Kitaplardan En Sevdiğimiz Alıntılar

‘’Türkler olmadan bir dünya tarihi yazmak mümkün değildir.’’

‘’Anadolu esas itibariyle 11.asır sonlarından itibaren ve 12.asır boyunca Türkleşmiştir.’’

‘’Bizim gibi vatanını coğrafi göçlerle ve asıl fetihlerle kuran milletler, anayurtlarının biçimlenmesini ve tarihi kimliklerinin oluşmasını söz konusu tarihlerde çoktan tamamlamışlardı.’’

‘’7.asırda insanlar bizim yurdumuza ‘’Türkiye’’ demekteydiler.’’

‘’Türkiye konusunda asıl tartışılacak ve rahatsız edici manasızlık burada işte ; bazı kişilerin uydurduğu ‘’Türkiyeli’’, ‘’Türkiyelilik’’ gibi deyimler! Bazı safdiller veya herkesi bir şey bilmiyor sanan tipler, ‘’Efendim ne var bunda, Amerikalı oluyor da Türkiyeli niye olmasın’’ diyorlar. Bir kere Amerika, Kolomb’un keşfettiği kıtanın ayrı bir kıta olduğunun farkında varan Cenovalı kaptan Amerigo Vespucci’nin adından geliyor. Amerikalılık Anglo-Sakson göçü ve İngiliz dili etrafında oluşan göçmenler için uygun, Türkiye ise içinde Türk adı taşıyor, böyle bir benzerlikle ilgisi yok.‘’

’’Türkiyeli’’ ismi tercüme dilemez, içeriği bakımından bu kelimeyi teklif edenlerin amacını da zaten karşılamaz.’’

‘’En son Todor Jivkov döneminde, Bulgaristan Halk Cumhuriyeti 300 bin Türk’ü bir anda sınırlarının dışına atmış, Edirne’De sınır kapısının önüne yığarak, ‘’Gelin, halkınızı alın’’ demiştir. Nitekim aldık da… / Öyle ki oradan gelen sağlık personeline, zanaatkara, usta ve teknisyenlere muhtaçtık.’’

‘’Türklük bir şuur olarak ortaya çıkmıştır.’’

‘’Fakat Türk kimlik ve şuurunu yerleştiren olaylar, şüphesiz ki böyle münevverlerin faaliyetleri, tarih ve dil kitapları değildir sadece. Herkesin bildiği gibi Balkan muharebeleridir. Çanakkale savaşlarıdır, Yemendir, Galiçya’dır, Kafkasya’dır. Yani her ailenin şehit verdiği, cemiyetin altüst olduğu, hakikaten toz dumanın ortalığı kapladığı söz konusu dönemlerde, vatan savunması denilen olayların etrafında insanların milli kimliği oluşur.’’

‘’Fransız’ın milli kimliği doğruda doğruya Fransa Krallığı, Fransız Birliği, Fransız İhtilali gibi olaylara bağlıdır. İtalya’nın ki (irredantizm) birleşmedir. Türk’ün milli kimliği ise imparatorluğun parçalanması sırasındaki kan, barut, ateş, ter ve gözyaşıdır. Yani kaç asırdır oturduğu Rumeli’nin köylerinden birkaç günün içerisinde sökülüp atılması, perişan olması, yollarda ölmesi, mahvolmasıdır.’’

‘’Türk kimliği ve şuuru ; tarih kitabı okutarak, tarihi piyes seyrederek, tarihi film çekerek veya şiirle, müzikle oluşmuş değildir. Doğrudan doğruya kan, ateş ve kavga ile oluşmuş. Bu nedenle Türk kimliğine sahip olan adam, Xenophobie (yabancı düşmanı) olmuştur ; ister kabul edin ister etmeyin ama bu böyledir.’’

‘’Türkler fevkalade hareketli ve asker bir kavim.’’

‘’Türklerin medeniyete felsefe, matematik, coğrafya, tarih yapma/yazma konusunda katkıları yok ama pratik zekalıdırlar, silah ticareti yaparlar.’’

‘’Bize coğrafya konusunda, Zeki Velidi Togan seviyesinde on tane coğrafyacı lazım.’’

‘’Türklerde otorite ve hiyerarşi çok önemli.’’

‘’Oğuz boyları, 10.asırda İslamiyet’i kabul etmiş ve Ortadoğu tarihinde bir güç olmalarıyla İslam tarihinin de seyrini değiştirmişlerdir.’’

