Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
Gençler uzun bir aradan sonra cevap veriyorum. Başınıza gelmiştir belki, bazen insan tüm sanallıklardan gerçeklere sığınmak istiyor. Her neyse...
Skovorodnikof; örneklendirmelerindeki gaye nedir? Sonuç ne? Sonuç canlılar dünyasında hayvanlar alemine mensup olmaksa buyurun olun. ben ve benim gibi düşünen eşrefi mahlukat olan insan kardeşlerimiz yerimizden memnunuz.
Furkan; Değiştirilmiş ayet diye birşey yok. Sanırım yanlış anladın. Değiştirilen Furkan' dan (Kuran-ı Kerim) önce indirilmiş 3 büyük kitap. Bilirsin; Zebur, Tevrat, İncil. Değiştirilme sebepleri, haşa Allah (c.c)'nin onu koruyamamış olması değil. İnsanların dünyevi gayeleri için, dindar insanları yönetmek maksadıyla kitapları kendilerine uydurmaları. Elbette Allah (c.c) dileseydi onlara dokunulmasına izin vermezdi. Tıpkı Furkan'a olduğu gibi onlara da mukaddes kalkanını gererdi. Ancak bu kitaplar son kitap olmadığı gibi, peygamberleri de son peygamber değildi. Kullarını bu konuda serbest bırakan yüce yaradan son kitabını koruma konusunda yemin ediyor. Tabi ki bunlar inan insanları bağlar. Ona tabi olan insanların meselelerdir bunlar. İnanmayan insanların bu gibi meseleleri yoktur.
Milyar insan varsa milyar düşünme biçimi vardır. Allah dileseydi herkesi kendine tapacak şekilde programlar o şekilde dünyaya getirirdi. Oysa insanlar inanıp inanmamakta, inandığını farklı yorumlamakta serbest. Peki doğru olanı yanlış olandan nasıl ayırt edeceğiz? Müslümanın ilk rehberi Kuran-ı Kerimdir, sonra Hadis gelir. Müslüman kendisine bu rehberlere bakarak şekil verir. Etrafındaki dünyayı onların ışığında anlamaya çalışır. Peygamber Efendimizin hayatı hikaye değil. O Yaşayan Kuran. Aynı zamanda kul. Samimi Müslüman belirli zaman dilimine sığdırdığı naçiz aklını O rehbere göre şekillendirirse en güzelini yapmış olur.
Müslümanlık kasap dini değildir. Kimse kimseyi zorla bir dine mensup etmemiştir. Pek çok çile sonrasında o noktaya gelinmiştir. Belli ki dinler tarihini okurken işinize yarayanı alıp diğerlerini görmezden gelmişsiniz. Hz. Muhammed (sav) durup dururken insanlara savaş açmamıştır. Bilakis dünyevi zevk ve sefalarının elden gideceğini anlayanlar onları buna mecbur bırakmıştır. Pek çok aşağılamaya, hakir görülmeye, şiddete maruz kalan Ashab bunların hepsine göğüs germiştir.
Cidden üzülüyorum. Benim güzel dinimi, benim güzel peygamberimi anlamaktan uzak akıllara. O bir derya iken ondan nasiplenmeyen, çöllerde bir kum tanesi olmayı seçenlere. İnandığım Allah'a dualarımla.....
Skovorodnikof , insanı hayvandan ayıran şey bizzat sizsiniz. Bu kadar ( hiç birine katılmıyorum o ayrı mesele) fikir paylaşımında bulunmuşsunuz. Emeğinize sağlık.
Dinleri ayrı ayrı ele almadan hepsinin özüne baktığımızda hiç birinin özünde inanmayanı öldürmek gibi bir durum olmadığını görürüz. Kasdettiğiniz İslamdaki, cihat kavramı ise bu dinini yaymak maksadı ile Müslümanlığı ilk dönemlerinde orduların karşılaşması sureti ile ki buda dönemin savaş biçimidir, sonrasında Peygamber Efendimizin bir hadisi şerifinde de belirittiği üzere, Büyük cihad bitti şimdi sıra küçük cihadda, diyerek işaret ettiği nefsaniyet terbiyesidir ki, burda da fiziksel bir öldürme söz konusu değildir.
