Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
"Belki de varlıklarından şüphe ettiğim bütün duygular içimde ama onları uyandıracak olanlar ortada yok. Ruhumdaki düğümler fazlasıyla sıkı. Kimsenin onları çözecek kadar ince tırnakları yok. Bense çoktan vazgeçtim tırnaklarımı uzatmaktan."
"Seni anlıyorum demek büyük bir yalandır. Kocaman bir yalan. Kimse kimseyi anlayamaz ve tanıyamaz dünyada...Var olan en sağlam zırh insan vücududur. İçindekileri en iyi saklayan kasa odur. Koridorlarında birikenlerin kokusunu bile yaymaz dışarıya. Deliliğinin kokusunu, anormalliğinin kokusunu duyamazsın yanında gazete okuyan adamın, otobüs durağında. Sadece gördüklerin vardır. Beş duyunun algıladığı kadar anlarsın aileni, sevgilini, çocuğunu."
Kinyas ve Kayra
"İyilik, ilk öğretilendi. Ancak geçerli değildi. Savaşlar, ihanetler ve yalanlar insana aitti. Ve pişmanlık ya da komşunun hayatını eleştirmek, iyi olmaya yetmiyordu. Hiçbir şey, iyi olmak için yeterli değildi. Çünkü dünya ve insan eti, iyilikten yoksundu."
Hakan Günday, Azil.
Geçmiş olan dünden hiç yad etme, yarın da gelmemişken feryad etme, düşünme geleceği de geçmişi de, şimdi şen ol da yaşamı berbad etme.
"Tanrı sıkıntıdan patladı, buna da bing bang dediler"
Azil
“Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az… O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum… Az...
Sen de fark ettin mi; Az, dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış on binlerce kelime ve yüz binlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi…
Bu yüzden belki de, az çoktan fazladır. Belki de az, hayat ve ölüm kadardır! Belki de, seni az tanıyorum, demek, seni kendimden çok biliyorum, demektir. Belki de az, her şey demektir. Ve belki de benim sana söyleyebileceğim tek şeydir…”
AZ
"İnsanın kendine çektirdiği acıya azap denir.Teknik adı vicdan azabıdır.Bugüne kadar binlerce hayalet hikayesi duymuşsunuzdur. İşte bunların başlangıcı da bu vicdan azabıdır.Dünya üzerinde hayalet gördüğünü iddia eden ilk insan,yaşarken canını yaktığı dostu öldükten sonra o kadar çok düşünmüştür ve o kadar kızmıştır ki kendine,yıllardır tanıdığı yüzü,bedeni evinin odalarında uçuşurken görmeye başlamıştır.Sonra bu olayın üzerine binlerce yıl binmiş ve insanlar her yerde hayaletler görmeye başlamış. Oysa hayalet dediğin şey yaşarken kazık attığın insanlar öldükten sonra duyduğun vicdan azabının sana oynadığı bir tiyatrodur." [Piç]
"Zargana öğreniyordu.Aşık olunanla yapılan şeyin hiçbir değerinin olmadığını yazıyordu zihnine silinmez bir mürekkeple.Yapılan işlerin,gidilen yerlerin sadece aşık olunanın dışındaki insanlarla birlikteyken önemli olduğunu öğreniyordu.Çünkü kendi dışındaki bir varlıktan sırf nefes alıyor diye zevk alınabildiğini görüyordu ilk kez.Betty hiçbir şey yapmasa bile sadece içine oksijen çekerek mutlu edebiliyordu Zargana’yı.Bir de parklarda el ele yürümeleri gerekmezdi.Hatta birbirlerine dokunmaları bile gereksizdi.Sadece var olduklarını göstermeleri yeterdi aşkı yaşayabilmeleri için.Ama Betty,Zargana’ya kıyasla çok daha normal bir çocuktu." [Zargana]
"Çocuğum,insanın çok aşık olması lazım,bedeni karşı cins için biçimlendirilmişken,hemcinsine yönelmesi için.Üremek için heteroseksüel olmak gerekir.Üretmek için de sevişmek.
Heteroseksüel gerçekçidir,bense romantiğim.Sadece aşk ve zevk için dokunurum.Çünkü hayvan değilim ve üremek istemiyorum.Tek gerçek üreme,zihinsel olandır." [Malafa]