Kitaplardan En Sevdiğimiz Alıntılar

Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...

Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)


Tür: Genel | Açılış, 27 Mayıs 2012
<< tüm tartışmalar

Kurt ve Pars-BENOIT MECHIN

Tartışma Cevapları
« geri ileri »

1 ile 2 arası cevap gösteriliyor, toplam 2 cevap.
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

’’Memleket batmak üzere olan bir gemi halindeyken, bunca mesele acele hal çaresi beklerken kaybolan zamana baktıkça kendini yiyordu. İşlere müdahale etmeden evvel acaba kaç ay, kaç yıl daha beklemek gerekecekti?’’

’’O halde…Ordudan mı ayrılmalıydı? Ama Mustafa Kemal o zaman kendi kendisi olmaktan çıkardı, şayet asker olmasaydı. Ona ciddi bir disiplin, hükmedecek insanlar, kısa ve kesin emir verme sevinci, kuvvetlerin savaşa sürüldüğü anlara mahsus o harikulade ruh sükunu gerekti.’’

’’Vatan Cemiyeti Selanik’te tutunamazdı; çünkü, orada, ‘’İttihat ve Terakki’’ isminde kuvvetli bir ihtilal teşkilatı vardı. Şehirde çok Yahudi vardı. Bunların çoğu İtalyan tebaası ve ‘’Franc Maçon’’ idiler. Ve Masonluk sayesinde bu gizli teşkilata para yardımında bulunuyorlar ve İtalyan tebaası oldukları için de ihtilalcileri, evlerinde saklayabiliyordu.’’

’’Mustafa Kemal, milletler arası bir karakterde ve gayelerini bir türlü anlayamadığı gizli bir teşkilatın öksesine düştüğünü anlayınca, kendisi gibi milliyetçi bir adamın burada ne işi olduğunu düşünmeye başladı.’’

’’Onlar arasında sahte vekar sahibi ve düzenbaz biri olan Enver vardı. Cemal de ondan aşağı kalmazdı. Bu, düzenbaz ve müfsid bir Şarklı idi.’’

’’Gerçi orduyu ıslah etmeden ecnebilerin müdahalesi önlenemezdi ve Enver’in Alman zabitleri getirtmesi, bir taraftan doğru idi ama, orduyu tamamı ile onların eline teslim etmesini Mustafa Kemal, bir ihanet saymaktan kendisini alamıyordu.’’

’’Eğer memleketin felakete sürüklenmesini istemiyorsak, derhal harekete geçmeliyiz. Yeni Turan? Şüphesiz, Türkiye’yi Türklere teslim etmek lazım. Fakat ne satılmış Türklere ve ne de tampon askelere!’’

’’Kendisini, büyük işler görmeye müştak bilen insanların azapları hiçbir şeye benzemez. Günlük hadiselerin akışı ile sürüklenmek ne snir yoran bir şeydir. Beklemek, insan için ne ağır bir angaryadır.’’

’’Manevi çöküntü müthişti. Türkiye, bir defa daha mağlup olmuştu.’’

’’Bu bir çılgınlıktır diyordu. Nasıl olur da milli mevcudiyetimizin temeli olan ve bir felaket anında hayatımızı devam ettirmemize teminat olacak ordumuzu Almanların kontrolüne terk ederiz? Türkler, kendi kendilerine, orduyu ıslah edemezler mi? Prusyalılara ihtiyaç duymak her birimiz için bir hakarettir.’’

’’Genç Türklerin ve bilhassa Enver Paşa’nın zamansız ve düşüncesizce merkezi devletler tarafını tutması tarihi hatalarıdır.’’

’’Evet,Enver Paşa, o zamana kadar yalnız bazı hayalperestlerin kafasında yaşamış olan bir emeli Rusya gibi muazzam bir düşmanın sırtını yere getirerek gerçekleştirecek Türk birliğinden meydana gelecek muhteşem imparatorluğu tahakkuk ettirecekti. Belki de, bu yüzden Türkiye garp eyaletlerini kaybedecekti. Fakat kuracağı ‘’Şark Türk Birliği İmparatorluğu’’ bu zararı telafi edecekti.’’

’’Türkiye İmparatorluğunu ikiye bölmek ve dünya tarihinin yüzünü değiştirmek lazımdır diyordu Churchill.’’