Malumunuz Tolstoy'un din ahlak kavramı üzerinden bu tartışmayı sürdürüyoruz ve bu pencereden baktığımızda Tolstoy Din kavramının ,yine özünde var olan,bir nevi zar görevi gördüğünü ifade ediyor. Yani ona göre Din ,bireyin hesap verme korkusu ile nefsani dürtülerini dizginlemesi. Kısacası herhangi bir din karşılaştırması yok. Ve din inanan insanlar için gelenek olamaz. Bu dini bağnazlaştırır.
Bugün din gibi tinsel kavramlara, ta ilk mesajlarımda bahsettiğim, kurumlaşmış ateist, hümanist, pozitivist filozofların gözünden bakmak zorunda bırakıldığımız için çıkıyor hep bu tartışmalar. Ahhh feylosoflar!
Ve yine bu feylosoflar geleneklere hapsedilmiş bir kilise hristiyanlığı için koparmışlardır bu yaygarayı. Gerçek sosyalist olan herkes bilir ki Müslümanlık bir devrimdir. Hz Muhammed ise bir devrimci. O feylosfların 19.yy da yaptığı şeyi Hz Muhammed ta yedinci yüzyılda yapmıştır.
Sonrasında bahsettiğiniz her şey, sizin Müslümanlığı algılayışınız ile ortaya sürdüğünüz fikirlerdir ki inanmadığım ve sizinde benim söyleyeceklerime inanmayacağınızı düşündüğüm şeyler üzerine kelime girdabı yaratmanın manası yok.
Furkan Akyelken insanların hayvanların bile yapamayacağı şeyleri yaptığını belirtmiş. Siz ise insanın hayvandan ayrılamayacağını söylüyorsunuz. Toplumdaki bu kaosun sebebi hayvanlar değil düşünen, irdeleyen, araştıran insandır. farkettiyseniz bu saydığım ( daha pek çok vasıf) vasıfların tamamı güzel. O halde insanlık neden bu kaosun içinde sürükleniyor? Furkan arkadaşımız insanın hayvandan aşağı şeyler yaptığını söylerken size katılmamış ki böyle bir seviye belirlemesinde bulunmuş. Eve insanı bu seviyeden aşağı düşüren onun içine düştüğü ahlaksızlık vasıfları olabilir mi? Madem ahlak her insanda bulunan bir tıynet ise neden bazıları bu tıynetten nasibini almamıştır. Diyeceksiniz ki o halde tüm dindarlar güzel ahlak sahibi ise, dibimizde kan döken ve bu işi islam adına yaptığını söyleyen caniler neyin nesidir?
Burada dinin özü devreye girer. Hiç bir din (ki hepsi Allah'tan gelmiştir) bu tür vahşeti kabul etmez. Tarih boyunca kavimlere gönderilen peygamerlerin geliş sebeplerine bakalım. Hepsi var olan kaosu, bu kaostan doğan ahlaksızları Allah adına bertaraf etmek üzere gönderilmişlerdir. İnsanlık zamanla bu yoldan saparak, bildiklerini unutarak, sapkınlaşmış,cellat vazifesi görmeye başlamıştır.
Kitap tavsiyesi için teşekkürler.
Toplumdaki Kaosun sebebi üzerine yazdığım ironik cümleyi izaha mecbur bıraktınız beni. Dünya da nifak çıkaran hayvanlar değil, GÜYA düşünen, irdeleyen, araştıran insan! Ne tezat. Hiç bir düşünce, hiç bir irdeleme, hiç bir araştırma insanlığın faydasına çalışmadığı müddetçe insanı vasıf değildir. Sadece hayvansal bir içgüdüdür. Hobbes'un homo homini lupusu işte böyle dini öteleyen ahlakasız bir düşüncenin ürünüdür.
