Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
ne mutlu senin kalbine girene ve ne mutlu, kalbine sen girene.
Kaç kez inanmadığımız yazıların altına imza attık sözün inanılmaz cazibesi uğruna.Sözün cazibesi ,söze hakim olmanın inanılmaz hazzı uğruna ruhumuzu mu satıyoruz yoksa?
...
Söylemesek ölürdük,inanmadan söyledik ,yine öldük.
...
İçinden bir cehennem geçen ve bir cehennemin içinden geçen ,cehennemi anlatmayı aklına getirmez.
...
Cennette yaşayan da yazmaz.Arşimed'e çok da aldanmayın ,bulan her zaman çığlık atmaz.
Mor Mürekkep
isimle ateş arasında*
en derin noktasında okyanusun yüzüne bırakılan inci tanesinin dibe inmesi için geçmesi gereken zaman kadar hızlı,bir o kadar da sakin oldu onu sevişim.Gri gökten deniz üzerine dökülüşüne kimsenin hayret etmediği bir kar tanesi kadar kolay bir kaderle girdi benim hayatıma.
***
akşamın kısacık vaktinde,şahitlik eden parmağıma batıp da, zor şartlarda aldığım abdestimi bozan gülün dikenini sever gibi sevdim onu. Sonra, vaktin çıkmasına çok az kala yeniden bulduğum bir suyu sever gibi..
***
.. en fazlada odadaki varlığını.Boşlukta kapladığı hacmini.Orada öylece duruşunu.Oturuşunu.Kalkışını.Biçimini.Kokusunu.Odaya kattığı ve asla ismini koyamadığım o özel şeyi. Onun yanında sukunet buluşumu, su gibi duruluşumu...
"Onu gördüğüm o ile göremediğim o arasındaki uçurumları hesaba katmayarak sevdim."
Nazan Bekiroğlu, İsimle Ateş Arasında.
"Ümidin kapıları hala aralık ey oğul. Gittiğin yere kadar gidip sonra geri dönebilirsin. Düştükten sonra kalkabilir, bittikten sonra nihayet aşabilirsin. Aşağıların en aşağısına düşüp düze öyle çıkabilirsin. La dedin, illa da diyebilirsin."
-Nazan Bekiroğlu, La Sonsuzluk Hecesi