Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
Doğru yol yerden bir karış yüksekte bulunan gergin bir ip gibidir. Fakat bu ip, üstünde yürümek için değil de insanın ayağının takılıp tökezlenmesi için vardır ancak.
Ölüm arzusu, bilgeliğe kavuşulduğunun ilk belirtisidir. İçinde bulunulan yaşam katlanılmazdır, başka bir yaşam ise, ulaşılmaz. Ölmek isteğinin eklentisi utanç biter artık; nefret edilen eski hücreden alınıp, ilk iş olarak nefret edeceği yeni hücresine geçmeyi arzular, bunun için yalvarır. Eski inançların tortuları da bu düşüncede etkilidir; yeni hücreye nakledilirken efendi ortaya çıkacak, mahkûma göz ucuyla bir bakacak ve karar verecektir: ''Bu adamı yeni hücreye götürmenize gerek yok, artık benim yanıma geliyor o.”
Kendini dünyanın acılarından uzak tutabilirsin.Aslında böyle yapmakta a tamamıyla özgürsün ve bu senin doğana kalmış bir şey , ama kaçınabileceğin bir acı varsa işte bu da belki kendini uzak tutuştur.
Kafka - Aforizmalar
Ama hiç tanımadığı birisi var ki , sürekli onun için, sadece onun için kaygı duyuyor. birisinin kendine yönelik kaygıları ve özellikle bu kaygıların sürekli olması , onun yalnız anlarında , adeta ona işkence eden bir baş ağrısı yapıyor.
Kafka - Aforizmalar
"Dürüst bir insanım Milena. Esaretin izin verdiği kadar dürüst.
Bir şeklimle herkese benzemeyen farklı bir yön var bende.
Huzur içinde bir dakika bile çok görülmüştür bana.
Her şeyi savaşarak kazanmak mecburiyetindeyim.
Sadece geleceğimi değil geçmişimi de kendim yaratmak zorundayım.
Dünya sağa dönüyorsa bu ritme uymak için benim sola dönmem gerekiyor.
Palto giymeye üşenirken bu koca dünyayı sırtımda nasıl taşırım ben?"
– Milena’ya Mektuplar
Ne iyilik, ne de kötülük var dilenci kadın konusunda; ya çok dalgındım ya da birini düsünüyordum o sırada belki, yoksa
bu türlü davranısımın, silik anılarımla ilintisi yok pek. "Dilencilere çok para vermeyin, acınırsınız sonra!" diye bir söz
anımsıyorum örneğin. Bir gün anam bir lira vermisti, çocuktum daha, büyük Ringle küçük Ring'in ortasında oturan yaslı
bir dilenci kadına vermekti bu parayı bütün isteğim. Gelgele-lim para çok görünmüstü gözüme, bir dilenciye bu kadar çok
para verilmez diye düsünmüs, sıkılmıstım. Ama parayı vermek de istiyordum; bozdurdum lirayı, önce bir onluk attık
kadının önüne. Sonra bütün o alanı kosarak geçtim, soldan geldim bu sefer, yeni, baska biri gibi, gene bir onluk attım
kadına, gene dolandım, gene kostum, gene bir onluk attım... Tam on kez alanı kosarak dolanmıstım. (Pek on kez
olamamıstı anlasılan, çünkü kadın bıkmıs, kalkıp gitmisti.) Sonunda yorgun, bitik dönmüstüm eve, baslamıstım ağlamaya,
anam acımıstı da bir lira daha vermisti bana.
Görüyorsun ya, talihim yok dilencilerle, ama varımı yoğumu Avusturya parasına çevirip, Opera Alanındaki dilenciye
vermeye hazırım, yeter ki, sen yanımda olasın, ben de yakınlığını duyabileyim senin.
Franz ( Milena'ya Mektuplar )
“Merak ediyorum seni Milena. Kalem tuttuğun elini, saçlarını ve ruhunun sürekli ağladığını yansıtan gözlerini. Soğuk bir ürperti geliyor Milena, üşüyorum senin adını her andığımda. Küfürbaz Kafka burada olsaydı herhalde küfrederdi bana. Ama ne yapayım Milena sana olan aşkım dinmiyor, incitiyor beni.”
-Milena’ya Mektuplar
"Buradasınız, tıpkı benim gibi, hatta benden de fazla; benim olduğum yerde siz de varsınız, üstelik benden daha fazla varsınız."
-Milena'ya Mektuplar
Bu yorum silinmiş
" Şimdi bana teşekkür et bakalım. Bu son satırlarda çılgınca bir şey (çılgınca-kıskançlık kokan bir şey) yazma isteğimi başarıyla bastırdım. " | 173 | Milena'ya Mektuplar