’’Sarışın yüzü gergin,bakışında korkunç bir karar bulunan bu adam, bitkin Türkleri dar Conk Bayırı zirvesinden dayandırıyor ve sırf kendi şahsiyetinin tesiri ile İtilaf kuvvetlerinin bezmelerine sebep oluyordu.’’

’’Türk piyadesi ‘’Allah Allah’’ nidaları ile arkasından atıldı ve iki İngiliz taburu sildi süpürdü.’’

’’Enver Paşa’dan ‘’Başkumandan vekili’’ unvanı alınmıştı. Vahdeddin, belli ki tırnaklarını göstermeye başlıyordu.

’’Mustafa Kemal sarardı, Almana döndü ve sinirden titreyen bir sesle : ‘’Ben de bir askerim. Hayvan sürüsü saydığınız bu orduyu ben de idare ettim. Türk askeri hiçbir zaman kaçmaz.O, geri gitmek kelimesini bilmez. Siz, Generalim eğer Türk askerlerinin arkasını gördünüzse kaçan sizdiniz, kendi korkaklığınızı Türk askerlerine isnada nasıl cesaret edebiliyorsunuz?’’

,’’Fakat, Türkler bu yeni müdafaa hattında, vatana sırtlarını verdikleri için, Mustafa Kemal, askerlerinin burada son nefeslerine kadar çarpışacaklarından emindi.’’

’’Mütakere varsın olsun! O, mücadelenin yeniden başlayacağına inanıyordu. O, her ne pahasına olursa olsun dövüşmek dövüşmek ve yine dövüşmek istiyordu.’’

’’Memleketin psikolojik durumunu gösteren bu bezginlik yediden yetmişe herkesi etkiliyordu. Bu hal, bir taraftan da profesyonel politika çevrelerinde esen çekişme rüzgarlarıyla zıtlık teşkil ediyordu. Bunlar, bu dehşetli çöküntüde, memleketi milli menfaati değil, kendi çıkarlarını düşünüyorlardı.’’

9 yıl, 3 ay     
0 kişiden 0 kişi beğenmiş.

’’Rusya Ermenistan’ı ile Türkiye Ermenistan’ı arasını ayıran doğu vilayetlerinde böyle bir karar tatbiki yalnız bir şey ifade edebilirdi:
Türklerin imhası. Bundan dolayı, bu mıntıkada bulunan birlikler, çok sinirli idiler ve silahtan tecritlerini reddediyorlardı.’’

’’Vatanın elemi ile inleyen bu adama karşı sağır kalınabilir miydi?’’

’’Türk milleti, on seneden beri çektikleri eza ve cefa ile, yavaş yavaş, kendi hüviyetine gelebilmişti.’’

’’Türk milleti, sağ kaldıkça cezadan ve fedakarlıktan yılmaz ve muvaffakiyetsizlik tanımaz, çünkü muvaffakiyetsizlik ölümdür ve Türk milleti ölümü kabul etmez.’’
’’Bir beyanat, Mustafa Kemal’in içinden taşan gururunun tezahürüdür; öyle bir gurur ki, henüz hür bulunan bir ülke parçasında ayakta duran Türkler arasında bir Türk oluşundan ileri geliyordu. Bu gururun diğer bir dayanağı da, arkasında al asırlık bir tarih bulunan bir ‘bir millete bulunmanın güvenine sahip bir adam olması idi.’’

‘’Türklerin, Sevr Anlaşmasının imzalandığını işittikleri zaman neler hissettiklerini tasvir etmek güçtür. Bu gibi şartların nasıl kabul edildiğine şaşmamak, kızmamak ve infial duymamak kabil midir? Türkler işte bu üç unsurun birbirine karışmasından doğan dehşetli bir tesir altında çileden çıkmışlardı.’’

‘’Ethem, Kütahya’yı hareket merkezi edinmişti. Çeteleri buradan, her tarafa dağılır, önlerine gelen kasabaları, köyleri yağma ederek yerli Türkleri öldürerek ortalığa düşmandan daha çok dehşet salıyorlardı.’’

‘’Bir millet, ricalarla, adalete ve merhamete giderek şeref ve istiklalini elde edemez. Adalet ve merhamet dilenmek bir prensip olamaz. Bunu Türk milleti, müstakbel Türk nesilleri asla unutmamalıdır.’’

