler de özgürlüğün simgesi... Hayat ironilerden ibaret :)
En sonunda ben de bitirdim.
Niccolo Machiavelli (Makyavel) ve Prens Kitabı
Principe (Prens), Floransalı yazar Niccolo Machiavelli tarafından yazılmış politika hakkında bilimsel bir incelemedir. Asıl adı "De Principatibus" (Prenslikler Hakkında) olup 1513 yılında yazılmasına rağmen 1532'ye kadar, yani Machiavelli'nin ölümünden 5 yıl sonrasına kadar basılamamıştır. Yaşadığı süre boyunca yayımlanmamasına rağmen Machiavelli'in en bilinen eseri sayılır ve daha sonra ortaya atılan "Makyavelist düşünce" teriminin temelini oluşturur.Prens dünyaya yön veren bir kitaptır. İtalyan yöneticilerden sonra diğer Avrupa ülkelerine de bir düşünce akımı yaymıştır ve hala önemli devlet eleştirilerinin arasına girmektedir.(alıntı)
Öncelikle belirteyim kitabı ben önerdim ama zor bitirdim. Bir kaç kez bırakmak istedim. Kitap kötü diye değil sadece bana anlatmak istediği şey biraz uç geldi. tepkili okumaya devam ettikçe sıkıldım. Uzun uzun yazmayayım. Kısacası bir yeri ele geçirmek ve elde tutmak istiyorsan:
1- Etik duyguları bir kenara bırak,
2- Adaleti sana yarar sağlayacaksa uygula, değilse başkasına uygulat sorumlu o olsun,
3- Tutunamayacağını farkedersen o yerin eskilerinin soyunu bile yok et ve yeniden inşa et.
Yani sevilen değil korkulan ol.
Kitabın 4.bölümü en ilgimi çeken bölümdü. Belki de Türklerden bahsettiği içindir.Yazar kitabı bir hediye niteliğinde yazmış. Fikirlerinin birebir uygulandığında mutlak sonuç getireceğine çok eminmiş. Bu konuda çok araştırma yaptığı verdiği örneklerden belli. Bence hala bu kadar okunmasının sebebi zamansız bir kitap olmasından zira verdiği örneklerin benzerleri hala yaşanıyor.
Kitaba yarın başlayacağım kısmet olursa önden ufaktan bir yazarı araştırayım dedim.
1500 lerin başında İtalya'da (yani yedi adıyla) yaşamış, tarihçi, siyasetçi, düşünür gibi kimlikleri olan bir zat imiş kendileri.
Genelde Wiki tarzı bilgi alanları dışında yapılan değerlendirmelerde yorumcuların üzerinde durduğu nokta yazar hem bu kitabında hem de savunduğu düşünce tarzında, "iktidar gücünü elde tutan tarafın bu gücü elde tutmaya devam edebilmek adına yapacaklarının mübah olduğunu öne sürdüğünü" savunduğunu söylüyor.
Ayrıca şu analizde ilgimi çekti,
"Hegel O'nun yöntemini şöyle özetler: "Kangren olmuş uzuvlar lavanta suyuyla iyileştirilemez"
Bakalım bende nasıl etkiler bırakacak.
Keyifli okumalar herkese şimdiden...
Kitap henüz bitmişken sıcağı sıcağına yazmak istiyorum bendeki etkilerini...
Öncelikle nerdeyse bilimsel siyasal bir inceleme ayarındaki kitabın bu kadar yalın bir dille yazılmış olması okumayı zorlaştırmıyor. Ancak o kadar çok tanınmayan prensler/kişiler hakkında yüzeysel bilgiler/bahisler var ki bu beni bir miktar akıcılık anlamında olumsuz etkiledi. Ama özüne bakmak gerektiğinde, eser yazılırken içinde bulunduğu zaman da düşünülürse, çok detaylı ve mutlak doğruluğu çok yüksek bir inceleme olmuş kanaatimce.
Kitabın asıl amacı olan yol gösterici öğütleri zaten belli başlı tek cümlelerle bile özetlemek mümkündür. Ama bunlar çok fazladır :) Örn;
* Prenslikler ya miras yoluyla ya da savaş yoluyla elde edilir.
* Halkın desteği olmadan o ülkeyi işgal edemezsin, etsen bile kalıcılığı sağlayamazsın.
* Bir ülkeyi tekrar işgal etmek daha kolaydır.
* Komşu ülkelere karşı da güçlü olmak gerekir çünkü halk onlardan yardım istememelidir.
* Yeni düzen getirmek çok tehlikelidir.
vs. vs. vs. vs. vs. vs.
