Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat.
Sabaha kadar karlar altında sokaklarda dolaştım durdum. Sadece kendime acıyor, artık ölmek zamanıdır diye düşünüyordum. Dönüp dolaşıp hep aynı şeye takılıyordum. Çevremde insanlar olsun, insanlar için varlığımın bir anlamı olsun, herkes beni sevsin… veya eroin olsun, insanlara olan mecburiyetimi unutayım, kendi kendime yeteyim istiyordum.
ben galiba hayatım boyunca iki arada gidip geleceğim.
kornişteki perde gibi. raydan çıkana dek.
Dört duvar arasında yıllanmış bir zavallının bile düşüncesinde senin aciz fikirlerinden daha ileri bir özgürlük var.
Hey millet, ben ölmeye karar verdim! Niye biliyor musunuz, çünkü yaşım yirmi yediye geldi dayandı, benim gibiler daha fazla yaşamamalı. Allah korusun, ya ölmeye değil de üremeye karar verseydim! Neyse ki aklım hala başımda, sahneye girmem gereken yeri ayarlayamadım ama çıkmam gereken yeri biliyorum.
Gerçek ilk kürtajımda anlaşıldı. Hamileydim ve bakireydim.
Kanat Güner.