‘’Bütün 1921 kışı ve 1922 ilkbaharı, günde 18. Hatta 20 saat çalışılarak bu hazırlığa harcandı. Türk milleti de yardımını esirgemedi. Önceki fedakarlıklarından daha fazlasını yaptı. Eli silah tutabilenler, bir sanat sahibi olanlar ordu emrine girdi. Her ev, elinden geldiği kadar çamaşır ve bez gönderdi. Mağaza sahipleri, asker elbisesi için kumaş, ayakkabı için deri yolladı. Kısacası bu yeni ordu, nihai zafer için elbirliği ile hazırlandı.’’

‘’Perişan olmuş asmalar arasında tanınmayacak kadar perişan cesetler duruyordu. Irzlarına tecavüz edilmiş kadınlar, haç halinde ağaçlara çakılmıştı. Çocuklar ambar kapılarına diri diri çivilenmişlerdi. Yunanlılar, iki senedir Türkleri böyle işkencelerle vahşetlerle öldürmekten zevk almışlardı. Şimdi de Türkler intikam hırsı ile Yunanlıları tepeliyordu.

‘’Bu manzaraya iyi bakınız! Bu akşam bir devrin sona erişine şahit oluyorsunuz. Bu, memleketimizdeki ecnebi vesayetinin çöküşüdür. Bu ateş, bir semboldür, vatanımızın hainlerden ve sömürücülerden nihayet, kurtulduğuna işarettir. Türkiye, bundan böyle hür ve temiz olarak yalnız Türklerindir.’’

‘’Tarihte, Mustafa Kemal kadar emperyalizme karşı olan çok az insan vardır. Hatta daha da ileri giderek diyebiliriz ki:
Milliyetçiliği nispetinde en mükemmel bir emperyalistlik aleyhtarı idi.’’

‘’Gazi’nin ileriyi işareti şu idi: Bağımsız, birlik içinde ve uyumlu bir Türk milleti. Türkiye istiklaline kavuşmuştu.’’

‘’Ne olursa olsun Mustafa Kemal, bu mühim amacını da gerçekleştirdi. Bu da uzağı görür bir siyasetti. Böyle yapılmasaydı Yeni Türkiye, yeniden doğuşunun etkenlerinden bir olan ırki ve manevi birliğe erişemezdi. Bu yabancı unsurlar, oldukları gibi Türkiye’de kalmış olsalardı, Mustafa Kemal’in yenileşme hareketlerini güçleştirirlerdi. Türkiye’nin bir milletten meydana gelmesi herhalde istikbali için pek hayırlı oldu.’’

‘’Ankara’nın hatırlattığı şeyler başka idi: O, Kurtuluş Savaşının kahramanlık zamanlarını hatıra getiriyordu.’’

‘’O, vaktiyle İttihat ve Terakki devrinde ‘’Yeni Turan’’, Türkleşen Türkiye, Yeni Türkler’’ gibi şeyler duydukça, omuzlarını kaldırmamış mıydı? O adamlar, böyle anlamlı sözlerle ne demek istediklerini biliyorlar fakat bunu yani Türklüğü labirentlerde arıyorlardı. Halbuki o, Türklüğün nasıl meydana çıkarılacağını biliyordu: Bu, labirentten çıkmakla olacaktı ve Gazi bu suretle Yeni Turan’ın ne olduğu vatandaşlarına gösterecekti.’’

‘’Türk tarihçileri, dilin Turani köklerinden başlayarak Anadolu halkının, tarihin karanlık devirlerinden beri Orta Asya’da yaşayan Uygur, Tatar, Türkmen vs. gibi kavimlerin ırkından bulunduklarını meydana çıkardılar. Ve bu kavimlerin hepsinin de tarih öncesi çağlarda göçlerle her tarafa yayılmış olan bir kaynağın kolları olduğuna kanaat getirdiler.’’

‘’Gazi’nin gömüldüğü tepeye tırmanırken yer yer kanla lekeli bu fırtınalı maceranın aşamalarını yaşıyordum hayalimde:
Çatık kaşlı yüz, Anadolu ay ışığında boğuk bir feryatla kabarıyor. Önümde Gelibolu, Çanakkale, Erzurum, İzmir safha safha uyanıyor ve bu korkunç cengaver Bozkurt’un adım adım ganimetlerle, toplarla ve resmi işaretlerle yüklü bu mermerden ve tunçtan oluşan ağır abidiye doğru yürüdüğünü görüyorum.’’

9 yıl, 3 ay     
« geri ileri »
Bu gruba katıl!
Grup Kütüphanesi
Tüm Gruplar