Yazmayı sevdiğinizi ve ileride bir yazar olmak istediğinizi düşünüyorum. Gelin, fikirlerimizi paylaşalım. Neler yazarsınız? Yazarken nelere dikkat edersiniz? Hiç kitap çıkarmaya çalıştınız mı? Hadi, bu grup sizi bekliyor! :)
Düşündüm ki, eğer buraya yazarlık konusundaki önerilerimizi yazarlık pek çok kişiye faydalı olabiliriz. Ben de, haddim olmayarak birkaç öneride bulunabilirim, diye düşünüyorum.
Önce romanın çıkış noktasını bulabilir, sonra karakterleri oluşturabilirsiniz. Ya da bunun tam tersini yaparak işe başlayabilirsiniz. Bu sizin kendi isteğinize bağlı bir şey.
Ben ilk olarak romanın çıkış noktasını yakalarım. Hangi konuda, nasıl yazmalıyım? Neyin üzerinde duracağım? Nasıl bir yol izlemeliyim? Önce bu sorulara cevap vermek gerek ama cevapların hemen gelmesini beklemeyin. Kitapta ilerlemek için konuyu “pişirmeniz” gerekir. Pişirmek de belirli bir zaman ister.
Bir aşk hikâyesi anlatmayı kafanıza koydunuz. Önce elinize bir kalem kâğıt alıp nasıl bir yol izleyeceğinize karar vermelisiniz. Romanı üçe ayırabilirsiniz. İlk bölümde çiftimizin tanışmasını, ikinci bölümde sevgili oluşlarını, üçüncü bölümde de ayrılmalarını işleyebilirsiniz. Bu bölümlere karar verdikten sonra sistemli olarak bölümlerin üzerinde çalışmanız gerekir. Mesela, birinci bölümdeki, yani tanışmalarındaki ayrıntıları oluşturmalısınız. Bir kapkaççı esas kızın çantasını çalabilir, esas oğlan da ona yardım edebilir. Bu sahneyi yazmaya başladıysanız eğer kafanızda kitabın kabataslak bir kurgusu ve karakterler oluşmuş demektir.
Karakterleri oluştururken dikkat edilmesi gereken şey onun gerçekçiliğidir. Mükemmel bir insan yoktur. Herkesin kusurları, zaafları, çıkarları vardır ve bunun için mücadele eder. Bunu yaparken de hatalar yapar. Ama yaptıkları hatalar onlara göre doğrudur. Karakteri iyi işlemeli, yaptığı hataları bile mantıklı göstermelisiniz. Çünkü o kendi açısından mantıklı ve doğrudur. Ayrıca karakterlerinizi iyi tanımalısınız. Nerede ne konuşacağını bilmeniz gerekir. Mesela çok utangaç bir karakter kitabın bir yerinden, hiç yoktan yere, bel altı bir espri yaparsa bu kitabın gerçekçiliğini ve büyüsünü bozar.
Kitapta ilerledikçe ayrıntılar daha çok belirginleşir. Bazı ayrıntıları yazmadan gün yüzüne çıkartamazsınız. Kitap öyle bir yere gider ki hiç aklınızda yokken bir olayı ya da karakteri kitaba dâhil etmek “zorunda” kalabilirsiniz. Çünkü onu yazmanız, aynı zamanda onu istediğiniz anlamına gelir.
Son olarak söylemek istediklerim şunlar: Zamanla yeteneklerimizi geliştireceğiz. Kimse, ilk yazdıklarının güzel ya da mükemmel olmasını bekleyemez çünkü edebiyat yetenekte olgunluk ister. Ne kadar yazarsanız o kadar tecrübe kazanırsınız. Ayrıca iki-üç sayfa yazıp “Ben beceremiyorum.” demeyin. Çünkü daha o olaylar ilerleyecek, kitap sonlanacak, siz tekrar, tekrar ve tekrar üstünden geçeceksiniz. Kitabı bitirmek asıl bitirmek değildir. Onlarca kez bir sahnenin üzerinden geçmek zorundasınızdır ve bu doğaldır.
Ve son tavsiye; Gereksiz kişileri ve olayları kitaptan çıkartabilirsiniz. Bu hem sizi, hem de konunun işleyişini rahatlatır.
İnşallah faydalı olabilmişimdir. Hepimize kolay gelsin.
Çok güzel ve yönlendirici bir yazı olmuş..Teşekkürler Defne :)
Benim de şöyle bir katkım olsun..
Yazmayı çok isteyen, fakat kendince nedenlerden dolayı başlayamayan biri olarak, nedenlerimi sıralayayım..Bu sayede, sorunlara göre de öneriler gelebilir...Çünkü aynı problemleri yazmak isteyen çoğu arkadaşımın da yaşadığını düşünüyorum..Şİmdiden teşekkürler..:)
1) Aklıma konu gelmiyor..Gelse dahi, sonradan unutuyorum ve bir daha da toparlayamıyorum düşüncelerimi.
2)Yazacaklarım çok kısa oluyor..Lafı uzatmayayım derken, her yazdığım konuyu yarım sayfada bitiriveriyorum..
3) Olayın geçtiği yer ve zaman ile ilgili hata yapma endişesi taşıyorum..
