Yazmayı sevdiğinizi ve ileride bir yazar olmak istediğinizi düşünüyorum. Gelin, fikirlerimizi paylaşalım. Neler yazarsınız? Yazarken nelere dikkat edersiniz? Hiç kitap çıkarmaya çalıştınız mı? Hadi, bu grup sizi bekliyor! :)
Evet hatta linkini de verecektim unutmuşum...:)
http://www.milliyet.com.tr/2004/10/19/son/sonyas26.html
İlginçmiş :) Olabilir aslında. Her insan bir şeylere inanır nasılsa. İnanç genlere işlenmiş olabilir ve bu yüzden inandığımız şeyler için her şeyi yapıyor olabiliriz. Gözde aramıza hoş geldin :)
Teşekkür ederim Defne :)) İddialı bir girişim oldu :))
defne hanım, yazmak istediğiniz konuya ilişkin daha detaylı bir bilgi verebilir misiniz? öncelikle bir roman mı yazıyorsunuz? eğer bir romansa kısaca konusu nedir? ardından yazdığınız metnin amacı nedir? bir ana karakter üzerinden giderek din ve tanrı inancını mı sorgulamak istiyorsunuz? mesela örnek vermek gerekirse bir film vardı "signs" diye. hani dinden dönmüş bir papaz, sonrasında yaşadığı olaylar karşısında tekrar dine dönüyordu falan. buna benzer bir plan mı var kafanızda? sonrasında yazacağınız metne ilişkin daha da detaylı bir tartışma ortamı yakalayabiliriz belki ve bu size biraz daha yardımcı olur yolculuğunuzda.
Evet, bir roman yazacağım ve romanımda başka dinlerden karakterler var. Bu karakterlerin bakış açısını anlamaya çalışıyorum. Amacım insanların inançları yüzünden sorgulanmasının ve kınanmasının yanlış olduğunu göstermek ama kitabın temelindeki konu değil bu. Kitabın ayrıntılarında gizli. Kitap bir fantastik kurgu ve içinde şeytanlar var. Şeytanların olduğu bir kitapta bir "tanrı"dan ve "inanç"tan bahsetmemek eksik olurdu diye düşündüm :) Durum bu :)
Eğer kitabında bahsedeceğin dinler bildiklerimiz değilse, sana, "Belgariad" ve "Malloryon" serilerini tavsiye ediyorum. Baştan aşağı farklı bir gezegen, farklı bir tarih, farklı isimler, farklı mekanlar ve farklı inançlar. Fantastik de aynı zamanda. Yazını oluştururken sana yardımcı olabileceğini umuyorum. :)
Teşekkür ederim ama olabildiğince gerçekçi bir fantastik olması için gerçek dinler kullanacağım :)
defne hanım, içinde şeytanların olduğu bir roman yazıyor olmanız aynı zamanda içinde tanrının da olduğu bir roman yazıyor olduğunuz anlamına gelmekte. çünkü tanrının olmadığı yerde şeytan da olmaz sizin dediğiniz gibi. bu noktada okurunuzu tanri hakkında, en azından onun varlığı yada yokluğunu baz alırsak, bir sorgulamadan mahrum bırakacaksınız sanırım. öncelikle tanrı vardır ön kabulunden hareketle, benim anlayabildiğim kadarıyla, tanrının kullarına indirdiği dinleri tartışacaksınız okurlarınızla. doğru muyum?
ha; bunu ana konu olarak seçersiniz ya da seçmezsiniz onu bilemem tabiki. belki de böyle bir tartışmayı alt metinlere yedirmek istiyorsunuzdur. üst metinde ise belki çok başka fantastik bir öykü anlatacaksınızdır bilemem.
yine de bu noktada, benim tavsiyem ki eğer tavsiyelere açıksanız: başka dinlerin bakış açısını anlamaya çalışmadan önce bana kalırsa ilkin kendi inandığınız dinin bakış açısını özümsemeye çalışmanız yönünde olacaktır. bunun da, eğer müslümansanız ki öyle olduğunuzu tahmin ediyorum, kuranı türkçesinden, mümkünse yorumsuz olarak yani tefsirsiz okumanızdan başka yolu yok ne yazık ki. yorumsuz olarak okumanızın önemi, sizin iman ettiğiniz kutsal kitaptan ne anladığınızı ortaya koyacaktır. aksi takdirde tefsiri yapan birilerinin fikirlerini aynen romanınıza aktarmış olmaktan başka bir iş yapamamış olursunuz. unutmayınız ki yazar kendine ait fikirleri olan kişidir. yani korkmadan "bence" diye başlayan cümleler kurabilendir.
ikinci olarak; insanların inançları sebebiyle kınanmasını yanlış buluyor olmanız olumlu bir yaklaşım elbetteki. fakat şunu unutmayınız ki dünyada inançsız olduğu için kınanan insanlar da var. bence romanınızda karakterlere, inanç sahibi olmayan bir karakter daha ekleyiniz ve bu insanların da kınanmasının ne kadar doğru yada ne kadar yanlış olduğunu tartışınız.