Yazarın bu incelemeyi yazıya dökerken ve atfederken, belki de amaçlarından biri de yeniden devlet yönetimindeki görevine geri dönebilmekti diye düşündüm. Çünkü daha öncede devlet görevinden alınmış, işkence görmüş ve sonradan yeniden göreve dönmüş ve kitap hakkında yazdığı mektubunda, kendi köşesine çekildiğinde yaşadıkları güçlükleri anlatmaktadır. Bunların içinde maddi zorluklarda vardır.
kitabı oldukça begendim.(yazarın savunduğu görüşleri zaman zaman oldukça zalimce bulsamda) yalın günümüzdede anlaşılır bir eser
aslında paylaşmak istediğim çok alıntı var ama bir tanesi çok iyiydi ve günümüzdeki sarayda oturanlara eleştiri niteliğinde
kaleler şartlar geregince yararlı olabildiği gibi yararsızda olabilir.savunma amaçlı yapılmış olsalar da,başka bir nedenle prensin varlığı için sakıncalı olabilirler.yabancı düşmanlardan çok kendi halkından korkan prens kale yaptırıp onun içine sığınmalıdır.kendi halkından degil yabancı düşmandan korkan bir prens kale yaptırmamalıdır.
en iyi kale bile hiçbir prensi halkın nefretinden koruyamaz.korunmak isteyen bir prens kaleler inşa edeceğine halkın nefretinden uzak olmaya calışmalıdır.
Kralkatili iyi ki önermişsin. Üniversitede okuduğum bölüm gereği bu ve bunun gibi öğretileri çokça okuduk. Bize uç gelen şeyler Batı düşünce sisteminin temelini oluşturuyor. Doğuyu da anlamak için Nizamül Mülk'ün "Siyasetname"si var mesela. Amerika'nın bakış açısıyla da son dönemde yazılan Huntigton'un "Medeniyetlerin Çatışması" var. Batı kötüdür Doğu iyidir (ya da tam tersi) demeden onların düşünce sistemini kavradığımızda dış politikada yaşananları daha iyi kavrayabiliyoruz. Suriye'de yaşananlar Batının göçmen krizine olan tavrı vs. daha bir netleşiyor.
Kitaptan yapmış olduğum alıntılar;
* Başkasının güçlenmesinin nedeni olan kişi, kendi yıkımına yol açar; çünkü o güç, ya becerinin ya da zor kullanmanın sonucudur ve güçlü hale gelmiş kişi için bu iki nitelik de kuşkuludur.
* ... Türk'ün devletini ele geçirmenin zor olduğunu ama bir kez ele geçirdikten sonra elde tutmanın çok kolay olduğunu görecektir. Buna karşılık bazı açılardan Fransa krallığının daha kolay işgal edilebileceği, ama elde tutmanın çok zor olduğu görülecektir
* Gene de, birisinin canını alması gerekiyorsa, bunu, uygun bir gerekçesi ve açık bir nedeni olduğunda yapmalıdır; ama özellikle başkasının malından uzak durmalıdır; çünkü insanlar babalarının ölümünü mal varlıklarının kaybından daha çabuk unuturlar.
* Öyleyse her kim ki Türk'e saldıracaksa, karşısında birlik halindeki insanları bulacağını ve karşı taraftaki bölünmelerden çok kendi gücüne güvenmesi gerektiğini bilmelidir.
Ben de biraz önce bitirdim kitabı. Aynı şekilde bitirir bitirmez değerlendirme yapmak istiyorum. Bir süre sonra büyük çoğunluğu uçup gidiyor :)
İtalyan Rönesansının ünlü düşünürü Machiavelli özellikle Avrupa faşist liderlerinin (Musollini, Napolyon , Hitler vs.) fikir babasıdır. Ulus devlet yapısını benimser."Savaşta herşey mübah" ideasının sahibidir. Kitabında zaten zalimliğin dozunun ayarlanması gerektiğine, yapılan zalim önlemlerin bir defa uygulanması gerektiğine değiniyor.
kitaplayaşam zaten alıntılara yer vermiş benim de dikkatimi çeken şu olmuştu:
"Güçlü ve cesur bir prens tebaasına ya bu kötü dönemin uzun sürmeyeceğine dair ümit vererek, ya düşmanının acımasızlığına dair korku salarak ya da kendisine karşı fazla cüretkar davrananları hemen ortadan kaldırmak için gerekli önlemleri alarak bütün bu zorlukları aşacaktır. ...... Halk, prenslerinin korunması uğruna evleri ve toprakları yakılıp yıkıldığı için prenslerinin kendilerine borçlu olduğunu düşünüp onunla bir olurlar. İnsanlar, doğaları itibariyle hem kendi yaptıkları hem de kendilerine yapılan iyiliklerden dolayı bağlılık hissetmeye hazırdırlar."
Osmanlı'da Makyavelist düşüncenin hakimiyetini duymadım ancak bu sıralar rüzgarını hissediyorum :)
Kitaptan keyif alanlara Platon'un "Devlet"ini tavsiye ederim.