Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
"Seni seviyorum, çünkü bütün evren sana ulaşmam için iş birliği yaptı."
"Dünya gerçeklerine oldukları gibi değil de olmalarını istediğim gibi bakıyorum."
"Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum, çünkü o zaman yaşamak için hiçbir sebebim olmayacak."
"Bir şeyi gerçekleştirmek istersen onu gerçekleştirmen için bütün evren işbirliği yapar."
"Biraz şikayet edecek olursam, bu yalnızca benim bir insan yüreği olmamdandır ve insanların yürekleri böyle olur. Ulaşılmaya layık olmadıklarını ya da ulaşamayacaklarını sandıkları için en büyük düşlerini gerçekleştirmekten korkarlar. Dirilmemek üzere sona ermiş aşklar, olağanüstü olabilecek ama olmayan anlar, keşfedilmesi gereken, ama sonsuza kadar kumların altında kalan hazineler, daha aklımıza gelir gelmez bizler, yürekler hemen ölürüz. Çünkü böyle bir durumla karşılaşınca ölümcül acılar çekeriz."
"Mutluluğun Gizi dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan."
"Orası vaha, dedi deveci.
- Öyleyse niçin hemen gitmiyoruz oraya?
- Çünkü uyumamız lazım."
İnsanlar bir yığın acayip şey söylüyorlar. Bazen,koyunlarla birlikte yaşamak çok daha iyi,konuşmaz koyunlar, yiyecek ve su aramaktan başka bir şey yapmazlar. Ya da kitaplar, dinlemek isterseniz size ilginç öyküler anlatır kitaplar. Ama insanlarla konuşurken durum başka, öylesine tuhaf şeyler söylerler ki, konuşmayı nasıl sürdüreceğinizi bilemezsiniz.
Her gün birlikte olmak gereksinimi duymaksızın, insan her zaman yeni dostlar edinir. Papaz okulunda olduğu gibi, insan her zaman aynı insanları görürse, bunları yaşamının bir parçası saymaya başlar. İyi, ama bu kişiler de bu nedenle, yaşamımızı değiştirmeye kalkışırlar. Bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar, canları sıkılır. Çünkü, efendim, herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini elifi elifine bildiğine inanır. | 29
... Narkissos'un, kendi güzelliğini her gün bir gölün sularında seyretmeye giden bu yakışıklı delikanlının efsanesini biliyordu Simyacı. Bu delikanlı kendi görüntüsüne öylesine vurgunmuş ki, günün birinde göle düşüp boğulmuş. Onun göle düşüp boğulduğu yerde de bir çiçek açmış, bu çiçeğe nergis adı verilmiş.
Ama kendi yazdığı öyküyü böyle bitirmiyordu, Oscar Wilde.
Tatlı su gölünün kıyısına gelen orman tanrıçaları Oreas'ların onu acı bir göz yaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulduklarını yazıyordu Oscar Wilde.
- Neden ağlıyorsun? diye sormuş Oreas'lar.
- Narkissos için ağlıyorum, diye yanıtlamış göl.
- Ne var bunda şaşılacak, demiş bunun üzerine orman tanrıçaları. Bizler ormanlarda boşu boşuna onun peşinde dolaşır dururduk, ama onun güzelliğini yalnızca sen görebilirdin yakından.
- Narkissos yakışıklı bir genç miydi? diye sormuş göl.
- Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? diye karşılık vermiş iyice şaşıran Oreas'lar. Her gün senin kıyılarında gelip sularına bakıyordu.
Göl bir süre sessiz kalmış. Sonra şöyle konuşmuş:
- Narkissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç farketmemiştim ben. Narkissos için ağlıyorum, çünkü sularıma eğildiği zaman onun gözlerinin deriliklerinde kendi güzelliğimin yansımasını görebiliyordum.
"İşte çok güzel bir hikaye..." dedi Simyacı. | 11 - 12