Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
‘’Dünyada dilin ve dinin millet hayatındaki büyük önemini en iyi anlayan devletlerin başında Rusya var. Ruslar, Türkistan’ı ve Azerbaycan’ı işgal ettikten sonra, ilk imkanda soydaşlarımızın dinlerini ve dillerini yok etmeye çalıştılar.’’
‘’Azerbaycan’da yaşayanlar da bizim gibi tamamen Oğuz boyundan, Azerbaycan Türkleri de Oğuz Türkçesi’yle konuşuyorlar, biz de ! Yalnız aramızda basit bir ağız farkı var. Türkiye’de Erzurum ağzı, Sivas ağzı, Ankara ağzı, Aydın, İstanbul, Edirne ağzı nasıl birbirinden farklıysa ama hepsi de Türkçe ise Azerbaycan da öyle.’’
‘’Azerbaycan Türkleri’ne binlerce selam olsun. Azerbaycan Türkçesi bin yaşasın.’’
‘’Acaba biz niçin kendimizden başka herkese benzemek istiyoruz? Ve biz niçin özümüzü kökümüzü kötülemeyi ilericilik sanıyoruz?’’
‘’Atatürk’ün ifadesiyle nasıl gaflet, dalalet ve ihanet içinde olduklarını çok iyi biliyoruz. Türkiye dışından da bize insan hakları edebiyatı yapan devletleri çok iyi tanıyoruz.’’
‘’Turanın bir ili var
Ve yalnız bir dili var
Başka dil var diyenin
Başka bir emeli var.’’
‘’Türkçe’de bay-bayan, kadın-erkek kelimeleri vardır. Ama bayan köpek veya hanım köpek ifadeleri kat’iyyen yoktur. Kancık dişi köpek demektir. Türkçe’de erkek köpek denilir. Erkek kelimesinin karşıtı kadındır, bayandır, dişidir ama köpekler için katiyen bayan,hanım, kadın kelimeleri kullanılmaz. Bu Türkçe’nin özelliklerindendir, inceliklerindendir, zenginliklerindendir.’’
‘’Arif Nihat Asya’nın bir Nemrut kulesine benzettiği, Sovyet Rusya İmparatorluğu ve o imparatorluğun kan dökmeye doyamayan zalim diktatörleri siyasi ve iktisadi bir zelzeleyle yıkılıp gittiler.’’
‘’Gaspralı İsmail Bey, sadece Kırım’ın değil, bütün Türk Dünyası’nın çok önemli, çok çileli, her şeye rağmen çok ülkücü fikir adamlarından biri.’’
‘’Moskova, Gaspıralı İsmail Bey’in mezarını tamamen ortadan kaldırmış ve oraya kocaman bir domuz ahırı kondurmuştur. Peki niçin? Gaspralı İsmail Bey, bütün Türk Dünyası’nda ‘’Dilde, fikirde, işte birlik’’ sağlamaya çalıştığı için! İstanbul Türkçesi’ni Türk Dünyası’nda ortak bir dil haline getirmek istediği için.’’
‘’Bir milletin dili, o milletin adeta şah damarıdır. Varlık sebebidir. Bir milletin dili, yüzlerce yılın, binlerce yılın eseridir. Dil canlı bir varlıktır. Doğru! Dile zamanla birtakım kelimelerin girmesi tabiidir. Dilden birtakım kelimelerin düşmesi de, atılması da, başka manalarda kullanılması da tabiidir, doğrudur ama Türkiye’de bizim yaptığımız bu değil.’’
‘’Dil fukaralığı beraberinde hem edebiyat fukaralığını getiriyor hem de ilim cüceliğini.’’
‘’Markist-Leninist diktatörler Türkiye’ye ilgi duyan her Azerbaycan ve Türkistan Türkünü ‘’Irkçı-Turancı’’ diye suçluyor, sonra da onları kurşuna diziyordu.’’
