Yazmayı sevdiğinizi ve ileride bir yazar olmak istediğinizi düşünüyorum. Gelin, fikirlerimizi paylaşalım. Neler yazarsınız? Yazarken nelere dikkat edersiniz? Hiç kitap çıkarmaya çalıştınız mı? Hadi, bu grup sizi bekliyor! :)
bence çok güzel oldu ve iyi de gidiyor, sonu nereye gidecek merak ettim devam etmelisin
Teşekkürler fatihbayraktar ve busesun :D
Bora sessizlikten sıkılıp hafifçe öksürdü. Müge gözlerini, çoktan doğan güneşten çevirip Bora'ya baktı. Gözlerindeki hüzün dağıldı. Gülümsedi.
Bora apansız "Beni özledin mi?" diye sordu.
Müge gülümsemeye devam ederek "Bunu ben sormalıydım." dedi. "Kız olan benim."
"Aşık olan da benim." Bora ellerine baktı.
"Benim aşık olmadığımı nereden biliyorsun?"
"Beni terk ettin." İnanamıyormuş gibiydi. "Durduk yere, ben tam sana evlenme teklif edecekken, yüzük kutusunu kapattın, gitmen gerektiğini söyledin ve gittin. Ne içindi peki? Söyle Müge, ne içindi?"
Müge karamel gözlerini kocaman açmıştı. Böyle bir tepki vermesini beklemiyordu. Bora değişmiş miydi yoksa? "Bu işin içindeydim." Kız kıpırdandı. Bir açıklama yapması gerekiyordu ve artık yalana yer yoktu. "Büyük patron için çalışıyordum. Ona kimsesiz kızlar buluyordum. Tahsin de kızları toplayıp deneylerin yapıldığı yere götürüyordu. Ama sonra" Durdu ve derin bir nefes aldı. "Bir kız, aklımı başıma getirdi. O kadar masumdu ki, bana seni hatırlattı." Yüzüne hüzünlü bir gülüş oturdu. "O an her şeyden vazgeçtim. Yemin ederim, bırakıp gitmek istedim. Ama Tahsin'in kızı kaybolunca kaçış planlarım iptal oldu. Kızı sonra oranın morgunda buldum. Meğer onu da harcamışlar."
Bora kaşlarını çattı. Fazla bilgiler beynini yoruyor, onda kusma isteği uyandırıyordu ama merakı ağır bastı ve "Sonra ne oldu?" diye sordu.
"Kaçmaya çalıştık." diyerek omuz silkti kız. "Tahsin'i intikamını ertelemek için ikna etmek zor oldu. Bir plan yaptık, bir gece oradan çıkmaya çalıştık. Olmadı. Yakalandık. Tahsin'in kulağını kestiler. Beni hamile bıraktılar." Durdu ve gülümsedi. "Ama sonunda kaçabildik. Kurtulduk oradan."
Bora derin bir nefes aldı. Öfkelenmek elinden gelen tek şeydi. Keşke bunların hiçbiri olmasaydı. Keşke Müge'nin masadan kalkıp gitmesine engel olabilseydi. Ama yapamamıştı. Müge gitmişti. Ve şimdi hamileydi, değil mi?
Müge, iç sesini duymuş gibi "Hamile değilim." dedi. "İlaç içtim. Bebek yok."
Bora, rahatlaması gerektiğini düşündü. Aslında ne düşünmesi gerektiğini bilmiyordu. Müge çok acı çekmişti ve o yanında olamamıştı.
Uzun bir sessizlikten sonra "Gitmemeliydin..." diyebildi sadece.
"Evet." dedi Müge. "Gitmemeliydim. Seni bırakmamalıydım." Sandalyesinden kalktı ve Bora'ya yaklaştı. Onun hemen yanındaki eski sandalyeye oturdu. "Seni özledim." Dolan gözlerini kırpıştırdı. "Ve aylar sonra seni burada gördüğüm için çok mutluyum." Gülümseyerek Bora'ya döndü. "Sen bu işe nasıl bulaştın?"
"Seni aradım." Bora da gülümsedi. "Ve buldum."
"Evet, Bora. Beni buldun."
Bora sık nefesler almaya başladı. Müge'nin yüzü ona çok yakındı. Birkaç santim, diyordu içinde. Seni özledim Müge. Müge'nin nefesini içine çekti, gülümsedi. Öksürük sesini duyana kadar ona yaklaşmaya devam etti. Sesin geldiği kapıya isteksiz bir bakış attı. Tahsin kapıda dikilmiş onları izliyordu.
"Romantik anınızı böldüğüm için üzgünüm." dedi. Sesinde bir kınama vardı. "Büyük patronun kızını bulduğumuzu söyleyecektim. Kız bir otelde kalıyor. Ve onu almaya kim gidecek, biliyor musunuz? Evet, siz. Toparlanın ve kızı gidip alın. Vakit kaybetmek istemiyorum. Yıkmam gereken bir imparatorluk var."
Telefonda planda bir değişiklik olduğu ve bir süre beklenmesi gerektiğini belirten ses Tahsin e ait değildi.Bora duyduğu sesle irkildi...Şimdi Müge bir sorun olduğunu anlayıp hızlıca arabaya döndü diyeceğim ama o çığlığı niye atsın bu kadın :)
Ona "sendeydi" demeyi isterdi ama bu ortamda demek istemedi, sadece sustu. Bora adamın elinden düşen silahı aldı.Artık nerde ne olacağını hiç tahmin edemiyordu. Müge ile kapalı olan kapıya doğru yürümeye başladılar. Bora da hızla hareket ediyordu. Artık o da olaylara kendini kaptırmıştı. Müge hayretle ondaki değişikliği izliyordu. Odanın kapısına geldiklerinde Boranın eli tetiğe gitmişti bile. Müge onu sakin olması konusunda uyardı.
