Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
Merhaba, ben yılda 60-70 civarında kitap okuyorum. Ailemin kitapla arası yok denecek kadar hiç :)) Bende aslında lisedeki edebiyat öğretmenimin tavsiyesi üzerine okuduğum bir kitapla muptelası oldum okumanın. Öncesinde malesef bana da örnek olan olmadı.
Okumayı, okumakla edindiğimiz kazanımları etrafıma da çokça anlatmaya çalışıyorum, birkaç kişiyi de etkilemişliğim var ancak halen gidilmesi gereken çok yol olduğunu düşünüyorum Türkiye'de kitapla ilgili.
Konuya okullardan başlamak gerekiyor bence. İlgi çekici kütüphaneler ve de okumayı gerçekten seven ve örnek olabilecek öğretmenlerle. Aileler de mutlaka destek olmalı ama kısa vadede bence okullarla başlamalıyız.
Merhabalar,
Ben de yılda 40 - 50 tane okuyorum.Bence kitap okumak kesinlikle ayrı bir meziyet.Herkes kitap okumayı sevemiyor.Bunun en başlı sebepleri çevremden gördüğüm kadarı ile okullarda öğrencilerin kitaplardan bıkmış olması.Bu sadece roman,şiir kitabı değil tabi ki.Ders kitapları ile çok haşir neşir olmalarından ileri geliyor.Tabi bu da bir bahane değil açıkçası.
Okumaya yeni başlayacak kişiye tavsiye edilecek kitaplarda çok önemli.Okuyacak kişinin sevebileceği tarzda kitaplar önermekte bunu etkiliyor.
Ülkemizde kitap fiyatları uygun demek doğru olmaz.Zaten kitaptan %18 kdv alınması hiçte mantıklı gelmiyor.Bir ara bu kdv oranının %1 yapılacağı söyleniyordu.Bu durum gerçekleşirse kitap okuyucularının daha fazla kitap alıp,okumaları sağlanır,inşallah.
İyi okumalar...
Kitap okumaya başlamak konusunda ailenin etkisi gerçekten de çok büyük. Çevresinde okuyan insan olmayınca birinin okumaya başlaması gerçekten de zor ama maalesef her aile bu konuda duyarlı değil veya imkan yok vesaire... Bu konuda "ben okurum" diyen herkese çok iş düştüğünü düşünüyorum. Ben ailem sayesinde okumaya küçük yaşlardan itibaren başladım, benim gibi aileden nasiplenmiş olanlar ya da geç de olsa başlayan arkadaşlar, çevremizdeki insanları da kitaplara ısındırmayı görev bilmeliyiz... herkes kendi çapında bir şey yaparsa en azından sorunun çözümü için daha rahat bir ortam oluşturmuş oluruz.
diğer bir konu da daha önceden değinildiği gibi okunan kitapların ne olduğu. bakıyorsun yılda yüz kitap okumuş ama ne konuşma becerilerinde bir gelişme var, ne yazmada, ne de genel kültür edinmiş. kendim bir Harry Potter hayranı olarak söylüyorum ki devamlı bu tarz kitaplar okumanın bir insana hiçbir faydası yok. şu anda özellikle de ortaokul-lise yaş grubunun okuyan kısmı hep böyle kitaplar okuyor. bunların okunmasına karşı falan değilim, kişisel zevk diye bir şey de var ama benim devamlı ucuz vampir-kurtadam ya da aşk romanları okuyan insanlara okur diyesim gelmiyor açıkçası. saatlerini harcayıp okuduğun bir şey seni biraz düşündürmüyorsa bir anlamı yok ki onun, saatlerce televizyon izlemekten farklı değil.
özetle, işe kendimizden başlayarak çevremizdeki insanların gönlünü kitaba ısındıralım, tabiri caiz ise kendi tarzını bulana kadar ellerinden tutalım arkadaşlar :)
Ben yılda ortalama 40-50 kitap okuyorum.
Kitap okumaya 9 yaşında kütüphanecilik koluna üye olarak başlamıştım. Sınıftaki kitaplıktan ben sorumluydum ve oradaki her kitabı bitirmeyi bir görev bilip bir sene içinde 72 kitap okumuştum. Henüz bu sayıyı geçebilmiş değilim :) Ömer Seyfettin, Dede Korkut gibi hikayelerle başlayıp devam ettirmiştim.
