Kitaplardan En Sevdiğimiz Alıntılar

Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...

Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)


Tür: Genel | Açılış, 27 Mayıs 2012
<< tüm tartışmalar

Türklerin İlk Kadın Hükümdarı : Tomris

Tartışma Cevapları
« geri ileri »

1 ile 1 arası cevap gösteriliyor, toplam 1 cevap.
3 kişiden 3 kişi beğenmiş.

‘’Dedem her zaman Türklerden uzak durmak gerekir. Onların cesareti karlı dağların kaplanlarında dahi yoktur ve hiçbir zaman ölmekten çekinmezler. Hatta savaşarak ölmekten mutlu olurlar! derdi.’’

"Türklerden bahsediyorum... Düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk; dost yanında ve silahsız düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan bu yeli yıldırma, göz kamaştıran bu gölü coşkun bir denize çevirmek tabiatı da inciten bir gaflet olur." Tasso - İtalyan Şair

‘’ Türk kadınlarının en büyük süsü Türk oluşlarıdır. Onlar süslenmek için elmas veya zümrüt takınmıyorlar, belki üzerlerinde taşıdıkları o taşları süslemiş ve kıymetlendirmiş oluyorlar. Çünkü her Türk kadını canlı bir inci ve paha biçilmez bir pırlantadır. –İngiliz Yazar, Lady Mary Wortley Montagu

‘’Narin bir görünüşü olan Mayda da her Türk kadını gibi at binmekte ve ok atmakta çok iyiydi. Çünkü at binmek, ok atmak, kılıç kullanmak Türk çocukları için yürümekten sonra öğrenecekleri ilk şeylerdi.’’


‘’ İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler - Napoleon Bonaparte’’


‘’ Türkler ölmeyi biliyorlar, hem de iyi biliyorlar. Ben de ölmeyi bilen bir milletin yenilmeyeceğini bilecek kadar tecrübeliyim. Burada hiç yoktan ordular kurmak ve bu orduları ölüme sürüklemek mümkün. Bu imkanlardan bol bol faydalanıyorum. Fakat, meydana getirdiğim orduları sendeleten bir engel var: Türklerin yaşayan hatıraları! Üç-dört yüzyıl önce her kudreti ve her milleti yenen Türkler, şimdi de silinmez hatıralarıyla her teşebbüsü sendeletiyorlar. Hemen her yürekte bu korkuyu seziyorum. Demek ki yalnız Türkleri değil, onların tarihini de yenmek lazım. Bu durumda ben, Türklerin düzinelerle milleti idare etmelerindeki sırrı da anlıyorum. Onlar milletleri bir kere yeniyor fakat kazandıkları zaferleri ruhlara ve nesillere nakşedebiliyorlar. - M. Montecuccoli (Avusturyalı Komutan)’’


‘’Senin düşündüğün manada gerçek bir kişi miyim? Hayır! Am gerçeğim oğul. Işık kadar, rüzgar kadar, aldığın nefes kadar gerçeğim.
Bu milletin şimdi Korkut Ata diye bildikleri ben Türklüğün ruhuyum ve bu millet var oldukça ben de var olacağım. Her şeyi bilen, gören ve tasarlayan Tanrı’nın bana verdiği görevdir bu.’’

‘’ Türk, Heredot'tan, Tevrat'tan çok eski yüzyılların tanıdığı bir ulustur. Sadelik içinde görkemi, sükunet içinde ihtişamı, tahakküm kabul etmeyen bir yüreklilik, alabildiğine geniş bir fetih aşkı, sonsuz bir teşebbüs kabiliyeti, bölgelere uymaktan çok bölgeleri kendine uydurma zevki ve alışkanlığı Türk milletinin asırlar dolduran tarihinde açıkça görülür. -(Ünlü Tarihçi) Hammer’’


‘’Bu milletin özünde vardır Barsgan… Başlarında büyük amaçları olan bir Han gördüklerinde, onun uğruna, devletleri uğruna uçmağa varmaktan çekinmeyen birer yiğittir hepsi. Erkeği kadar kadını da yiğit bir millet…’’

‘’İşte o er meydanı Alp Er Tunga için çok önemlidir oğul. Çünkü o gün insanlar yıllardır kimsenin yenemediği iki yiğidin sırtını, aynı gün arka arkaya yere getiren Alp Er Tunga’ya koşulsuz bir sevgi ve sadakat bağıyla bağlandılar. O gün yaşananlar Han oğlunun, Türk halkına Tanrı armağanı olduğunun açık bir kanıtı gibiydi. O günden sonra da Türk yurdu, Alp uçmağa varıncaya kadar onun üstüne titredi ve sonsuz bir itaatle O’na bağlı kaldılar.’’