Aslında evet, hızlı gelişiyor ama böyle olmalı sanki :) Bu arada son iki yorum üst üste geldi, ikisi de kalsın, sorun olmaz da, hangisine göre devam edeceğimi bilemedim :D Çığlık mı, telefon mu? :)
Ayakkabısının topuğu mu kırılsa acaba? :) Bora'ya doğru sendelese, bu sırada telefon çalmaya devam etse falan :) Romantik romantik :) Normalde hiç romantik yazmam ama :D
daha çok katılabilmek isterim ancak yazmak biraz zaman istiyor, bir oturabilsem uzun uzun yazacağım :) sır sır dedin Defne, ama çok da güzel oldu :)
Müge'nin çığlığıyla irkilen Bora, telefon kulağında arabadan inmişti bile. Ne olduğunu anlamak için ona doğru döndüğü sırada, Müge sendeleyerek kollarına doğru düştü. İkisi de bu anın ve aralarındaki mesafenin bir anda kapanmasının şaşkınlığıyla hareket edemeyerek birbirlerine bakıyorlardı. Kulağında, bir sesin boğazını temizlediğini farkedip kendine gelen Bora, Müge'nin ayakta durabilmesi için yardımcı olmaya koyuldu. "Plan değişti. Yanınıza göndereceğimiz kişi ortadan kayboldu." diyordu kulağındaki daha önce hiç duymadığı ses. Ayakkabısının kırılan topuğu yüzünden bileğini burkmuştu. Az önceki yakınlaşmalarından dolayı aklı hala Müge'deydi. "Anlamadım." dedi telefondaki sese. "En son otuzdört saat önce evinden çıkarken görülmüş. Şu an için bu işi tek başınıza halletmek zorundasınız." "Bekle ama bi..." Suratına kapanan telefonla orada öylece dikilirken, olabilecek bütün kötü senaryoları getiriyordu aklına. Durumun farkına varan Müge derin bir nefes alıp, onu kolundan tuttuğu gibi otele doğru sürüklemeye başladı.
İçeri girdiklerinde Bora, her şey için fazla plansız olduklarını farketmişti birden. Resepsiyona doğru emin adımlarla ilerleyen Müge'yi takip ediyordu endişeyle. "Endişelenme. Her şey önceden ayarlandı." diye mırıldandı Müge. Otele girişlerini yapıp odalarına geçtiler. Kızın kaldığı odanın hemen altındaydılar. "Gelmesini beklediğimiz adamımız, kilitli yerlere girme veya oralardan çıkma konusunda tam anlamıyla profesyonel biriydi." diyen Müge'ye "Peki şimdi ne yapacağız?" diye sordu Bora. Dudakları imalı bir şekilde yukarıya doğru kıvrılan Müge, "Ben de bu konuda bir iki ufak numara bilmiyor değilim." diye yanıt verdi. "Başlayalım mı?"
Yarım saat kadar sonra Müge'nin kendince hazırlıklarını tamamlamasının ardından, alt kattaki merdivenlerde dikiliyorlardı. "Gerçekten 'büyük patronun' kızını koruyan birilerinin olabilceğini hiç düşünmemiş miydin?" diye dalga geçerek sordu Bora. Bakışları, ne yapacağını şaşırdığı her an yaptığı gibi dudaklarını kemiren Müge ile deneyimli oldukları her hallerinden anlaşılan, girmeye çalışacakları odanın kapısı önünde dikilmiş iki koruma arasında gidip geliyordu. "Ne yapmamızı önerirsin peki?" dedi Müge. "Bana kalırsa bu adam bizi yem yapmaya çalışıyor. Duruma baksana, iki deneyimsiz çaylağı kurtların inine tek başlarına gönderiyor." dedi Bora. Bora'nın paranoyasına aldırmadan konuşmaya devam etti Müge: "Yapabileceğimiz bir şey var aslında... Ama az önce bileğimi fena burkmuşum. Bu yüzden tek başıma halledemem, senin yardımın büyük önem taşıyor." Kendini tehlikeye atmakta hala gözü kara olan Müge'ye bakarak iç çekti Bora: "Peki. Bunu atlatırsak sıradaki nedir acaba... Ne yapmam gerekiyor?"
Oldu mu acaba bilemedim şimdi. :/
Tahsin "ve acele edin " diye ilave ederek geldiği gibi sessiz adımlarla kapıdan uzaklaştı. Bora bir süre sessizce mügeyi seyretti. Ani bir hareketle okşamayı çok sevdiği narin yanaklarından öptü. Çok uzun zaman oldu diye geçirdi içinden.
"Hadi gidelim" dedi Bora. Müge de hemen kalkmıştı sandalyesinden.Yanaklarındaki sıcaklık onu eskilere götürmüştü.
"Ben o oteli biliyorum"dedi Müge.
"Tamam o zaman, vakit kaybetmeyelim Müge."
Kapının önüne çıktıklarında güneşin sıcaklığı vücutlarına çarpmıştı. İçerinin kasvetli ve soğuk havasından sonra güneş çok iyi gelmişti. Kapının önünde duran araçlardan birine yürüdü Müge.Bora da onu takip ediyordu.