Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
Tek bir nedeni yok galiba okumanin. Bu dogan, büyüyen ve pek olguyla beslenen bir sürec sanki. Cocukken kütüphanelerin ve kitap sevgisinin yogun oldugu bir ailede büyüdüm. Kitap karistirmayi, kitaplarla, yazarlarla ilgili sohbetleri dinlemeyi cok sevdim. Kitap fuarlari, lunaparklardan daha eglenceli, daha heyecan vericiydi benim icin. Dönem dönem uzun aralar verdigim oldu ama hep özledim o okumanin bana kattigi zenginligi, baskaligi. Yalnizligimda arkadasim, bunalimlarimda siginagim oldular. Kocaman bir dünya bu dünya. Icindeysen sana kattigi duygular ve düsünceler binlerce, onbinlerce. Disindakiler icinse, hep üzülüyorum.
Bana göre kitap okuma nedeni: insan kendini kitap okuyunca daha mutlu ve daha bilgili hissediyor.
Nedeni mi olmalıymış?? Alıyor ve susuz kalmış biri gibi kana kana içiyorum sayfalarını...
Açlık... Tamamen açlıktan, okudukça doyduğumu hissediyorum.
Güzel bir kurguya sahip roman okurken hayata mola vermek amaç olabilecekken entelektüel değeri olan kitapların da entelektüel kapasitemizi geliştirdiği muhakkak.
kitap okumanın adı bende her seferinde değişiyor. kimi zaman kaybettiğim çocukluğumu buluyorum. kimi zaman tüm vuruşlarını unutup hayatın kitabın büyülü atmosferinde yeni bir dünyaya açılıyorum. insana tüm acılarını unutturuyor kitap. veya mutluluğu sevinci paylaşabileceğin bir arkadaş... hiç ayrılmayacağın bir sevgili gibi.
Kitap okumanın nedenı olmuyor bir anda o dünyanın içinde buluyorsunuz kendinizi. Alışan için vazgeçilemeyen bir şey. Yeni karakterler tanımak en güzeli de o karakterlere senin vücut buluyor olman,hayalinde canlandırman. Sonradan filmi yapılmış kitapların filmlerini hayallerimdeki kadar sevmedim ben.
Yepyeni limanlara yelken açıyor insan bambaşka insanlarla tanışıyor sun insanin hayati sıradanliktan kurtulup çok güzelv bir hal aliyor.
Söylemediğin sözleri, gitmediğin yerleri, tanımadığın insanları, bilmediğin hayatları bir anlıkta olsa yaşatan sayfalar...Ne kadar birlikte olursa o kadar uzaklaşamıyor insan okumaktan. Güzel bir bağımlılık hissi yaratıyor.
Okudukça her yönden zenginleşiyorsun.
Fakat okumaya değer o kadar çok eser seni beklerken yeteri kadar zamanının olmadığını da farkedince birden bir karamsarlık çöküyor üzerime. Ömür, yaşamaya da okumaya da az geliyor.
Kendi hayatımı bulduğum kitaplar oluyor bazen. Onlara sıkı sıkıya sarılıyorum, bırakmıyorum. O dünyanın içinden çıkmak istemiyorum. Kitap okumak aslında bir kaçış değil benim için. Benim için kitap okuma; gerçekle yüzleşmek, aynı acıyı başkasının da tattığını görmek ve akla gelemeyecek dramların gerçek hikayelerden bozma romanlarda olduğunu görmek yaşadığın bu hayatta aslında yalnız olmadığını gösteriyor. İşte bunları gördüğüm zaman "tamam" diyorum. "Tamam, ben yalnız değilim" çünkü hayatın yalnızlığına kitapların yalnızlığını da eklemek istemiyorum.
Okuduğum kitapların bana faydası her zaman yalnız olmadığımı kanıtlamış olmaları. Her zaman, her şey için bir çare olduğunu kanıtlamış olamaları. Aslında kitabını okuduğum bir kaç yazarla tanışmak gerçekten hayatlarının hikayelerini dinlemek isterdim. Mesela Edith Piaf mesela Mine Söğüt mesela Kanat Güner gibi... Aslında özellikle Kanat Güner ile tanışmayı çok isterdim...
Kısaca toparlayacak olursam; Kitap okumak bana acılarımda yalnız olmadığımı ve hemen her acının bir kurtuluş noktası olduğunu gösteriyor olması. Ve dahi devamındaki mutluluk hissi... :)