Ailemden malesef ki henüz benim kadar çok okuyan ya da kitapları seven birisi daha yok. Ben kendi okuduğum kitapları azımsarken etrafımdan o kadar kitabı niye okuyorsun gibi cümleler bile duymuştum... Baba tarafım hep üniversite mezunu ancak görüşemediğim için şu anki durumlarını bilemiyorum, anne tarafında bu durum söz konusu bile değil. Okumaktan pek hoşlanmıyorlar. İlk üniversiteye başlayanlardan biriyim bile diyebilirim.
Eğitim sistemine karşı o kadar dolu ve sinirliyim ki. Kitaplara yaklaştırmaktan çok uzaklaştırıyorlar. Bireysel olarak birkaç hocamın okumama oldukça fazla katkısı oldu hiçbir zaman onlara sözüm yok. Fakat lisedeki okuma saatleri adı altında yapılan kitap sınavları soğutmaya birebir. Örneğin bana zorla Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü okutmaya çalışmışlardı. Kitabı yarım bıraktım, sınavdan düşük not aldım. Bunlar önemli değil ancak şu an Ahmet Hamdi Tanpınar'a bir türlü ısınamıyorum. Huzur kitabını da aynı şekilde yarım bıraktım. Bu benim değil beni buna zorlayan sistemin suçu. Bazı kitaplar vardır onları okumak için belli olgunluğa erişmeniz gerekir. Sistem bunu düşünmeden bu kitap önemli bunu okusunlar hatta bir de sınav olsunlar diye diretince sonuç ortada...
Kitap fiyatları da oldukça önemli bir etken. Korsan kitap almaya karşı dururken buna mecbur kalmak diye bir durumda var. Çoğu zaman ailemin yemek yemem için verdiği paraları aç kalıp kitaplara verdiğimi hatırlarım. Temel ihtiyaçlarımdan kitaplar için vazgeçtiğimi de... Sürekli bir yerlerden bir indirim yakalasak alsak peşinde koşuyoruz. İnsanlar bir kitaba o kadar para verilir mi diye düşünüp iyice soğuyorlar.
Çok uzun bir yazı oldu ancak şunu da eklemek istiyorum. Ben insanların etkilenmesi için onları bilgilendirmenin de doğru olduğunu düşünüyorum. Kitap okuyan insanlar o kitapları ne kadar özendirir ne kadar iyi tanıtırsa oranlarda bu yönde artacaktır diye düşünüyorum.
Türkiye'de okuma oranının düşük olmasının en büyük nedeninin boş yetiştirilme olduğunu düşünüyorum. Sormayan sorgulamayan, sadece öğretileni öğrenecek, hayal gücünden yoksun, araştırma ruhu olmayan bireyler ortaya çıkarılıyor. Düzen bu şekilde ne yazık ki. Hal böyle olunca insanlar çoğunlukla kolaya kaçıp sadece "öğretileni" uygulayıp sözüm ona bir bitki gibi yaşamaya başlıyor. Bu durumun düzeltilmesi için öncelikle eğitim sisteminin düzelmesi gerektiğini düşünüyorum.
çok çeşitli nedenleri var bu okumama olayının. kitap kdvsi,fiyatlar kadar en çok da caydırıcı unsur okumanın öğretici ve güzel yanı yerine bir külfet olarak işlenmesi çocuklara. bir durum oldu mu ceza olarak kitap veriliyor okullarda. "şu yaramazlığı yaptın hadi şu kitabı oku özetini çıkar" tarzı ya ceza olarak ya da zorla ödev olarak dayatmaya dayalı bir kitap okuma sevgisi aşılama mümkün değil. başka çareler de düşünülmeli. ve en önemlisi de çocuklar rol model alarak büyürler. çevrelerinde okuyan insan pek görmezlerse buna pek de alışamıyorlar ister istemez. özellikle çocukların yanında kitapla ilgili özendirici davranışlarda bulunursak onların kitap sevgisiyle yetişebilmeleri mümkün. yetişkinler için pek de mümkün değil belki ama en önemlisi çekirdekten yetiştirmek. çocuklara aşılayabilmek :) (çok mu uçtum konudan çok mu iyimser yaklaştım bilmiyorum ama fiyatların caydırıcılığı kadar toplumsal çevreninde etkisi çok büyük )
Gerçekten çok önemli bir konuyu dile getirmişsiniz. Böyle bir tartışma açtığınız ve düşüncelerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkürler.
