Tabi ki tartışılmaz. Demek ki yanlış tercihlerde bulunuyorsunuz. Sabahattin Ali, Zülfü Livaneli için gidipte aynı şeyler düşünülemez bence. Günümüz gençlik yazarları için dediğiniz doğru olabilir ( en son okuduğum vasat üstü kitap mesela ). Ancak hepsini bir tutmanıza üzüldüm.
Ben okumaya başladığımda çok daha farklı bir beklenti ile başlamıştım. Çevremde okuyan çoğu kişi de hep yarım bırakmış ama kesinlikle okunması gereken bir kitap. Okurken nasıl bu kitabı beğendiler diye düşünmüştüm ama sonradan insanda yer ediyor.
Ayrıca Ahmet Coşkun okunması gereken bir çok değerli yazarımız var.
Zevkler ve renkler tartışılmaz. Okuduğum türde Türk yazarlar hep sönük kalıyor. Kurguları çok zayıf. Okuyamıyorum o yüzden. Hep yarım kalıyor.
Konusunu nedir? Biraz daha ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?
Genelde Türk yazar okumuyorum ama inceleyeceğim. Tesekkurler :D
Ben okudum .Konusu alışılmışın dışında biraz. Ama bence okunması gereken kitaplardan. Bir de insan kendisini vermeden okuyunca bir şey anlamıyor. Yani bu kitabı okumak ders kitabı okumak gibi.
İki arkadaşın gençliklerinde yaşadıkları hayatı anlatıyor. Birlikte aslında pek de normal olmayan olaylar yaşamaları. Yani onların yaşadıkları ve yaptıkları herkesin yapabileceği şeyler değil, baya dağılıyorlar. Ama sonu da bir o kadar ilginç. Okursanız anlarsınız.
Kitap Ağacı'nda Ekim ayında sizlerin oyuyla belirlenen HAKAN GÜNDAY'ın KİNYAS VE KAYRA adlı kitabını okuyacak...
Kimler Ekim ayında bizimle birlikte okuyor ?
"Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omuzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. Ve sırtımı kaplayan, Tanrı'nın yüzü. Bilmiyorum... Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! Ama hayattayım.
Kayra, bir gün bana 'Mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun' demişti."