Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat.
“Bana fikrimi sormadan, beni var eden bu doğayı ve tanrıyı yok edemediğim için sadece kendimi yok ediyorum.”
Nilgün Marmara
“Yağmur yağıyor, ıslanıyor etraf.
Ağlasak kimse anlamaz değil mi?”
Oğuz Atay
"Yalnızdım; ama bir kentte yürüyen ordu gibiydim.."
Jean-Paul Sartre
“Alkol bende hep gözyaşı dökme eğilimi yaratmıştır ve güneş doğarken Paris sokaklarında Sartre ile baş başa kaldığımızda insanlığın halinin trajikliği üzerine hıçkıra hıçkıra ağladım; Seine nehrini geçiyorduk, köprünün korkuluklarına yaslandım:anlamıyorum niçin suya atlamıyoruz dedim. Eh atlayalım diye yanıtladı Sartre; ona da bulaşmış olacak ki, birkaç damla da gözyaşı döktü.”
Simone de Beauvoir
"Yıldızların arasına ağ örmeye çalışan bir örümcek çılgınlığında tek bir mumla dünyayı aydınlatmaya kalkanları severim."
Jack Kerouac
" Yaşam ne kadar acımasız olursa olsun, mezarlıklar hep huzur doludur..."
Milan Kundera
Tanrım,artık bir ateist olduğum için beni bağışla,ama Nietzsche'yi okudun mu? Ne kitap!
John Fante
Şeytan var mıdır yok mudur? yaşamak çok tehlikeli bir iş... Anlatayım şeytan insanın içinde büyür yada mahvolan bir insanın ta kendisidir...
(Carlos Puerto)
"Eğer bu dünyayı Tanrı yarattıysa, ben Tanrı'nın yerinde olmak istemezdim; bu çaresizlik, bu acılar kalbimi kırardı."
Schopenhauer
Ah! Dostum, büyük kentlerde avare dolaşan yalnız kişi nedir, bilir misiniz?
Albert Camus