‘’Peçenek Han’ın torunu ben Ogramış, Alp Er Tunga Han’ın buyruğuna ve kurultayın kararlarına saygısızlık edersem Türk yurdundan, halkından kendime nasıl saygı beklerim?’’

‘’Acımasız Arap savaşçıları her geldiklerinde karşılarında savaşmaktan zayıf düşmüş ve bıkmış Pers askerlerini alt ederek istediklerini alıyor ve gerisin geriye topraklarına dönüyorlardı. Halk neredeyse tüm varlıklarını Arap kabilelerin saldırgan savaşçılarına vermek zorunda kalmıştı’’

‘’ Türk'ün güzel yüzünü, kuvvetli endamını, pırıltılı kostümünü, zarif tavırlarını, kibar gülüşünü, aslanca kükreyişini fırçayla göstermek mümkündür. fakat pek güç olan, türkün özünü göstermektir. bu öz, ayışığı gibi görülür fakat gösterilemez. Decamps (Fransız ressam)

‘’Bir filozof olarak sana bunca ülkeyi gezdirten meraklı yaradılışının ve bilgeliğinin ününü birçok kez bizde duyduk. Bundan ötürü sana şunu sormak istiyorum. Acaba mutlulukta herkesi geride bırakan bir kimseye rastladın mı?

Bu soruyu sormaktaki amacım, Solon’un mutlulukta herkesi geride bıraktığımı düşünerek beni övmesiydi.

Fakat Solon, beklemediğim bir cevap vererek, Atinalı Tellos isimli bir adamı gördüğünü söyledi. Onun güzel ve erdemli çocukları olduğunu, yurdunu savunurken, düşmanı önüne katıp kovalarken ölümlerin en güzelini bulduğunu söyledi.’’

‘’Barış içinde yaşamak için elimizden geleni yaptık ama gözü dönmüş Pers Kralı, yurdumuz üzerindeki emelinden bir türlü vazgeçmedi. Birçoğunuzun benim gibi düşündüğünü biliyorum. Böyle adaletsiz bir savaşın sonunda birçoğumuz, belki de hepimiz uçmağa varacağız. Ama tüm acun bilecek ki rüzgar kadar hür yaşadık ve öyle de öleceğiz…’’

‘’ Ölünün arkasından yas tutma geleneği eski Türk toplumlarından günümüze ulaşmış bir gelenektir. Bazı kesimlerin yas tutma geleneğinin İslam kültürü ile bağdaştırılması yanlış bir düşüncedir… Aksine 40 gün yas tutma gibi uzun yas süreleri Arap kökenli İslam alimleri tarafından hoş karşılanmamıştır. Ancak Türkler İslamiyeti kabul ettikten sonra da yas tutma geleneğinden vazgeçmemiş, bunu mevlit, Kur’an okuma gibi dini motiflerle süsleyerek milletimize has Türk-İslam geleneği oluşturmuşlardır. Mezartaşı konulması ve yakınlara yapılan mezar ziyaretleri de aynı şekilde Türklere has geleneklerdir. Örneğin Göktürklerde her Mayıs ayının ikinci haftası ata mezarları ziyaret edilir ve kayın ağaçları dikilirdi. Günümüzde ise özellikle Anadolu’da Ramazan ve Kurban bayramları öncesi, Arefe günlerinde yakınların mezarları ziyaret edilir. Eylem değişmemiş ancak İslam kültürüne uyarlanmıştır.’’

‘’Bak yiğit Barsgan! Böyle bir manzarayı bu milletten başka hiçbir halkta göremezsin. Birkaç gün sonra gireceğimiz savaş, insanlarımız için varlık ya da yokluk anlamına geliyor ve bunu hepsi iyi biliyor. Ama yine de neşelerinden bir şey kaybetmiş değiller. İşte bu yüzden bizler acun durdukça var olacak bir milletiz. Düşmanlarımıza özenip, onlara benzemedikçe asla yeryüzünden silinmeyeceğiz.’’

‘’ Kafesinden kaçmış birer kartal gibi,hiç yorulmamış ve aç kurtlar gibi,amansız bir Sayan Dağı fırtınası gibi üstümüze geldiler.Son askerimiz de orada can verdiğinde ve son bayrak da yere düştüğünde,onlar hiç arkalarına bakmadan ve hiç savaşmamış gibi sürdüler atlarını bozkıra.Prensim,soruyorsunuz nasıl durdurabiliriz diye.

-Efendim Onlar(Türkler) durdurulamazlar..."

[Çinli komutan Ho-Tsun'un Çin Prensine yazdığı mektup]

‘’Türk toplumlarına has Kurt Oyunu ya da Turan taktiğinin tarihte bilinen ilk uygulandığı savaş, Tomris Han ile Kirus arasında yapılmıştır.’’

10 yıl, 3 ay     
« geri ileri »
Bu gruba katıl!
Grup Kütüphanesi
Tüm Gruplar