Kitaplardan En Sevdiğimiz Alıntılar

Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...

Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)


Tür: Genel | Açılış, 27 Mayıs 2012
<< tüm tartışmalar

Almodovar Teoremi-Antoni Casas Ros

Tartışma Cevapları
« geri ileri »

1 ile 4 arası cevap gösteriliyor, toplam 4 cevap.
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

Yemek, içmek, uyumak, uyanmak ve rutine devam etmek, içgüdülerle yaşamak… Sıkıldım artık. Yaşadığımı hissedemiyorum. Bu süreç içerisinde tutunduğum ve sevdiğim müzik, edebiyat, dostlar vesaire bana böyle anlarda tat vermiyor hiçbir şekilde. Yaşadığımı hissetmek istiyorum ama bunun yolunu bilmiyorum. Acıya hissizleştim gibi naylon cümleler kurmak da istemiyorum ancak önceden acıtan şeylerin acıtmadığını da gayet iyi görüyorum.

Yıkıldıkça iyi kavramların üzerine inşa edeyim diyorum kendimi ama yıkılan bir duvarın parçaları hiçbir zaman eksiksiz birleşmiyor. Yani yıkılıp yeniden inşa ettiğim her seferde eksilmişim meğer. Bu telaştan ötürü artık ne fikirlerimin, ne hayallerimin, ne arzularımın bir ehemmiyeti var.

Eksilen parçalarım gibi toza dönüşmeden önce yaşamayı, yaşayabilmeyi öğrenmek istiyorum.

9 yıl, 9 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

Love is blind, yani aşkın gözü kördür. Bu kelimeler sıcak bir ses gibi, ben açık pencere önüne geçerken dökülüveriyor. Aşkın bütün güzelliği burada. Kör olmak, karşınızdakine artık parça parça değil bütün halde bakmanızı sağlayan erdemdir çünkü aşkı olanaksız kılan, ona parçalayarak bakmaktır.

9 yıl, 9 ay     
1 kişiden 1 kişi beğenmiş.

”Hayaller kurulabilir, gökyüzü arzulanabilir, hafızada binlerce enfes anı canlandırılabilir; ama bir bedenin bir ötekini arayışının yeri nasıl doldurulabilir?”

9 yıl, 9 ay     
2 kişiden 2 kişi beğenmiş.

"Bu hayattan kaçmak yerine bir kahraman gibi yaşayabileceğimize dair belli belirsiz bir hisle çıkarız karanlığın içinden. Bu lütuf anlarında, hassaslığımızı hissederiz, kararsız tenimize dokunuruz, şiddetli güzellik hayalinin ortaya çıkıp bizi götürmesine izin veririz. Sonra korku çıkagelir, biçimleri, çerçeveleri, toplumun işleyişini korumamız gerektiğini hatırlatır.

Bir filmden çıkıp da ortadan kaybolmayı düşünmeyen biri var mıdır? Bir daha ailesini, arkadaşlarını görmemeyi, ertesi gün çalışmamayı, herkesin tanıdığı bir kişi olmamayı, yepyeni bir hayata başlayıp sadece kendi zevkleri için yaşama riskini almayı kim düşlememiştir? Ölüm anında büyük olasılıkla aynı durumda oluruz. Alışkanlıkların, topluma uyma zorunluğunun, aynı savunma mekanizmalarının hiç durmadan tekrarlanmasının ağırlığından kurtuluveririz, neyi savunacağız ki? Buna cevap verebilmek için sanırım ölüm döşeğinde olmak gerekiyor. Savunacak, peşinden gidecek hiçbir şey yok, bütün hayallerimizi terk ettik. Uygunluk ve benzerlik içeresinde yaşadık. Rahattan başka hiçbir şey aramadık ve bu tatsız tuzsuz arayışta sevinci, mutluluğu kaçırdık.

Her sanat eseri bizde varlığın sahip olduğu en canlı, en sorgulayıcı, en özgür şeyi uyandırır. Acılarımız şiddetlenir. Hayatımızın senaryosunu yeniden yazmak isteriz. Varoluşta bizi yarın ölecekmiş gibi yaşatacak saçma bir dram eksikmiş gibi görünüyor. Yarın ölmüş olacağız. Kimse bunun farkında değil. Kahraman olacak vaktimiz hâlâ olmadı. Hoşnut edecek çok insan var etrafımızda. Ama bir an gelir kendimizi bile tatmin edemez oluruz ve işte o zaman ölüm trajik bir hal alır.”

9 yıl, 9 ay     
« geri ileri »
Bu gruba katıl!
Grup Kütüphanesi
Tüm Gruplar