Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
"Beklenen geç geliyor; geldiği Sırada insan başka yerlerde oluyor."
Sayf 73
"Seni sevmiyor sevseydi sen kitap okurken sırtını çevirip uyumazdı; seni sevmiyor sevseydi sen o filmi anlatırken, ceketinin dışına çıkan gömlek yakasını düzeltmezdi..."
"Ne olur ne olmaz. Susmak da ilerde bir işe yarar."
"Kelimeler, albayım, bazı anlamalara gelmiyor."
"Yıllardır taşıyorum içimdeki çocuğu; yaşamadığı için büyümedi hiç."
"Artık anlamlı bir şekilde susma sırası bendeydi."
"BİLGE: Seni anlıyorum Hikmet, diyebilirdi. HİKMET: Sevi seviyorum Bilge, diyebilseydi."
"Ben perşembeleri sevmem."
"Kötü durumda hissedince kendimi hemen kayboluyorum."
"Bana kötü bakmıştınız. Okurken sayfalarımı buruşturmuştunuz."
"Hayallerinden bile korkar mı insan?"
"Matematik öğretilmezdi. Bu, bir kabiliyet meselesiydi."
"Küçük parçalardan bütün bir dünya meydana getirilebilir."
Belki yarın sabah soğukta uyanmanın bir anlamı olur, sana çay pişirmek gibi. Ayaklarımın ucuna basarak yürürüm sabah kalkınca. Tahtalar gıcırdar. Hayır, zamanla öğrenirim hangi tahtaların ses vermediğini. Sonra ne yaparım? Uyanmadı, çayın hazırlandığından haberi yok diye sevinirim. Bütün hayatımı, en ince ayrıntılarına kadar düşünerek hesapladığım iyiliklerin hayaliyle geçirdim albayım. Artık ne olacaksa olsun istiyorum..
[ Oğuz Altay - Tehlikeli Oyunlar ]
Bana bir çay pişir. Bırakalım her şey kendi kendine düzene girsin: Yavaş yavaş soyunalım. Bir şey kaybetmek korkusuyla yaşamayalım. Ne olacak endişesine kapılmayalım. Bırakalım zaman her şeyi halletsin. Bu söz bize korkunç gelmesin. Aynı ırmağa bir kere daha girelim. Acele etme, çay kendi kendine demlenir. Sen gideli neler oldu bak diyerek her şeyi bir çırpıda anlatmayalım: Bu sağlık bozucu davranıştan kaçınalım. Hemen birbirimizi eksiltmeyelim. Dur ıslanmışsın, sana kuru bir şeyler vereyim, deme. Hürriyetime düşkünüm biliyorsun. Nasıl olsa kururum. Günlük yaşantıların küçük koşuşmaları içinde bunalmayalım, nefes nefese kalmayalım. İnsan kendini kaybediyor sonra..
[ Oğuz Atay / Tehlikeli Oyunlar ]
"Kelimenin bütün anlamıyla yalnızlık biraz garipti."
"Yalnızlığı insanlık saymıştım."
"Hayat talimlere benzemiyor albayım. Gerçek mermiler, insanı yaralıyor."
"Tanımadığımız daha milyonlarca insan var acı çeken. Hangisinin kaderini değiştirmek elimizde?"
"Ve seni, tam istediğin gibi düşünebileceğim."
"Beni bir kitap gibi okuyup bir kenara mı fırlatacaksınız."
"Peki o halde ben kimim? Hangi parçamın esiriyim?"
Yoruldum albayım, yoruldum yoruldum yoruldum."
"Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de."
"Kendime söyleyecek söz bırakmadım."
"Ben yalnız kalmalıyım başka çarem yok."
"Beni zaman mahvetti albayım."
"zaman her şeyi hallediyor değil mi?"
"İçimin şu mevsimlerine de hiç uymaz şu tabiat."
"Yağmur yağacak. Hüzünlü mevsim diyorlar. Peki nerede yerdeki yapraklar?"
"Sözler beni delip geçiyor. Yaralanıyorum oysa."
"Durmadan cümle biriktirdi albayım; insana ait her şeyi bir köşeye koyardı."
"Şimdi yerimden kalkmak sana yaklaşmak istiyorum. Lütfen yerine otur, diyecek misin?"
"Onlarda yalnız kaldılar. Deniz kıyısındaki evi tutmadıkları için, kimse denize girmek için mayosunu alıp, onlara gelmedi. Bahçeleri olmadığı için, içkimizle gelip bir sofra kuramayız mehtaba karşı, dediler. Ayrıca, onlar mutlulukların yalnız yaşamak istiyorlarmış, Sevgi öyle söylemiyor muydu, bırakalım yaşasınlar, dediler. Bırakalım istedikleri gibi yaşasınlar.Ve bıraktılar."
"Belki yarın sabah soğukta uyanmanın bir anlamı olur, sana çay pişirmek gibi."
"Söyle evladım, diye teselli ederdi annem beni. Söyle de içine hicran olmasın. Hicran oldu anne."
"Bir yaşantıyı tam bitirmeli. hiçbir iz kalmamalı ondan. Yeni yaşantılar için."
"İnsana öyle bir bakarlar ki, yaptığın hiç bir işi ciddiye alamazsın."
"Ulan ha-ha. Herkesi gülünç duruma düşür olur mu?"
"Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım?
Yok.
Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondum da oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? sorarım size: "Nasıl?" kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan, bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.
Kelimeler... Kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor."