Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
Sinema tarihinin unutulmaz kötüsü, tekinsiz karakteri Dr. Hannibal Lecter’ın hakkındaki bilinmeyenler su yüzüne çıktı. Doktorun ilk kez göründüğü “Red Dragon” adlı romanın da yazarı olan Harris’in, karakteri yaratırken 1960’larda ziyaret ettiği Meksika’daki bir hapishanede tanıştığı gerçek bir doktor ve katilden ilham aldığı ortaya çıktı.
Doktorla ilk tanışma
Harris henüz 23 yaşında bir gazeteciyken, doktorla Meksika’daki Nuevo Leon Devlet Hapishanesi’nde tanıştı. Yazar hapishaneye, üç kişiyi öldürmekten ölüm cezansa mahkum akıl hastası Dykes Askew Simmons ile röportaja gitmişti. “Dr. Salazar” ile Simmons’u hapishaneden kaçmaya teşebbüs ettiği bir sırada vurulması üzerine onu kurtardığını öğrendikten sonra tanıştı.
Kuzuların Sessizliği’nin 25’inci yıl baskısının önsözünde Harris, hapishane müdürünün onu katil doktor ile tanıştırdığını ve ilk etapta doktorun vahşi geçmişinden bahsetmediğini yazdı. Yazar gerçek adının Dr. Salazar olmadığını söylediği doktor ile yaptığı röportajda, doktorun mermi yarasını nasıl iyileştirdiğini ve kanamayı nasıl durdurduğunu anlattığından bahsediyor.
Hapishanedeki deli
Yazar, konuşmanın giderek daha karanlık bir hal aldığını, doktorun kendisini Simmons’ın sakat görünüşü, işkencenin doğası ve katilin kurbanları hakkında sorgulamaya başladığını belirten Harris, yanından ayrıldıktan sonra hapishane müdüründen doktorun geçmişi hakkında bilgi edinmiş. Müdür Harris’e doktorun bir katil olduğunu söylemiş ve: “O burayı asla terk edemeyecek. O bir deli” diye eklemiş.
Harris, doktorun hapiste 20 yıl geçirdiğini ve onun en ünlü eserine ilham kaynağı olduğunu söylüyor. Açıklamalarına göre Harris, romanını yazarken “kendine özgü bir suç anlayışı olan” bir karakter yaratmayı istediğini anlatıyor ve “O yazdığım Dr. Salazar değildi. Ama Dr. Salazar sayesinde onun meslektaşı ve arkadaşı ile tanıştım, Hannibal Lecter ile” diye ekliyor.
Lecter ilk kez 1981 yılında Red Dragon romanında sahne almış ve romanda parlak bir psikiyatr, aynı zamanda bir yamyam olarak tasvir edilmişti. Anthony Hopkins’in Kuzuların Sessizliği’nde canlandırdığı karakter, sinema tarihinin unutulmazları arasına girdi. Filmde söylediği şu replik ile ölümsüzleşti: “Karaciğerini biraz bakla ve biraz da kırmızı şarap ile beraber yedim.”
Filmde Lecter’in, genç bir FBI stajyeri Clarice Starling’i çocukluk travmaları hakkında sorguladığı sahne ise Harris’in Dr. Salazar ile yaptığı ürkütücü konuşmayı andırıyor.
Beyazperde uyarlamaları
Harris’in romanlarından sinemaya uyarlanan ilk film Manhunter idi. Red Dragon’dan esinlenerek Michael Mann’ın çektiği filmde Lecter’ı Brian Cox canlandırdı. 2001 yılında ise filmin ana karakteri Lecter’ı Hopkins oynadı, 2002’de Red Dragon’un ikinci uyarlamasında da Hopkins başroldeydi.
Lecter karakteri, Amerikan Film Enstitüsü tarafından 2003 yılında “en kötü adam” olarak seçilmişti.
(daily mail’den çeviren: Beste Sezen Ateşpare)