Birçok kişinin bir dönem de olsa mail arkadaşı aradığını düşünüyorum. Eskilerin mektup arkadaşlığı, şimdi teknolojiyle mail arkadaşlığına dönüştü. Ve birçok kişinin de benim gibi aradığını bulması için böyle bir grubu açmayı düşündüm burada. Gelin kendi kurallarımızı kendimiz koyalım, seviyeli mail arkadaşlıkları kuralım. Ne dersiniz?
merbaha herkese iyi akşamlar :) bende aradan gireyim sahbete müsade varsa ?? nazlı ya katılıyorum insan tanıştığı insanlara çok şaşırıyor mutlu oluyor :) ve arkadalıklar gerçekten çok güzel oldu :)
İsterseniz biraz daha gerilere gidip dumanla anlaşalım :)
sevgili x,
nasılsın iyi misin ? beni sorarsan ben iyiyim.
kitaplar aldım yine kendime yoksa çekilmez oluyor insanlar.Kitaplarda kötüler yok mu diyeceksin tabi ki var ama kapağı kapattığımda hapse gönderen bir yargıç gibi hissediyorum kendimi veya en azından koruyabildiği mi zannediyorum kendimi.
Artık azaldı duygulu insanlar tıpkı ormanlar gibi ve çoğaldı içi boş insanlar tıpkı çok katlı apartmanlar gibi.Dumanla başlayan iletişim çabamız artık akıllı telefonların yarattığı saçma sapan ifadelerine kadar geriledi teknolojimiz geliştikçe biz geriledik.
Pardon x'ciğim yine demagoji yapıyorum bu demagoji lafını da küçükken televizyona çıkan ve konuşmalarıyla ülkeyi kurtaran kültürlü olduğunu düşündüğüm gereksiz bir insandan öğrendim ve o günden beridir bu kelimeyi çok severim.Yine çenem düştü.Sen konuş biraz,okul nasıl gidiyor ? ailen iyidir umarım bir de ne oldu çok sevdiğin sıra arkadaşın ? bunlardan haberdar et beni ve mektup yollamayı unutma.
Bu beyaz sayfayı kendi düşüncelerimle kirlettik sonra ayrılıyorum ha unutmadan dünkü maç ne oldu öyle real hiç acımadı bize ama olsun biz Galatasaray'ız hallederiz.
Görüşmek üzere,sevgiyle kal x.Her nerde yaşıyor ve yaşatılıyorsanız esen kalın.
beba....bende sanırım ekşi sözlükte veya bir blogda okumuştum..işyerinde olduğum için fazla ilgilenememiştim. Daha sonra bulamadım maalesef :(
Ekmek teknesinde Heredot Cevdet Nuh tufanı hikayesini anlatmıştı...
Tufan kopar ve her yer sular altında kalır...Hz. Nuh ve gemidekiler alabildiğince görünen suyun ortasında kalırlar. Bir zaman sonra bir kuş belirir ve ağzında bir nohut tanesiyle Hz. Nuhun eline konar...
Kahvedeki ince suratlı gözlüklü 'kıl' diye tabir ettikleri adam Heredot'a sorar:
-İyide aga bu kuş dişi miydi yoksa Erkek mi?
Heredot lafı gediğine koyar...
- Ulan kıl ! Elbette erkekti...dişi olsa mutlaka dayanamaz konuşur ağzındaki nohutuda düşürürdü. der.
gizemli olan insanı daha çok çekiyor ve huyunu bilmediğin insana karşı daha rahat davramanı sağlıyor saç rengini bilmek sorun değil galiba :)o ince sınırı belirlemek de zor gibi.
Duyguların hepsi görecelidir ve bu yüzden de seçenekler önünüzde yelpaze gibi açılır.Önemli olan o samimiyeti hissetmek evet teknoloji için içine girdiğinde bu pay azalıyor ne yazık ki.Sonuçta özene bezene , pür dikkat ve onu düşünerek yazdığın cümleler elinden kuvvet bulup bunu bir ayna gibi o sevdiğim saman kağıdına yansıtacaktır.:) Mektuplar kavuşamamanın , melankolinin , vuslatın bi 5 dakikalığına da olsa mola durağı..Beni mektuplara çeken bu durumlar işte.
mrvszr elbette mektup göndermek isterim...odamda şamdanlarda çıkan mum ışığıyla yazmaya başlasam Milenaya mektuplar yazsam :)
desem ki sana Kafka'dan yar olmaz ...birde beni dinle yazsam :)
Teknoloji bir çok duyguyu yok ediyor. Mesela nişanlısından haftalarca mektup bekleyen bir kızın duyguları artık günümüzde yok..Yada gurbetten gelicek iyi haberleri dört gözle bekleyenlerin duyguları artık günümüzde yok...
2 sene önce taşınırken annem ve babamın 1 çuval dolusu mektubunu bulmuştum...bi kaç saat karıştırma şansını bulmuştum :) annem ve babamın nasıl edebiyat yaptığını babamın şiirlerini ve enterasandır babamın almanca mektuplarını (insan sevdiğine almanca mektup neden yazar? ) sonra anneme yakalanmış ve iyi bir azar işitmiştim. Bunları biz ölünce ancak okuyabilirsiiniz demişti ve saklamıştı..Sanırım annem ve babamdan kalan en güzel miras bu olucak...
bu arada Karl Marx'ın eşine yazdığı mektup var...mutlaka okuyun internette mevcut...linkinide atiyim tam olsun...
http://www.youtube.com/watch?v=fmjws18Xezk
materyalist bir insanın bu kadar duygusal yapan mektubun büyüsü olmalı....
Bi mektup da ben yazayım dedim. İlgililere;
Sorsan; adı eleştiridir.
Oysaki çok ciddiye alınması gereken bir olgudur eleştiri.
Bilgi gerektirir, analiz gerektirir,
Eleştiri;
Açıklayıcıdır, araştırıcıdır, inceleyicidir,
Bazen gülün dikenidir, bazense çiçeğidir,
Bazen yolun kendisidir, bazense rehberidir.
Bakıyoruz da, yorum üstüne yorum, eleştiri üstüne eleştiri…
Hani üslup, hani nezaket, hani zarafet.
Kısacası kendisini dev aynasında görenler, her şeyi bilenler, her şeyi söyleyenler, gün gelir kendileri söylerler, kendileri dinlerler,
Pervasızca her şeyi yazanlar da, kendileri yazarlar kendileri okurlar.
Yanlış yapılan eleştirileri tehditle eleştirenler de, kendilerine söylerler kendilerine söverler.
Sözün kısası;
İlim meclisine girdim eyledim talep,
İlim geride kaldı, edep ille edep.