‘’Türkçemizin deccalleri içimizdedir. Bugün Türkiye’de yayınlanan 100 dergiden yetmişinin ismi, tamamen Batı kaynaklı kelimelerdendir. Neden? Türkiye bir sömürge ülkesi midir?’’
‘’Gardaşlar’’ demiş. ‘’Bu zıkkımı hökümetin zoruyla mı içiyonuz yoksa aklınız yok da ondan mı?’’ Bizim bin yıllık kelimelerimizi bize unutturmaya çalışanlar, acaba, bunu tembelliklerinden mi, akılsızlıklarından mı yapıyorlar. Yoksa bir yerlerden aldıkları emirlerden mi dersiniz?’’
‘’Bunlar bizim müelik kelaynak kuşlarımızdır. Sovyetler Birliği’nde Stalin’in ve Lenin’in bütün heykelleri paramparça edildi. Marksizm’in bir çıkmaz sokak olduğunu görmeyen kalmadı. Ama ne kadar hazin bizim Türkiyeli Marksistler ‘’istemezük’’ çığlıklarıyla hala ortadadırlar. Bunların ağababaları Nazım Hikmet, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’na yazdığı hicviyede demişti ki:
Şapka çıkarmam konuştuğun dile
Düşmanıyım asaletin kelimelerde bile
Nazım Hikmet kafasında olanlar, bizim asil kelimelerimize anlatılmaz bir düşmanlık duyuyorlar. Şimdi biz kime ve nasıl anlatmalıyız ki Yaşayan Türkçe’ye, yani asil kelimelerimize düşman olanlar ‘’köprüye hayır, televizyona, yabancı sermayeye, baraja hayır’’ diyen geri kafalardan bin kat daha tehlikelidirler.’’
‘’Bu Mareşal Fevzi Çakmak ne yaptı? O da tuttu Başkumandanlık Meydan Muharebesi’nin bütün planlarını hazırlayarak, Yunan ordularını, Ege Denizi’ne döktü. Olur mu bu? Avrupa Birliği’ne girmek üzere olduğumuz şu günlerde bu barbarlığı, medeni dünyaya nasıl anlatırız? Eskişehir Belediyesi 3.700 sokak ve cadde ismini herhalde bu mantıkla (!) değiştirmiştir. Değil mi efendim?’’
‘’Evin yaşlı sahibesi yaşlı gözlerle cevap verdi. Dedi ki
‘’Bu sosyalist rejim 65 yıldan beri İslamiyeti ve ezanı yasakladı. Minarelerimizden ezan okunmuyor. Ben artık ömrümün son yıllarını yaşıyorum. Bu kese kağıdının içinde, Türkiye’de ezan sesi duyan toprak var. İstiyorum ki ben öldükten sonra çocuklarım, üzerime ezan sesi duyan toprak serpsinler. Sevincim, heyecanım, bahtiyarlığım bana Türkiye’den ezan sesi duyan toprak getirilmesidir.’’ Bu sözler beni de çok duygulandırdı. Akif ne güzel söylemiş:
Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.’’
‘’İran topraklarından bugün Türkçe düşünen Türk olan; Azerbaycan Türkleri, Kaşgaylar, Afşarlar,Kaçarlar, Şah sevenler ve Türkmenler yaşıyorlar. Onlar bizim can kardeşlerimizdir.’’
‘’Zamanımızdan 500 yıl önce yaşayan Şah İsmail Hatayi, anadiliyle Türkçe şiirler yazıyordu. Türkçe ve aruzla. Şah İsmail’in Peygamber sevgisine bakınız :
Asiyim yüzüm karasın sil Muhammed Mustafa
Dertliyim derdim çaresin kıl Muhammed Mustafa
Yerde görmez gökte görmez kör münafıklar seni
Yerde sensin gökte sensin ya Muhammed Mustafa
HATAY’im isyan içinde yüz tutup hazretine
Ayıbımızı gelme yüze ya Muhammed Mustafa”
‘’Milletimizin bu konudaki fikirlerini kim araştırmış? Milletimiz arasında, Tafferel’i bir ilah gibi gören kaç iptidai, kaç gerizekalı insan vardır acaba? Kulun kula tapındığı o firavunlar devrine kim hasret duyuyor? Bu ifadelerde, milletimize karşı anlatılmaz derecede saygısızlık yapılmıştır.’’
