Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat.
"Ah dostum! Ah dostum!" diye inledi Dean. "Ve bu daha başlangıç bile değil! Nihayet birlikte doğuya gidiyoruz, hiç olmamıştı böyle bir şey, düşün, Denver'ı birlikte keşfedeceğiz, bizim için pek anlam taşımasa da herkesin ne yaptığını göreceğiz, önemli olan yakalanan şeyin ne olduğunu bilmemiz, zamanı bilmemiz, her şeyin gerçekten mükemmel olduğunu bilmemiz." Kolumu sımsıkı kavrayarak, "Şimdi şu öndekilere bak," diye fısıldadı, terliyordu. "Kafalarında bir alay kaygı var, milleri sayıyorlar, bu gece nerde uyuyacaklarını, benzin için ne kadar para vermeleri gerektiğini, hava şartlarını, gitmek istedikleri yere nasıl gideceklerini düşünüyorlar. halbuki nasıl olursa olsun varacaklar oraya, hep varırlar. Ama kaygılanmaları gerekir, sahte aciliyetler bularak falan zamana ihanet ederler, şüpheci ve şikayet etmeye hazırdırlar. Kanıtlanmış, yerleşmiş bir sıkıntıya kendilerini mahkum etmedikçe huzura kavuşamazlar ve sıkıntıyı bir kez bulmayagörsünler, ona uyan yüz ifadeleri takınırlar, bilirsin ya, mutsuzluk işte, yakalarını bir türlü kurtaramazlar ondan, üstelik bunun bilincindedirler ve bu yüzden de endişe duyarlar..."
Jack Kerouac, On The Road - 2012
Delirmeyi yeğlerim
Karanlık bir yoldan Meksika'ya gitmeyi
Eroinin damarlarımda dolaşmasını
Gözlerimin ve kulaklarımın marijuana ile dolmasını
Sınıra yakın bir ibadethanenin zemininde Peyote yemeyi
Yolda vücudumu titretmeyi
Günbatımında bir lokantada ağlamayı
Cincinnati'nin konserve kutularının üstünde çıplak bir şekilde sürünmeyi yeğlerim
Paslı bir demiryolu bağlantısını kayalıklardaki bir mezarlığa sürüklemeyi yeğlerim
Galveston'daki çalılarla taçlandırılmayı
Lon Angeles'ta ellerim ve ayaklarımdan çivilenmeyi
Denver'da ölmek için yetiştirilmeyi
Chicago'nun kıyısında delik deşik olmayı
New Orleans'ta ölüp gömülmeyi
ve Garret Dağı'nda bir yerde dirilmeyi yeğlerim
Jack Kerouac, On the road, Carlo "Denver Buhranı"