Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat.
Hayatı yaşamanın iki yolu var: Bir tanesi kaderinin sorumluluğunu üstlenmek, kendi kararlarını kendin vermek ve uygulamak, avantaj ve dezavantajları, mutluluk ve mutsuzluğu kabul etmek; cesurca, dürüstçe, pazarlık etmeden, yücegönüllülük ve tevazuyla. Diğeri ise; kaderini aramak: Ama insan onu ararken sadece gücünü, zamanını, hayallerini, doğru ve iyi anlamdaki körlüğünü, içgüdülerini değil, kendi değerlerini de kaybeder. Gittikçe yoksullaşır; yeni gelen daima önceden var olandan daha kötüdür.
Bir şey daha:Aramak için inanmak gerekir, inanmak içinse belki yaşamak için gerekenden daha fazla güç.