Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
-Beni azarlamayacak mısın?
-Azarlamak mı?
-Evet eskiden hep yaptığın gibi.Hani 'sen kuyruğumda olmasan elli doları alır...'falan derdin ya.
-Ulu Tanrım!Lennie sen olan her şeyi anımsamazsın,ama benim ağzımdan çıkan bir sözcüğü bile unutmazsın.
.....böylelerinin hayattan hiçbi beklentileri yoktur..''Bizim gelecek için planlarımız var. Bizim iki çift laf edecek, halimizden anlayan bir dostumuz var. Gidecek başka yeri olmayan, meyhane köşelerinde parasını çarçur eden adamlardan değiliz biz. Onlar kodese düşüp o delikte çürüseler bile kimsenin umurunda olmaz. Ama biz başkayız."
Zamanımı sana hep bir şeyler anlatarak geçiriyorum zaten.Sen unutursun,ben yine anlatırım...
her aklıma geldiğinde bir yarım kalmışlık var derim ..
….George’un sesi pekleşti, tok bir tona büründü, kelimeler çok söylenmiş, çok tekrarlanmış olduklarını belli edercesine, düzenli bir biçimde dökülmeye başladı ağzından. “Bizim gibi çiftlik ırgatlığı yapanlar, dünyanın en yalnız insanlarıdır hep,” dedi. “Ne aileleri vardır, ne de yerleri yurtları. Bir çiftliğe gelir, çalışır didinir, biraz para kazanır, sonra kente inip o parayı deve yaparlar. Bir de bakarsın, kuyruğunu kıstırmış, başka çiftliğe gidiyor. Yaşamdan bekledikleri hiçbir şey yoktur.”
Lennie keyfinden bayılmıştı. “Tamam. Tamam! Şimdi de biz nasılız, onu anlat.”
George devam etti: “Biz onlar gibi değiliz. Bizim bir geleceğimiz var. Derdimizi paylaşacak, bizi seven biri var. Başımızı sokacak yer bulamadık diye barlara dalıp paramızı son kuruşuna kadar harcayanlardan değiliz biz. Öyleleri hapse girse, kimsenin umurunda olmaz. Ama biz öyle değiliz.”
Lennie atılıp onun sözünü kesti: “Biz öyle değiliz! Neden değiliz? Çünkü sen bana bakarsın, ben bana bakarım da ondan.” Sevinçle güldü.
ahh Lennieee :/ okumadan ölmek büyük kayıp olurdu herhalde..
Lennie iyi bir adam dedi Slim. “İnsanın iyi olması için akıllı olması gerekmez. Hatta bazen tam tersi gibi geliyor bana. Akıllı adamların çoğu içten pazarlıklı oluyor.”
"Bizim gibiler, yani çiftliklerde çalışanlar, dünyanın en yalnız adamlarıdır. Aileleri yoktur. Yerleri yurtları yoktur. Bir çiftliğe gidip üç beş kuruş için gece gündüz çalışırlar, sonra şehre inip bütün paralarını çarçur ederler, ertesi gün bir bakmışsın yine bir çiftliğin yolunu tutmuşlar. Böylelerinin hayattan hiçbir beklentileri yoktur."
Birlikte dolaşıp birbirine destek olan kişilere pek rastlanmıyor artık,nedendir acaba?Şu dünyada herkes birbirinden korkuyor olsa gerek.
Önceden blogumda yazdığım yazıyı paylaşmak isterim:
"Çocuk kitabı gibi görünmesine rağmen aslında derinlemesine incelendiğinde günümüz insanının temel sorunlarına değindiğini anlayabilirsiniz. Kitaptan aldığım birkaç ana mesaj var. Sırayla açıklamak isterim;
İyilik her zaman faydalı değildir!
Evet, bu mesaj oldukça kuvvetli şekilde verilmiş. Her zaman Lennie’nin iyiliğini isteyen George, çoğu zaman ona hiç de faydalı olamıyor. Hem de çok istemesine rağmen. Hayatta da çoğu zaman böyle oluyor. En sevdiklerimize yardım edemiyoruz genellikle. İronik olarak da sevmediğimiz kişilere sevdiklerimiden daha çok yardımımız dokunabiliyor. Bu da hayal kırıklığı yaratıyor. Aslında bu hayal kırıklığının sebebi yüksek beklentiler.