Okullar konusunda haklısınız ancak belirttiğiniz gibi Türkiye'de okuma oranının düşük olmasından dolayı her okulun dolu dolu kütüphanesinin olması şu an ki şartlarda mümkün gözükmüyor. Bu yüzden bu konuda öncelikle ailenin teşvik ve desteği çok önemli. Öğretmenden şanslı biri olarak küçük yaşlardan itibaren okumayı sevmiş olduğum için ailemin desteğiyle her geçen gün artarak devam etti kitap sevgim ve bir süre sonra ihtiyaca dönüştü bende. Kitap okumayı sevmesine rağmen kitap fiyatlarından dolayı okuyamayan insanların sayısı da az değil bence. Bu konuda da okul ve halk kütüphaneleri yetersizlikten dolayı bir alternatif olamıyor maalesef.
Bu eksikliklerden dolayı benim gibi çevresinde kitaplarla ilgili konuşup, fikir alışverişinde bulunabileceği kimsesi olmayanlar içinde çok faydalı bir site Vikitap. Özellikle bu sene ki okuma sayımın ve hedefimin artmasında çok etkisi oldu. Burada herkesin okuma zevklerine göre rahatça düşüncelerini paylaşıp farklı farklı değerlendirmeler yaptığını görmek, grup tartışmalarında ki değişik konularda yapılan yorumları okumak çok keyifli benim için. Umarım her geçen gün okuyan insanımız ve üye sayımız artar.
Ülkemizde kitap okuma oranının az olduğu doğru ve eli kitaplara değen herkes bundan şikayetçi. ben ise kitap okuyan kesimin yaptığı kitap seçimlerinin en azından okuma oranı kadar önemli olduğunu, ondan da bahsedilmesi gerektiğini düşünüyorum.;
Ülkemizde okuyan kesimden bir çok kişi kitap okumanın nefsine hizmet edecek bir aktivite, kendini eğlendirecek bir film olduğu sanısında. Gaflet içindeyiz. Şahsen ben hiç kitap okumayan birisi olsam, etrafımda ayda 5 kitap okuduğu için bana örnek olduğunu düşünen fakat felsefe, psikoloji, sosyoloji, tarih, din veya klasik edebiyat konularından 1 tanesinde bile derinlemesine bilgi sahibi olmayan birisi olsa bana kesinlilkle olumuz örnek olurdu. sonuçta kimse alacakaranlık, harry potter, aşk, aynı yıldızın altında(dikkat! bu kitaplar kötü demiyorum) tarzı kitaplar okuyarak genel kültürünü arttıramaz. arttırsa bile yol alınan mesafe derinlemesine olmayacağı için rol, model olduğunu düşündüğü kişininin gözünde kitap okumayı çoğunlukla vakit kaybı, 3-5 kelime öğreterek edilen uğraşın hakkını vermeyen bir aktivite olmaktan ileri götüremeyecektir.
Elbette bu kelamından bir insanın akıcı kitaplara hiç yanaşmaması gerektiği anlaşılmamalı. Alışma sürecinde akıcı kitaplarla yol almalı insan belli bir mesafe sonrası ilgi alanına göre kitap seçiminde bulunmalı.
herneyse yazımı cemil meriç üstattan alıntı yaparak bitireyim
****
kahrını çekeceksin kitabın, hizmetinde bulunacaksın. senelerce, senelerce hiçbir sey beklemeden diz çöküp
emirlerini dinleyeceksin... adam vardır, aristo’yu atina kerhanelerinin adresini sormak için, kösebasinda bekler-. adam
vardır, kenef süpürtür venüs’e. ve kitabı, ağzına kadaf ruhla dolu kutsal bir emanet olarak değil, maddi refahına
hizmet edecek bir hüddam olarak görür.
****
Merhaba, ben de yılda 25-30 kitap okuyabiliyorum malesef, genel olarak derslerden, okuldan vaktim kalmıyor.