Skovorodnikof; düşünün ki, ben acıktım, yemek yemem lazım. bunun için bi şekilde karnımı doyuruyorum. Bu iç güdüsel bi davranıştır. ve tüm canlılarda vardır. Ama davranışımı, çocuklarımın, eşimin karnını doyurmak için gerçekleştirdiğimde, bi üst levele geçip, bireysel ihtiyacımı toplumsallaştıryorum. Yani onalar da faydalı bir iş yapmış oluyorum. Siz çocuğuna ot hazırlayan bir inek gördünüz mü?
Bu tartışmayı yürüttüğümüz paragraflar boyunca bir birimize bir şeyi ispat etmeye uğraşıyoruz ve çeşitli fikir alışverişlerinde bulunuyoruz. Siz de bende bunu düşünerek, kendi açımızdan faydalı bulduğumuz şeyler için yapıyoruz.
DatluCadu uzun uzun yazdığınız için teşekkürler. "İnsanı hayvandan ayıran şey bizzat sizsiniz." cümlesiyle ne demeye çalıştığınızı açmanızı isteyeceğim.
Onun dışında, Furkan'ın da örneklerinden anlaşılacağı gibi dinlerin birer savaş makinesi olduğunu belirtmeden edemeyeceğim. Verilen örnekler sadece bir kısmı, bunlar gibi çok daha fazla emir var.
Toplumdaki kaosun sebebi de bana göre insanın sahip olduğu yetiler değil bunları nasıl kullanacağını bilememesidir. Bizim spesifik özelliğimiz gelişmiş zekaya sahip olmak, ama onu nasıl kullanacağımız hakkında yeterince iyi değiliz. Bu bakımdan Furkan'ın söylediği "insan hayvanlardan daha aşağıdır" mecazı (ki katılıyorum) ile benim insanların da sıradan bir hayvan olduğu söylemim çelişmemekte.
Çok büyük bir şeyi gözden kaçırmışsın. İnsanın kendinden başkasını düşünmesini, onların da beslenmesini dikkate almasını "yüksek" bir davranış olarak tanımlarken sayısız hayvanın çocuklarına, eşlerine karşı davranışını unutmuşsun. O kadar fedakar canlılar var ki insanlar onların yanında sönük kalır.
Dişi ahtapot, döllenmeden sonra bir oyuğa yerleşir ve yavruları doğana kadar beklerken kendisi de açlıktan ölür. Beslenmek için bir kere bile yuvayı terk etmez. Bu fedakarlığı bırakın insanı, hiçbir hayvanda göremezsiniz.
Bu örneğin dışında, "insanı hayvandan şey" diye bir şey yoktur. Evet, insanı diğer hayvanlardan ayıran en belirgin şey "zeka"sıdır. Bu zekayı diğer bazı özelliklerden üstün tutmak yanlıştır. Bugün rahatlıkla evlerimizde yaşamamızın sebebi bizden öncekilerin buluşlarıdır. Onları bir kenara bırakalım. Doğada bir insan tek başına ne kadar güçlüdür? Şüphesiz, bir ceylandan farkı olmayacaktır hatta ceylan kadar hızlı olamadığı için yırtıcılar için çok kolay lokma olacaktır. Nitekim hayvanat bahçelerinde bu tür yırtıcı hayvanların bakıcılarını rahatlıkla avlayabiliyorlar. Bu tür bir video izlerseniz insanın ne derece "üstün" olduğunu kavrayabilirsiniz.
Ve beklenen cevabı aldım, değiştirilmiş ayetler. Benim kafamın almadığı nokta tam bu işte. Tanrı'nın indirdiği kutsal kitabı muhafaza bile edemiyorken oturup varsayımlara göre dinin gerekçelerini yerine getirmek çok amaçsızca değil mi? Madem Kuran'ın değiştirilmesi gibi bir ihtimal var, doğrusunu kim bilecek ve bundan nasıl emin olacağız?
Bu şuna benziyor, Adnan Oktar'a bakıyorum oh din çok güzel kedicikler filan fıstık gelsenize...
Sonra dönüp ışid'e bakıyorum... ( yaptıklarından bahsedemiyorum )
Biri diğerine bunlar Müslüman değil Kur'an böyle emretmiyor diyor, diğeri ise asıl dinin bu olduğunu söyleyip diğerlerini kafir ilan ediyor ve savaş bayrağı açıyor. Burada kimin haklı olduğunu nasıl karar vereceksiniz ? Veremezsiniz çünkü ortada bir doğru yok sadece bir metnin yorumlanması var, bu da metni anlaşılır olmaktan uzaklaştırıyor.
