Yeraltı Edebiyatı

Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat.


Tür: Yazarlar | Açılış, 07 Temmuz 2013
<< tüm tartışmalar

Belki biraz da morfin sülfat.

Tartışma Cevapları
« geri ileri »

1 ile 1 arası cevap gösteriliyor, toplam 1 cevap.
2 kişiden 2 kişi beğenmiş.

Şimdi kendime bir hikaye anlatacağım ve artık sadece buna inanacağım. Çünkü ne zaman dönüp baksam geçmişe görüyorum ki yine değişmiş. Ya bir coğrafya eksilmiş ya da bir tarih eklenmiş. Hiçbir şey yerinde durmuyor bu hayatta. Hiçbiri memnun değil yerinden. Belki de hiçbir şeyin yeri yok aslında. Onun için sığmıyorlar, bıraktığın çukurlara. Halbuki sırf onlar için, boylarını ölçüp de ona göre kazmışsın. Ama hiçbir halta yaramıyor! Hepsi de gözünü kırpmanı bekliyor. Kaçıp gitmek için. Ya da yer değiştirip seni delirtmek için. Özellikle de geçmişin...


Ve artık zamanı geldi... Hatırladığım ne varsa, hepsini bir defada anlatıp mühürlemenin. Çünkü bu son! Bir daha dönüp bakmayacağım geçmişe. Aynada bile suratına bakmayacağım. Anlata anlata yiyip bitireceğim onu. Sonra da bir kürdanla dişlerimden kazıyıp tabanlarımda çiğneyeceğim. "Şimdi"den ibaret kalmanın tek yolu bu... Yoksa içinde yaşadığım bu beden, zamanı durdurmak için her şeyi yapar! Çünkü her şeyin farkında: Öleceğinin de, çürüyeceğinin de... Kim söylediyse bunu ona, hangi orospu çocuğu, bu beden biliyor geberip gideceğini! Hatta sırf bu yüzden, kudurmuş bir köpek gibi çenesini hayata kenetlemek için, aynı hataları bana tekrar tekrar yaptırıyor. Tekrar tekrar! Bir anlığına da olsa beni o deja vu'lerle geçmişe götürüp zaman kazanmak için... Ama artık bitti!


Ne zaman ki hikayemi anlatıp susacağım, artık sadece yeni hatalar yapacağım! Zamanı dörtnala koşturacak kadar yabancı hatalar! Duvar saatlerini mıknatısa tutulmuş pusulaya çevirecek kadar bilinmeyen hatalar! Daha önce kimsenin yapmadığı, adını bile duymadığı hatalar! Kayıp bir kıtanın ya da dünya dışı bir hayatın keşfi kadar muhteşem ve tanımlanamayan hatalar! Makineler yapan makineleri yapan insanlar kadar olağanüstü hatalar! Tanrı'nın icadı kadar dev hatalar! Tanrı'dan sonraki en büyük icat olan karakter kadar öngörülemeyen hatalar! Yeni doğmuş bir bebeğin ilk hatası kadar büyülü, doğmak kadar ölümcül bir hata yapmak! Tek istediğim bu... Belki biraz da morfin sülfat."

Hakan GÜNDAY

10 yıl     
« geri ileri »
Bu gruba katıl!
Grup Kütüphanesi
Tüm Gruplar