Kitap Tavsiyesi ve Fikir Alışverişi

ağustos denen şey turgut uyar'dır zaten, damakta en güzel tadı bırakacak olan da onun kitaplarıdır.

Mustafa Kutlu-Menekşeli Mektup.Kapağıyla beraber tam bi' pazar günü kitabı.

sokak kedisi bob. çok sevimli bir yaz kitabı

Buz Kapanı ve Kar Kurdu isimli romanları ağustosa bıraksaymışım keşke.

Eskiden yazın ne okunur diye soruyorlardı. Yaz kitabı, yaz kitapları yoktur: Çok söylendi, çok yazıldı çizildi. Ama işe yaramamış olmalı ki, geçenlerde “Ağustosta ne okunur?” sorusu çıkageldi.

Önce anlayamadım, 2013 Ağustos’unun bir özelliği var sandım. “Çok sıcak geçecekmiş” yanıtını alınca, alay mı ediyorlar dedim, kendi kendime. Ciddîydiler. Okuma sanatı bu kerteye indirgenmiş olmalı… Yine de aklıma takıldı: Ağustoslarda ne okunur?!

Edip Cansever’in eşsiz şiiri “Kirli Ağustos” mutlaka okunmalı. Edip Cansever okunmalı. Adında ağustos “Kirli Ağustos”un, fırsattır. Bu şiirden Edip Cansever’e yol almak da mutluluktur. Yıllar yılı Edip Cansever okudum, esriyip gittim.

Murat Yalçın’ın hazırladığı Yeraltına Mektuplar’da (Yapı Kredi Yayınları), bu hoş buluşlu derlemede Ayşe Sarısayın’ın Edip Cansever’e bir mektubu var, hemen okunmalı. Aynı kitapta Ali Asker Barutçu’nun Necip Fazıl Kısakürek’e inanılmaz güzellikteki mektubu da. Bâki Ayhan T. de Edip Cansever’e yazmış, Birsen Ferahlı Céline’e, Yiğit Bener Behçet Necatigil’e, Doğan Hızlan da. Aslında bu kitap baştan sona okunmalı…

Hafif kitaplar olsun diye değil, define kabilinden Server Bedi’nin bazı romanlarını okuyorum bugünlerde, bin bir güçlükle elime geçirebildiklerimi. Yıllardır peşine düştüğüm Sinema Delisi Kız’ı yeni bitirdim. Ardından Karım ve Metresim. Peyami Safa üşenmeyip kendi adıyla yazsaydı bu romanları, hele Karım ve Metresim’i, bambaşka olurdu. Karım ve Metresim bir kötülük romancığı; Katina’nın içli yaşamı yıllar önce İtalyanca’ya çevrilseydi, keşke Visconti’nin gözüne çarpsaydı…

Yadsınamaz, yalapşapçılığına rağmen, Server Bedi bir kurgu ustası. Server Bedi imzalı her romanda âdeta ayrı kurgu denenmiş. Dönemi için inanılamayacak bir yazınsal çaba.

Kurgu sanatından söz açılmışken, ağustoslarda okunur mu okunmaz mı kestiremem ama, bir eser salık vermek istiyorum: Kurgu Sanatı (Hece Yayınları). Yazarı David Lodge, Aytaç Ören dilimize çevirmiş. David Lodge aynı zamanda Yazar Yazar’ın (Ayrıntı Yayınları) romancısı.

İngiliz ve Amerikan edebiyatının örnek roman parçalarıyla bezenmiş Kurgu Sanatı dört dörtlük bir çalışma. Gerçi romanlardan yola çıkıyor ama, bir öykünün, tiyatro oyununun, hatta bütün yazış yöntemlerinin gizlerini sıcak bir anlatışla dile getiriyor.

Kurgu sanatından habersiz okurlar, ikide birde, okuduk / anlayamadık derler. Anlamadıkları kurgudur. Bu eser onlara ufuk açabilir. Öte yandan, özlü edebiyattan yana okurlara elbette çok şey söylüyor…

Bulgakov’un Teatral Bir Roman (Siyah Kar) kurgu ve anlatım başyapıtı (Everest Yayınları). Sabri Gürses’in yetkin çevirisiyle tadına doyulmaz bir çetin ceviz roman. Çok sıcak geçeceği söylenen 2013 Ağustos’una uygun düşmüyor ama, siz bir an önce okuyun…

Sıcak ağustoslarda gevşeklikten gevşekliğe gömüleceğinize, yenilerde yitirdiğimiz Peride Celal’in ve Leylâ Erbil’in kitaplarını okuyabilirsiniz, dirilmek için!

Peride Celal Deli Aşk’ı yayımladığında doksanına geliyordu. Çok acı bir romandır Deli Aşk (Can Yayınları), yazarın son romanı. Sonra öyküleri Peride Celal’in, sözgelimi “Çukur”, insanı yıkıp geçen bir öyküdür. Kendi köşesinde, uzlet köşesi de denilebilir, onuruyla yaşamış bir yazı emekçisi, çok önemli bir yazar!

Leylâ Erbil’den Zihin Kuşları’nı (İş Bankası Yayınları) okudunuz mu? Romanları, öyküleriyle çağdaş edebiyatımızın doruklarından Leylâ Erbil, Zihin Kuşları’nda yazınsal denemelerini bir araya getirmişti. Denemeler ya da yazınsal “kavga”lar. Bugünün kof yayım ortamına yıllar öncesinden karşı çıkıyordu…

Gündeş öneriler
Son Günler (Aleksandr Puşkin), Mihail Bulgakov, Mazlum Beyhan’ın çevirisi, Everest Yayınları, 2013.

03.08.2013 SELİM İLERİ