Bu zamana kadar değiştirildi derseniz henüz müslümanlığın yayılmaya yeni başladığı zamanlarda bu insanların bu günkü gibi diğerlerini keserek kendi dinine mensup etmeye zorladıkları dönemleri hatırlatmak zorunda kalırım :/
Tolstoy İnançlı bir insan ve inancının gereğini yazmış. Aforoz edilme pahasına. Ayrıca sadece bundan değil dini yok saymanın nelere mal olacağını da bir güzel anlatıvermiş. Ateistlerin ahlak anlayışını da şöyle özetlemiş: "Dini akidelere dayanmayan seküler bir ahlakın emirleri, müzikten hiç anlamadığı halde orkestra şefi yapılmış birisinin, çalacakları parçayı çok iyi bilen müzisyenlerin karşısında ellerini sallamasından farkı yok. Olayın akışı ve daha önceki orkestra şeflerinin müzisyenlere öğretmiş olduğu şeyler dolayısıyla, müzik belki bir müddet devam edebilir; ama müzikten zere kadar anlamayan adamın ellerini, kollarını sallaması hiç bir işe yaramayacak ve sonunda müzisyenleri şaşırtıp orkestranın ahengini bozacaktır."
Belki ateistlerin ahlak diye savundukları şey "mutlu" dünya kurmacalarıdır. Kişi bazında bu mutlu dünya kurmacası ile zararsız olan bireysel ateistler kurumsallaştığında toplum şu anki cinnet halini almıştır. Ve kurduğu bu düzene ayak uyduramayan ateizm savunucuları maalesef başkasını değil belki ama, kendini çok rahat öldürebilmektedir.
insan dediğimiz şeyi hayvandan ayıran şey nedir peki? ve onu hayvandan daha aşağılık yapan şey?
Dünya neden bu halde? Tamam insanın doğasında var fitne, fesat, fücur.Ancak din insanın bu sapık yönünü törpülemek üzere insanı yaratan tarafından, gönderilir. Dinden uzaklaşmak yada dine batıl etiketi yapıştırmak insanı, dünya da yönsüz bırakmak manasına gelmez mi?
"Her din, hayatın anlamı sorusuna bir cevaptır. Ve dinin cevabı, hayatın anlamı izahını bazen önceleyen, bazende izleyen belli bir ahlaki gerekliliği içerir. .....
Hayatın anlamı şahsi mutlulukta yatar, öylesyse eline geçen her türlü fırsatı kullan".(sy 85) ; işte kurumsallaşmış ateizmden kastım. 19. yüzyıl ile birlikte , pozitivzmin gelişmesi ve ilerlemesi ile birlikte dünya dini batıl saydı. Bunda çokda haksız sayılmazdı, zira Tolstoy'da bunu defaaten tekrar etmiş. Kilise tıpkı şu anda İslamı kullanarak dünyevi arzularını, sapkınlıklarını, dine yamamaya çalışan bi takım sözde "müslümanlar" gibi sapıtmıştı. ancak bunu düzeltmenin yolu atezimi, tanrı tanımazlığı bir bayrak yapıp altına toplanmak değil, dini bu hurafe, sapkınlık, ve subjektif bakışlardan arındırmaktı. olmadı. sonuç şuan ki içinde yaşadığımız ortam. elbette dünya dönem dönem bu darboğazlardan geçer. düşen hiç bir nesne dibe değmeden yükselişe geçemez.
kaç kitap yazdınız bilmiyorum ama 200 ün üzerinde kitabı olan, sadece yaşadığı dönemi değil yüz yıl sonrasını etkileyen bir deha için cahil , sıfatını kullanmanızda bende aynı oranda bir tebessüm yarattı.
Ayrıca Nietzshce nin hakkını teslim ettiği bölümlerde yok değil. ki teslim etmediği noktalarda kendisine katılmıyorum. Nietzsche yi anlamak lazım.