Benim okuma alışkanlığım biraz babamdan, biraz da kendimde kaynaklanıyor. Ne annemin tarafında ne de babamın tarafında kitap okuyan pek kimse yoktur aslında ancak babam tüm bu kişilerin aksine vakit buldukça bol bol kitap okur. Beni daha 10-11 yaşlarımdayken kitap fuarlarına götürüp Ömer Seyfettin, Kemalettin Tuğcu gibi yazarların kitaplarından alırdı. Bende severek okurdum. Hatta daha 5.sınıfa giderken kütüphanecilik kulübünün başkanı olup öğle aralarımı kütüphane nöbetçisi olarak geçirirdim. Savaş ve Barış'ı okumaya çalışıp hiç bir şey anlamamış ve bir süre kitaplardan soğumuştum. Daha sonra kendi zevkime hitap eden kitaplara yöneldim, Harry Potter, Açlık Oyunları gibi fantastik, bilim-kurgu, aşk ya da genç kurgu kitaplara. Buradan sonra babamın o kadar yardımcı olmadığını söylemem gerek. Bu sefer aile bireylerim "Gereksiz kitaplar okuyorsun! Doğru düzgün kitaplar oku!" diye tepkiler vermeye başladı, başta babam. Tabi ben onları çok dikkate almadım ve özelikle 2-3 yıl önce 10 serilik bir kitabı 2 haftadan daha kısa bir sürede bitirdiğimi hatırlıyorum. Bu sefer ailemin "Yasak sana kitap okumak, ders çalış!" dediğini bile hatırlıyorum. Neyse ki bir süre sonra bu tepkilerinin yersiz olduğunun farkına varıp beni kendi halime bıraktılar. Zaten bende bir süre sonra bu çok satanlar listesinin başını çeken kitapları okumayı azalttım. Hala seviyorum onları fakat artık farklı tür kitaplar okuyarak kendimi geliştirmeyi amaçlıyorum.
Ülkemizde kitap okumaya gelirsek, şöyle söyleyeyim durum okullarda çok vahim. 2 yıl önce benim gibi kitap okumayı seven 5-6 arkadaşımla 3 ay boyunca okulun yıllardır kullanılmamış kütüphanesini temizledik. Haftalarca izin kağıtlarıyla derslerden çıktık. Rafları, kitapları kova kova sular taşıyarak sildik, yeni kitaplar ekledik ve orayı kullanıma açtık ancak sevgili müdür yardımcılarımız ve müdürümüz yolumuza her türlü taşı koydu. Önce orayı depo olarak kullanmaya başladılar, daha sonra ösym kayıtlarının yapıldığı bilgisayar var orada, girmek yasak deyip kilit vurdular. Bu yıl ise kütüphaneyi kapatıp oraya sınıf açtılar. Yer yokmuş. Yani demek istediğim biz güzel bir kütüphane için elimizden geleni yaparken, asıl bu işle ilgilenmesi gerekenler yolumuza taş koydular. Ülkemizdeki en büyük eksiklik bu. Tabi bir de fiyatlar. Açıkçası eskiden genç-kurgu kitaplar okurken kitaplara para yetiremezdim, ödünç alır bazen pdf olarak okur, bazen korsan aldığım bile olurdu. Neyse ki artık aradığım kitapları kütüphanelerden alıyorum. Çevremde ulaşabildiğim ve imkanları olan 2 kütüphane var. Artık bolca faydalanıyorum.
Bizim ülkemizde kitap okuma oranının artması için bu sevginin okulda aşılanması gerek, her okulda güzel kütüphaneler olsa, devlet kütüphanelerinin sayısı arttırılsa, fiyatlar düşürülse, insanlar kolaylıkla ulaşabilse kitaplara, her şey çok daha güzel olur, herkes daha çok okur. Neyse ben bu konuda umutluyum. Umuyorum ki ülkemizde okunan kitap sayısı artacak. :')
Kitaptan şuan % 8 KDV alınıyor ama bence daha da düşürülmeli. Kur'an-ı Kerim'den % 1 alınıyor. e-Kitaptan ise % 18 KDV alınıyor. Dergilerden ize % 1 KDV alınıyor. Umarım özellikle kitapla ilgili KDV düşer.