Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat.
Su temizledikçe kan lekelerini, kanın kaynağı belli oluyordu. İnce bacaklarının arasından sıçramıştı her yerine. Bir şeyler parçalanmıştı o bacakların arasında. Bir şeyler yırtılmıştı. Bir şeyler ölmüştü. Su temizledikçe kan lekelerini, mor dövmeler kalıyordu geriye. Derdâ'nın her çıplak yerinde. Bir şeyler doğmuştu. Mor gözler. Sırtında bile gözü vardı artık. Derdâ'nın. Şimdilik görmese de vardı. Belki de mor gözün açılması için gereken tek şey, biraz zamandı.
Hakan Günday