Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat.
Temizlik yaptım bugün...
Hem de tüm benliğimde...
Tüm kaslarımı, sinirlerimi, kemiklerimi hatta kanımı temizledim...
En küçük yerlerine, kıvrımlarına girmiş, sinmiş bütün pislikleri attım...
Kırgınlıklarımı dışarı çıkardım ilk önce...
Görmenizi isterdim...
İçimde ne kadar da büyük bir yer kaplıyorlarmış...
Kırgınlıklarımı atarken, bakmadım neydi onlar diye...
Gelecek geçmişten çok daha fazla yaşanmaya değer...
Onların yerine bağışlamayı yerleştirdim özenle..
Titizlikle her kırgınlığın üzerine ektim bağışlamanın tohumlarını...
Bağışlamayı ekerken, tekrar kırılmaktan korkuyordum belki...
Kıskançlığımı çıkardım...
Meğer ben ne az kıskançmışım...
Çok kolay oldu. Sevindim...
Sanki kaybettiğim bir eşyamı bulmuş gibi oldum...
Çok şükür ki kin ve nefret yoktu yüreğimde...
Nasıl temizlerdim bilmiyorum...
Sıra korkularıma gelmişti...
Çıkarmaya bile korktum önce...
Ne çok alışmışım onlarla yaşamaya...
Bunca acı ve endişeye nasıl alışılır anlayamadım...
Her gün yeni yeni endişelerle beslenen yeni korkular birikmişti içimde...
Mutluluklarımı, umutlarımı ne de çok ertelemişim...
O an bu ilgiyi onlara verseydim, her gün onları düşünüp birer umut
daha ekleseydim, almadan verip, beklemeden sevseydim, herşeyden önce
içimdeki sevginin ve gücün daha fazla farkında olsaydım böyle bahar
temizliklerine ihtiyacım kalmazdı...
Çok zorlandım korkularımı temizlemekte...
Birbirlerinin içine halkalar biçiminde girmişlerdi, kenetlenmişlerdi adeta...
Ama bir bebek şefkatiyle, öperek, severek, okşayarak ve onları bir
zaman kabus gibi yaşamaktan pişmanlık duymayarak çıkardım içimden...
Kızsaydım korkularıma, bağırıp çağırsaydım onlara
yine dönüp dolaşıp
geleceklerdi biliyorum...
Temizlik yaptım bugün, bahar temizliği...
Neşe ektim, hoşgörü, güven, sevgi ektim...
Almadan vermeyi, sevilmeden sevmeyi, paylaşmayı ektim...
Çılgınlık ektim, doğallık, bağışlama ektim içime...
Aşk ektim her hücreme...
Çoşku, heyecan, sessizlik ektim...
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana...
Kabullenme ektim...
Baş eğme değil...
Olduğu gibi kabullenme...
Edward Morrison