Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
"Eğer bunu okumaya niyetliyseniz vazgeçin. Birkaç sayfa okuduktan sonra, burada olmak istemeyeceksiniz. Bu yüzden unutun gitsin. Gidin buradan. Hala tek parçayken hemen kaçın. Kendinizi kurtarın. Televizyonda mutlaka daha iyi bir şeyler vardır. Ya da madem bu kadar boş vaktiniz var, gidin bir akşam kursuna falan katılın. Kendinize bir akşam ziyafeti çekin.
Burada anlattığım şeyler kafanız iyice bozulacak. Sonra her şey daha kötü olacak."
"Ben ihtiyaç duyulmak istiyorum. Benim birisinin hayatında vazgeçilmez olmaya ihtiyacım var. Bütün boş vaktimi, egomu ve dikkatimi yiyip bitiricek birine ihtiyacım var. Bana bağımlı biri. Karşılıklı bağımlılık."
"Sahip olacağım her şey bir gün kaybedeceğim şeylerden sadece biri."
"Bütün bu aptal taşlarla ne yapmaya çalışıyorsun?" diye sorarım.
"Bir yere varmaya çalışmıyorum" der Denny. " Önemli olan bir şey yapıyor olmak, işin kendisi önemli."
"Peki ne yapacaksın bütün bu kayaları?"
Denny " Yeterince toplayınca karar vereceğim," der.
"Peki ne zaman yeterince olacak?"
"Bilmiyorum dostum," der Denny. "Sadece geçirdiğim günlerin bir işe yaramasını istiyorum."
Hayatımızın her günü, örneğin televizyon önünde yok olup gideceğine, der Denny, yaşadığı her günü bir kaya göstersin istiyormuş. Elle tutulur bir şey. Sadece bir şey. Her günün sonunu belirlemek için bir anıt.
"Gerçek dışı şeyler gerçeklerden daha güçlüdür. Çünkü hiçbir şey sizin hayalinizdeki kadar mükemmel olamaz."
"İnsanlar dünyanın güvenli ve düzenli bir yer olması için yıllarca çalışırlardı. Ama kimse bunun ne kadar sıkıcı olabileceğinin farkında değildi. Bütün dünyanın parsellendiğini, hiz limitleri konduğunu, bölümlere ayrıldığını, vergilendirildiğini ve düzenlendiğini, bütün insanların sınavlardan geçirildiğini, fişlendiğini, nerede oturduğunun, ne yaptığının kaydının tutulduğunu düşünün. Hiç kimseye macera yaşayacak bir alan kalmadı, satın alınabilenler hariç. Lunaparka gitmek gibi. Film izlemek gibi. Ama bunlar yine de sahte heyecanlardı...Gerçek afet veya risk ihtimali olmadığından, gerçek kurtuluş şansı da ortadan kalkmış oldu. Gerçek mutluluk yok. Gerçek heyecan yok. Eğlence, keşif, buluş yok."
"Dünyayı parçalara böldük, ama parçaları ne yapacağımızı bilemiyoruz."
"Bütün bunları öğrendim ve artık geri dönüşü yok. Cahillik bir zamanlar sonsuz mutluluktu."
"Zayıfmış gibi yaparak güç kazanırsınız. Kendinizi güçsüz göstererek diğer insanların kendilerini güçlü hissetmelerini sağlayabilirsiniz. İnsanların sizi kurtarmalarına izin vererek siz onları kurtarırsınız."
""Her bağımlılık aynı sorunu çözmek için bulunmuş bir yöntemdir" dedi. Uyuşturucular, obezite, alkol veya seks huzuru bulmak için kullanılan farklı farklı yöntemlerdi"
"Her şeyden kuşku duymamak, her şeye karşı mücadele etmemek için gereken cesareti kendimde bulabilmiş olmayı çok isterdim."
"Bİr kere olsun 'işte bu. Bu yeterince iyi. Çünkü onu ben seçtim' diyebilmiş olmayı çok isterdim"
"Gerçek şu ki, dul bir anne tarafından yetiştirilen her erkek çocuk, evli olarak doğmuş sayılır. Bilmiyorum ama bence annesi ölene dek bir erkeğin hayatındaki diğer kadınların hiçbiri metres olmaktan öteye gidemez." (s. 20)
"İlk kez otuzbir çektiğimde, bunu benim keşfettiğimi sanmıştım. Avucumdaki sulu şeye baktım ve bu beni zengin edecek diye geçirdim içimden." (s. 35)
"Öyle güzel görünüyor ki kendimi otuz saniye tutabilmek için bile toplu mezarları düşünmem gerekebilir." (s. 97)
"Hala elindeki defteri karıştırmakta olan Dr. Paige Marshall 'onu yönetebilmek için onun bu şekilde kalmasını istiyorsun,' der. Bana bakıp 'bana tanrı olmak istiyormuşsun gibi geldi' der." (s. 101)
"Seks bittikten sonra iki köpek de kilitlenirler ve belli bir süre boyunca çaresiz ve zavallı bir halde beklemek zorunda kalırlar. Annecik, bu senaryonun, çoğu evlilik için de geçerli olduğunu söyledi." (s. 165)
"Maymunun kafesinin önünde annecik elini çantasına soktu ve bir avuç dolusu hap çıkardı, ... Avuç dolusu hapı çubukların arasından içeriye fırlattı, ... Çocuk bu defa fısıldamıyordu ve korkulu gözlerle 'zehir mi?' diye sordu. Annecik güldü. 'Bu da bir fikir,' dedi. 'Ama hayır tatlım, küçük maymunları o kadar da özgürleştirmek istemiyoruz." (s. 165)
"... Her önüme gelenle yatmamın sebebini aslında bilmek istemiyorum. Sadece yapıyorum, çünkü kendine iyi bir neden söylediğin anda, onu didiklemeye başlarsın." (s. 207)