Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat.
Tanrım, artık bir ateist olduğum için beni bağışla, ama Nietzsche’yi okudun mu? Ne kitap! Ulu Tanrım, sana karşı dürüst olacağım. Bir teklifte bulunacağım sana. Benden büyük bir yazar yarat kiliseye döneyim. Ve lütfen Tanrım, bir ricam daha olacak: annemi mutlu kıl. İhtiyar o kadar önemli değil, onun şarabı var ve sıhhati yerinde, ama annem her şeye kaygılanır. Amin."
John Fante, Toza Sor
Nietzsche ve Shekespeare sonrası insan : max. Pastafarian :)
Fante, Bukowski'nin tanrısı :)
"Ne önemi var? Sen bir hiçsin,bense bir zamanlar biri olmuş olabilirim ve hepimize giden yol sevgidir." (sf.78)
Bu cümlede de Bukowski'yi görmüştüm. Bunu sanki o da yazmış olabilirdi.
Onun eviydi burası,onun viranesi,parçalanmış düşü. (sf.135)
Bu da Buk. konusundan farksız olarak, kalbimi paramparça eden cümle. Hiç unutamam.