‘’Artık o zaman ki devir Hz.Muhammed’in zamanı değildir. Hulefa-yı Raşidin’in hiç değildir, Abbasiler devrinin parlak Bağdat medeniyeti de değildir.Hoş bir tarafı var; Emeviler devrinin söz konusu dönemde Arab milliyetçiliğiyle değil de kabile kimliği ve sertliğiyle dolu Müslümanlığı da yoktur. Türkler buna hiç tahammül edemezdi.’’

‘’Şunu da söyleyelim ; Türkler Hristiyan oluyorlar ama milli kimliklerini kaybetmiyorlar. Türkler arasında ; hem Yahudi olmuş hem de Yahudiliğin iki dalına birden girmiş olanlar var; hala Türkçe konuşuyorlar. Kırım’da Kırımçaklar var, Karayların aksine Talmud’a inanan, Ortodoks Yahudi inançlılar var. Ancak Türk dilinden başka dil bilmezler. Ne Yidiş ne de İspanyolca, sadece Türkçe konuşurlar. Hatta ‘’raşi’’ dediğimiz İbranca harflerle duaların Türkçe yazılması söz konusudur. Mesela Gagavuzların nesi Türklükten uzak? Türkçe konuşuyorlar. Anadolu’da da Karaman Rumları vardır ; Türk’türler. İncilleri Yunan harfleriyle ama temiz bir Türkçe’yle yazılmıştır. Bu sebeplerle, tarihi olayları değerlendirirken, Türklüğü kaybetme meselesinin ölçüsüne bakmak lazım.’’

‘’Zeki Velidi Togan gibi Volga boylarından başlayarak Orta Asya coğrafyasını, eski tarihi kentleri hafızasında tutan başka bir ilim adamı yoktur. Türk Tarih Kurumunu’nun ilk kongresindeki kavgası da buradan gelir.’’

‘’Bizim Türk yaratmaya ihtiyacımız yok; her devirde, coğrafyanın her yerinde varız zaten. Bu sebeple Balkan tipi tarihçiliğe lüzum yok.’’

‘’Talas’ta Türklerle savaşılıyor, ancak Türklerin tarumar edilmesi gibi bir durum söz konusu değil çünkü ortada direnen bir güç mevcut… Anlayacağınız, iki günde Müslüman olmuş değiliz. Tarih yazımında müthiş bir tarih kirliliği var.’’

‘’Sizin karşınızda bir efsane, bir önyargı olarak ebedi bir Türk var.’’

‘’Mustafa Kemal Atatürk’ün neden Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi gibi bir müessese kurduğu anlaşılıyor. Dünya tarihini gözden geçirme gibi Batı Avrupa’ya has bir merak, bir antropolojik yaklaşımdan çok; Türklerin geniş coğrafyadaki durumuna dair orijinal gözlemler yapma amacı var.’’

‘’Bazı insanlar, ‘’Tarih hep savaştan ibaret’’ diye savaşları küçümserler ama bizde tarih hakikaten hep savaştır, Batı’da ise hep evlenmedir.’’

‘’Mesela 1911 yılı sonbaharında,olayı rüyasında görse inanmayacak insanlar bir gün Bulgaristan tebaası olarak uyanırlar. Türkiye’nin insanları hala o Balkan travmasından kurtuldu mu, kurtulmadı mı, bilinmez.’’

‘’Sınırlarımız içinde olan Ahıska bölgesi bir günde diğer tarafa geçiyor. Daha sonra da oradaki insanlar Stalin’in sürgünüyle Orta Asya’ya gidiyor. Sizce rüyalarında görseler böyle bir şeye inanırlar mıydı?’’

‘’Türk kimliğini anlamanız için sadece etrafındaki bölgeyi değil, tüm dünyayı bilmeniz gerekiyor.’’

‘’Hiç fark etmez; imam hatiplerin çoğunluğu Arapçayı nasıl öğretemiyorsa Osmanlıca dediğinizi de öğretemez.’’

‘’Yapılmak istenen Osmanlıca öğretmek değil, bir gösteridir.’’

‘’Binlerce çocuğa Osmanlıca öğreteceğim’’ demek bir kere öğretmen kıtlığından dolayı onları her türlü edebiyat ve dil öğretiminden soğutmak demektir.’’