Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat.
Benim uzmanlığım başkaydı.Çürümenin başka bir türüyle ilgiliydi.Bir bakışta tanıdığım çürüme,toprağınüstünde olandı.İnsan hala nefes alıp verirken,kalbinde ya da beyninde küflenmeye başlayan o çürümeyi biliyordum ben.Hayat tarafından ensemden tutulup,sokulupçıkarıldığım derslerde,ancakbu konuya kadar gelebilmiştik.
daha fazlasını bilmiyordum.
Makineler yapan makineleri yapan insanları yapan makineleri yapan insanlar kadar olağanüstü olacağım.
Şimdi kendime bir hikaye anlatacağım ve artık sadece buna inanacağım. Çünkü ne zaman dönüp baksam geçmişe, görüyorum ki yine değişmiş. Ya bir coğrafya eksilmiş yada bir tarih eklenmiş. Hiçbir şey yerinde durmuyor bu hayatta. Hiçbiri memnun değil yerinden. Belkide hiçbir şeyin yeri yok aslında. Onun için sığmıyorlar bıraktığın çukurlara. Halbuki sırf onlar için, boylarını ölçüp de ona göre kazanmışsın. Ama hiçbir halta yaramıyor! Hepsi de gözünü kırpmanı bekliyor. Kaçıp gitmek için. Ya da yer değiştirip seni delirtmek için. Özellikle de geçmişin...
Hakan Günday - Daha
"Ben, diyordu insan değilim, çünkü üşüyorum. Sizler üzerinize hatıralarınız, aileleriniz, dostlarınız, mesleklerinizle örterken ben üşüyorum. Çünkü bunların hiçbirine sahip değilim ve olmak da istemiyorum."
-Hakan Günday