üçüncü olarak, yine bir müslüman olduğunuz ön kabuluyle, romanınızda tartışacağınız, din üzerinden insan kınama yanlışlığını, tüm diğer dinler üzeirnden de tarafsız bir biçimde yapınız. unutmayınız ki gayri müslim olanları kınamada önü çeken bir coğrafya burası. bu sebeple özellikle cumhuriyet sonrası yakın tarihimizi bir incelemenizi tavsiye ederim. fakat bu tehlkeli bir iştir söyliyim. çünkü bizim gibi milli değerlerine kökten bağlı topluluklar, kendimiz gibi olmayan kişilere tarafsız olarak bakmakta biraz zorlanırız. kısacası biz her zaman haklıyızdır ve onlar her zaman haksızdır gibi bir ruh haline saplanmış kalmışızdır. siz bunu yapmayınız. yazar, her kese eşit mesafede durandır.
son olarak farklı dinlere sahip karakterleri, ister fantastik ister gerçekçi hiç farketmez, aynı öykü içinde toplama fikri çok güzel. bu aşamada demişsiniz ki bu karakterlerin "bakış açılarını" anlamaya çalışıyorum. biraz ukalalık yapmış gibi olacağım ama beni af edersiniz diye umarak şunu söylemek istiyorum, bu bahsettiğiniz "bakış açısı" çok yönlü bir kavram. yani demem o ki romanınızda yer vereceğiniz farklı dinlerdeki karakterlerin "neye karşı olan" bakış açılarını sorgulayacaksınız? bu çok önemli. bu soruyu öncelikle kendi içinizde cevaplamalısınız. unutmayınız ki her şeyi bir kerede sorgulayabilmek beşerin harcı değildir.
yani, demem o ki, karakterlerinizin kendi sahip olduğu dinleri gereği (ister fantastik ister gerçekçi) "hayata" karşı olan bakış açılarını mı ortaya koyacaksınız? yoksa "kadına" karşı olan bakış açılarını mı ortaya koyacaksınız? yoksa "öteki" kavramına olan bakış açılarını mı sorgulayacaksınız? bunlar sadece şimdilik aklıma gelen örnekler. siz kendi sorunuzu kendiniz cevaplamalısınız önce.
karakterleriniz din kavramı üzerinden neyi sorgulayacak?
sonrası zaten çorap söküğü gibi gelecektir.
kolay gelsin
Öncelikle yaptığınız yorum için teşekkürler. Emeğinize sağlık.
Genel olarak kutsal kabul edilen dinlerden yola çıkarak tüm dünya dinlerine gönderme yapmak istiyorum. Yani kitapta kullanacağım bir Hristiyan karakter, sadece kendi dinini değil, benim anlatmak istediğim "Bana saygı duyun." temasını yansıtacak okura. Yani bunu umuyorum. Ve umarım ki durumu açıklayabiliyorumdur.
Bir Müslüman olarak dinime fazlasıyla bağlıyım. Ve insanların "Bu geri kafalılık." diyerek bir kenara attıkları konularda asıl anlatılmak istenen şeyleri anlayabiliyorum. Genel itibariyle İslam'ın emirlerinin nedenini, Allah'a duyulan o tarif edilemez aşkı, peygamberinin sevmenin nedenini kavrayabiliyorum. Çünkü bunları hissediyorum.
Ama tahmin edersiniz ki başka bir inançtaki insanın (inançtan kastım sadece dini inanç değil. Hani her insan bir şeylere inanır ya, onu kastediyorum) düşünce yapısını hemencecik anlayamıyorum. Bu başlığı açmamın nedeni de buydu. En azından birkaç küçük ipucu alabilirim ve karakteri daha iyi yansıtabilirim, diye düşündüm.