Küçükken sürekli dinlediğimiz masallar, okuduğumuz kitaplar, iyilerin hep kazanacağını anlattı. Çok çalışanın, emek verenin kaybetmediği bir dünya gösterdi. Biz de farkında bile olmadan bunu biliçaltımıza kazıdık. Şimdi onun bedelini ödüyoruz. Çünkü büyüdükçe gördük ki aslında hayat hiç de adil değil. Çok çalışanlar hiçbir şey elde edemezken, çalışmayanlar çok şeyler kazanabiliyor. Bunu farkettiğimizde kafamızda soru işaretleri oluştu ama yıllar öncesine gidip de “Demek ki zamanında öğrendiğim masallar yanlışmış” demedik. Aksine, içinde yaşadığımız gerçek dünyanın aslında ne kadar da kötü bir yer olduğunu söyledik. Sanki dünya yeni kötüleşmiş gibi. Halbuki biz yeni farkediyorduk. George’da işte tam bu ikilemi yaşıyordu. Lennie ile birlikte masallardaki dünyayı yaşamaya çok çalıştı. George’un emekleri aslında bizim hayallerimizi temsil ediyordu. Zihnimizin derinliklerinde duran, ama hiçbir zaman ulaşamayacağımıza içten içe inandığımız, ama bunu kendimize bile itiraf edemediğimiz hayallerimizi. George direndikçe biz de ümitleniyorduk. “Evet, yapılabiliyormuş” diyorduk. Ama hayat yine kendi kuralını işledi ve George’un da gücü hayatı yenmeye yetmedi. İşte tam bu nokta bizim de hayallerimizin bittiği noktaydı. İyilik kutsandığı kadar faydalı olmuyor, bazen hiçbir işe yaramıyordu. Bu, masallarla büyüyenler için çok büyük hayal kırıklığıydı.
Hayat istemediğimiz şeyler yaptırabilir. Hiçbir şey bizim kontrolümüzde değildir!
Çoğu zaman, hatta her zaman etrafımızdakileri yargılarız. Üstelik bu yargılamadan tanıdıklarımız kadar tanımadıklarımız da kurtulamazlar. Yeri gelir, hiç tanımadığımız birinin sadece ayakkabısına bakarak onun hakkında kendimizce derin(!) analizler yapabiliriz. Bu davranışı bir cebe atalım.
Çaresizlik çok kötü şey. Hani “Düşmanımın başına gelmesin” denen hadiseler vardır ya. Çaresizlik bunların başında geliyor. Kişi kendinden hiç beklenmeyen davranışlar sergileyebiliyor. Sonuçta etten kemikten varlıklarız ve hiçbirimiz mükemmel değiliz. O halde bu kadar katı eleştiri neden?
George Lennie’yi, Lennie’ye zarar gelmesin diye öldürürken ne düşündü dersiniz? Ne kadar çaresiz olduğunu mu? Yoksa hayata okkalı bi küfür mü savurdu? İnsan neden hayatta en çok sevdiğini öldürür? Ya onu bulanların “Aferin, tam da ensesinden mıhlamışsın” diye George’u tebrik etmesi?
Bir insan daha ne kadar yanlış anlaşılabilir ki?
Ama herkes sözlerinde bir miktar kendi karakterini ortaya koyar. Tıpkı George’u tebrik eden insanlar gibi. Onlar da kendi karakterlerini ortaya koydular. Burada okuyucu olarak düşünmemiz gereken gerçek hayatta hangi tarafta olduğumuzdur. Biz de bazı şeyleri çok yanlış mı anlıyoruz yoksa?
Bazı insanların hayalleri vardır. Ulaşamasalar bile!
George ve Lennie, Amerika’daki milyonlarla işçiden farklıdır. Çünkü onların hayalleri ve ümitleri vardır. Kendilerinin de sık sık tekrarladığı gibi:
“Onlar kazandıkları 3 kuruş parayı kumarhanelerde, meyhanelerde harcamazlar. Biriktirirler ve ileride bu parayla kendi çiftliklerini kurup birsürü hayvan besleyeceklerdir. Özellikle de tavşanları.”
Bu hayale aslında sadece Lennie inanmaktadır. Ama George’da Lennie’nin yanında dura dura, ona anlata anlata içten içe o da inanmıştır. Çünkü Lennie’nin yanında kalıp da bu hayale inanmamak mümkün değildir. Nitekim Lennie’nin ölümüyle beraber George’da çok çabuk bir şekilde diğer milyonların arasına karışacaktır. Peki bizim durumumuz ne? Gerçekleştirmeyi çok istediğimiz, başımızı yastığa koyunca düşündüğümüz bir hayalimiz var mı?
En çok aklımda kalanları dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Bazı kitapları tekrar tekrar okumak gerekir. Her okuyuşta farklı şeyler kazanırsınız ve bakışınız değişir. Fareler ve İnsanlar tek okumayla hazmedilecek kitaplardan değil. Aslında dili ve anlattığı hikaye oldukça basit. Ama zaten hayat da basit. Hayatı zorlaştıran, insanların bencilliği, açgözlülüğü, burada sayılamayacak kadar çok kötü özellikleri değil mi?"