‘’Bir milleti ortadan kaldırmak, dağıtmak yok etmek için o milleti savaş meydanlarına çekmeye, üzerine bombalar yağdırmaya gerek yok. O milletin dilini bozmak, dini inancını sarsmak, tarih şuurunu yok etmek, geleneklerini ve göreneklerini unutturmak kafi! 20.yüzyıl, kültür savaşlarının planladığı, ele alındığı, uygulamaya konulduğu bir yüzyıl oldu. 21. Yüzyılda da kültür savaşları devam edecek.’’
‘’Bir hümanizm türküsü tutturanlar, Hümanizmin, Auguste Comte’un ‘’insanlık’’ dinine dayandığını, yani Hümanizm’de bütün dinlerin ve Allah inancının inkar edildiğini neden açıkça ifade etmiyorlar?’’
‘’Türkçe dünya dilleri arasında beşinci sırada bulunuyor. Türkçe’yi kırparak kuş diline benzetmek istenler kuş beyinli maksatlılardır.’’
‘’Batılı bir fikir adamı diyor ki : Bir ülkenin kanunlarının çiğnenmesinden sonra, en büyük suç dilinin çiğnenmesidir.’’
‘’Dün Markisist sisteme bağlı olan ve hasreti yüzünden dilini tutamayan bir şairimiz hapishanelere düşünce, şiir kitabına şöyle bir isim koymuştu:
‘Hasretinden Prangalar Eskittim’’ demişti.
Türkiye, Marksizm’e kapalı olduğu için, birtakım kimseler dün olduğu gibi bugün de ona hasret duyuyorlar.’’
‘’Dev Uyanıyor! Dev Uyanıyor! Dev Uyanıyor!’’
Batılı Türkologların bahsettikleri dev, 250 milyonluk büyük Türk Dünyası idi. Bu büyük nüfusun 60 milyonu Türkiye’de yaşıyor, geri kalan kısmı da eski Türk yurtlarında.’’
‘’Bir yüzkarası şeklinde, daima sonunca olduğumuz Eurovision şarkı yarışmalarına katılırız. Bize bu yarışmalarında rey verirler, itibar gösterirler mi sanıyorsunuz? Türk düşmanlığı Avrupa’da, zaman zaman bir histeri nöbeti şeklinde nükseder. Çünkü daha dün, padişahımıza dehalet eden kralının, Osmanlı hükümdarı tarafından tayin edilen prensinin, valisinin hatırasını, son olarak da Anadolu’dan fışkıran o mukaddes Milli Mücadelemizin önünde, başkumandanının terk edip kaçacak delik arayan müstevli özentisi babalarını, dedelerini unutmamıştır da ondan.’’
‘’Eğer biz Mustafa Kemal Paşa başkanlığındaki Milli Mücadele’den muzaffer çıkmasaydık bu gün belki de 100.000 200.000 kilometrelik bir toprak üzerinde sıkışıp kalacaktık.’’
‘’Millet edebiyatı olan topluluktur.’’
‘’Bizim göbek atmaktan başka hiçbir mahareti olmayan popçu kızlarımız, oğlanlarımız! Ah ne olurdu göbekleri kadar biraz da kafalarını çalıştırabilselerdi.’’
‘’Nihal Atsız Beğ’in değerlendirmesine göre, devletimizin kuruluş tarihi 23 Mayıs 1040’tır.’’
‘’Yabancı dille eğitim ,Batılıların, bu ülkenin geleceğini karartmak için pazarladığı dehşetli bir oyundur. Türkiye’de eğitim dili mutlaka Türkçe olmalıdır.!’’