çok faydalı tavsiyeler vermişsin Defne teşekkürler :)
İnşaallah ben de yardımcı olabilirim.
konu sıkıntısı bence de büyük bir problem... önerim: aklınıza gelen her şeyi yazarak not alın. somutlaştırarak gözümüzün önünde olan şeyleri fark edebiliriz ve unutmayız ben faydasını gördüm bunun. zaten burada da o amaçla yazıyorum bildiklerimizden çok farklı şeyler olmasa da...
ben şimdilik kendimce şöyle bir sistem geliştirdim -belki de herkes yapıyordur ama ben yeni keşfettim:)- bir kağıt kalem alıp başlıklar belirleyerek somut adımlarla ilerliyorum. başlıkları tamamen kendime göre ayırıyorum:
roman, hikaye, fantastik, polisiye, duygusal, macera, aşk, sosyal, aile, yönetim, savaş, arkadaşlık, gerilim... sonra bu başlıklardan tür, tema, konu seçimleri yaparak ana hatları oluşturuyorum. yani demek istediğim başlıklara ayırırsak daha kolay konu bulabiliriz.
umarım anlatabilmişimdir çünkü sistemi daha tam oturtmadığım için karışık ve anlatmakta zorlandım. ama bunu okuyan birinin aklına farklı bir fikir gelebilir ya da bunu geliştirebilir düşüncesiyle yazdım. herkes kendine göre evirip çevirir ve belki bir şeyler kazanır... bu önerime ekleme ve eleştirilerinizi bekliyorum...
bir konuda daha yardım istiyorum arkadaşlar. şöyle bir soru sorayım: yazılarınızı hangi bakış açısıyla yazmayı tercih ediyorsunuz? 1.tekil ağzından aktarımı her zaman daha etkileyici bulmuşumdur, ama malumunuz o da çok sınırlı ve kolay değil. diğerleriyle yazdığımda da kendi yazdıklarım bana çok itici ve olduğundan da acemice geliyor. kendimce buna da şöyle bir çıkar yol buldum, ilahi bakış açısıyla yazıyorum ama araya bir anlatıcı koyarak hikayenin bir kısmını o karaktere anlattırıyorum. ama her yazıda da aynı şeyi yapamam ya... ne tavsiye edersiniz?
Gözde, Weasleyhead'ın da dediği gibi işe not almakla başlayabilirsin. "Mutlaka bir konu bulmalıyım, acaba ne olsun?" diye düşünme. Onlarca kitap okuyabilir, film ve dizi izleyebilir, dünyadaki haberleri inceleyebilirsin. Bir yerden mutlaka seni cezbeden bir konu çıkacaktır. Bunun için de sabretmelisin :) Eğer seni etkileyen şeyleri yazmaya başlarsan bundan keyif alırsın.
Yazdıklarının kısa olması seni yıldırmasın. Üzerinden tekrar ve tekrar geç. Onlara ayrıntı ekle. Betimlemeler yap. Okuduğun kitaplarda yazarların nasıl betimlemeler yaptıklarını ve nasıl ayrıntılara değindikleri incele. Bir karakterin iki lafının arasına bir ayrıntı sok. Derin bir nefes alabilir, bir yere yaslanabilir, gözlerini devirebilir. Ama gereksiz ayrıntılardan da kaçın. Dengeyi, çok yazarak ve çok okuyarak zamanla kazanacaksın ve nasıl olduğunu anlamayacaksın bile. :)
Zaman ve mekanda hata yapma endişeni pek anlamadım :D Bunu birazcık açarsan sana yardımcı olabilirim.
Weasleyhead, ben bir-iki kere 1. tekille yazdım. Bu bakış açısını seviyorum, daha samimi çünkü. Ama ben fazla karmaşık olaylara girdiğim için 1. tekil yetmiyor. Onlarca karakter olmasına rağmen tek bir karakterin duygularını anlatmak hem olayları kavratmak açısından zor, hem de zorluklar yaşayan diğer karakterlere haksızlık gibi geliyor :D Bence konuya göre bakış açısı belirlemelisin. Eğer bir savaş kitabıysa, 3 .tekil ya da ilahi, eğer duygusal bir kitapsa 1. tekil şahıs olabilir. Tamamen konuya bağlı bence.
Umarım yardımcı olabilmişimdir.
çok küçük yaşlı bir yazar olarak önerilerinizi uygulama zorunluluğu hissediyorum. Yazarlık konusunda sizin kadar bilgili ve tecrübeli değilim bu nedenle yorumlarınız çok yardımcı oldu. özellikle Defne"ye çok teşekkür ediyorum.
Yardımcı olabiliyorsam ne mutlu :) Elimden geldiğince ve bildiğim iki üç şeyin ışığında sorularınızı daima cevaplarım :)
Weasleyhead teşekkür ederim önerilerini kesinlikle dikkate alacağım..Bu arada şunu da söylemek isterim ki, 1. tekil şahısla okuduğum kitaplar arkadaşımdan öyküsünü dinliyormuş gibi geliyor bana..:)
Defne..Tekrar teşekkürler önerilerin için..Zaman ve mekan sıkıntımı biraz araştırmayla halledebilirim fakat zamanımı alacağından tembellik ediyorum sanırım..Mesela arabaların icadından önce geçen bir hikayede kahramanları arabayla seyahat ettirmek gibi :)
Haaa anladım :) Bu araştırmayla geçer tabi ki :) Bir de kitabı yayımlamaya karar verirsen editörün inceler diye düşünüyorum. Bir başkasına okutmak işe yarar :)
Bana mesaj atabilirsiniz basım vb türleri için sorularınızı. Yardımcı olurum elimden geldiği kadar.