Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
"Gerçi ben işimde pek şanslı olmuş sayılmam.Şansa hiç güvenmem.Ama kötü şanstan yolumun tıkandığını da pek bilmem.Yani ilerilerde bir yerde birikmiş bir miktar kötü şans beni bekliyor demektir.Ne zaman paramı havaya atsam yazı düştü.Demek önümde yirmi yıllık turalar dönemi var.Durum bu !"
...Ama artık ıstıraplarını sessizce çekmeyi öğrenmişti. Yüksek rütbelilerin ilk öğrenmesi gereken şey! (Sayfa 41)
...Başkaları tarafından beğenilmek gibi bir koltuk değneğine ihtiyacı yoktu. (Sayfa 142)
Kalabalığın çıkardığı gürültü mantıksızdır ama kulakları sağır edecek kadar güçlüdür. Beyinleri yoksa da; binlerce kolları vardır. Bunları seni yakalamak, çekmek, aşağıya indirmek ve batırmak için kullanırlar.
"Şibumi, sıradan, olağan görünümlerin altında yatan gizli üstünlükleri anlatır. Şöyle düşün. O kadar doğru bir söz ki, cesaretle söylenmesine gerek yok. O kadar dokunaklı bir olay ki, güzel olmasına gerek yok. O kadar gerçek ki, sahici olmasına gerek yok. Şibumi demek, bilgiden çok anlayış demek. İfade dolu bir sessizlik demek. Kendini kanıtlama gereği duymayan bir alçak gönüllük demek.
Sanatta şibumi zarif bir basitliği ifade eder. Buna sabi denir. Felsefedeyse kendini wabi olarak gösterir. Büyük bir ruhsal rahatlıktır ama pasiflik değildir. Bir insanın kişiliğindeyse... nasıl söylemeli... Hakimiyet peşinde olmayan otorite mi? Onun gibi bir şey.
Nicholai'nin hayal dünyası bir anda şibumi kavramıyla doluvermişti. Başka hiçbir ideal onu bu derecede etkilememişti ömründe. "İnsan şibumi 'yi nasıl elde eder, efendim?"
-İnsan şibumi'yi elde etmez. Ancak onu keşfeder. Bunu yapabilen pek az sayıda üstün nitelikli insan vardır.
-Yani insan şibumi düzeyine gelmek için çok şey mi öğrenmeli?
-Daha çok, bilgilerden geçip basitliğe varmak gerek."