Kitapta genel itibariyle bir dinin baskın olması gerek. Bu benim isteğim dışında olacak ama elimden geldiğince olaya tarafsız bakacağım. Bir Müslüman olarak kendi dinimi daha çok yansıtacağım. Allah, Cebrail, İblis, Kur'an kavramlarını sıklıkla kullanacağım. Çünkü yazar bir Müslüman :) Ama dediğim gibi, asla kimseyi düşüncesi için yargılamayacağım. Tabi bazı karakterler bu düşüncede olmayacak ve onları cezalandıracağım :)
Kitapta ilerleyen zamanlarda elbette tanrıya inanmayan bir karaktere yer vereceğim. :)
Bakış açılarının hangi konuda olacağına gelince, şeytanların ilk amacı, insanlara tanrının kötü biri olduğunu işlemek olduğu için, karakterler öncelikle iyi biri mi yoksa kötü biri mi olduklarına karar vermek zorundalar. Kitapta bazı yerlerde elbette "Hangi din doğru?" konuşmaları yapılacak. Bu kez de onların dine olan bakış açıları incelenecek. Aslında yeni konular da eklenebilir, ilerleyen yazılarda nelerin olacağına kestirmek güç.
Kırıcı bir şey söylediysem şimdiden bağışlayın lütfen. :)
kolay gelsin o zaman. işiniz çok zor, yani yeri gelecek bir hristian gibi düşünmek zorunda kalacaksınız, yeri gelecek bir dinsiz yada tanrısız gibi; ki bu ikisi birbirinden çok farklı kavramlardır. ya da yeri gelecek şüpheleneceksiniz, ya yoksa ya da ya varsa diyerek.
romanınızda "hangi din doğrudur" u tartışacağınızı belirtmişsiniz. eğer karakterleriniz arasında bir ateiste, yer verecekseniz, doğrudan din denen şeyin doğru bir şey olup olmadığını da sorgulatmanız gerekebilir. unutmayın ki ateist söylemlerin arasında, dünyadaki tüm yıkımların, savaşların ve ölümlerin sebebi olarak din gösterilir ki bu acı ama gerçek bir durumdur.
ne yazık ki din adına yapılan katliamlarda ölenlerin sayısı, bu güne kadar bildiğimiz tüm diğer savaşlardan, açlık ve hastalık gibi tüm diğer felaketlerden dolayı hayatını kaybedenlerden çok daha fazladır.
bu gün bile orta doğuda insanlar müslüman, hristiyan ve yahudi diye birbirine düşman edilip katliamlar çıkarılmaktadır.
bu noktada romanınıza konu edeceğiniz karakterlerinizden biri büyük bir aşkla tanrı inancına sahip bile olsa belki dinlere olan inancını yitirebilir. bu noktada da güçlü bir tartışma konusu elde edeceksinizdir. daha doğrusu karakterlerinizden birine güçlü bir içsel çatışma konusu çıkartabilirsiniz. din sahibi olmadan da tanrı sevgisini yaşayamazmıyız diye sordurabilirsiniz karakterlerinizden birine mesela.
bu sebeple ateist söylemleri bana kalırsa büyük bir cidiyetle ele almanız gerekebilir bu açıdan. bu noktada çeşitli düşünce akımlarına başvurmanız gerekebilir, sarte, camus, nitche vesaire gibi akılcı filozofların düşünce yapısını kavrarsanız, ateist olan karakterinizi daha da derinleştirebilirsiniz. aksi takdirde kariktüre dönen bir karakterden başka bir şey çıkmaz ortaya.
inanç sahibi kesim için de durumlar farklı işleyecektir elbette ki. özellikle müslümanlar (diğerlerini bilemiyorum), islamın bir hoşgörü dini olduğunu söylerler. bence bu hoşgörü kavramını da özellikle karakterlerinizden müslüman olana sorgulatmanız gerekebilir. islam gerçekten bir hoşgörü dinimidir, yoksa islam sadece bir müslümanın bir diğer müslümana mı hoşgörülü olmasını emreder, islam bir müslümanın bir yahudiye de hoş görülü olmasını söyleyebilirmi? mesela ramazan ayında oruç tutma zorunluluğu olmayan bir hristiyan yolda yürürken su içti diye oruçlu müslümanlar tarafından dövülürse bu islamın hoşgörü anlayışının neresine sığar? yoksa islam sadece kendisine mi hoşgörülü olunmasını ister?
bu bakımdan karakterleriniz arasında ki örneğin hristiyan olan bir kişi, böylesi bir tartışmanın içinde kendini savunmak için, büyük fetihin ardından osmanlının istanbulda kaç tane kilise ve sinagogu, ahalisine danışmadan camiye çevirmiş olduğunu ortaya atabilir. ki aslı bir kilise olan ve günümüzde de müze olarak kullanılan aya sofya cami bu örneklerin en başında gelmektedir.
yani kısacası, dinler arası hoşgörü temelli bir diyalog kurmak, ve bu diyalogun içine bütün "öteki" düşünceleri yerleştirmek her tarafın kendi söz hakkı geldiğinde, yazar olarak size büyük zorluklar çıkartabilecektir. cesaretle üstesinden gelmeniz dileğiyle.