Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...
Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)
‘’Ali Şir Bey emsalsiz bir adamdı. Türk dili ile o kadar şiir söylemiştir ki kimse o kadar çok ve güzel söylememiştir.’’ (syf.186)
‘’ Bengale’de bir de şu adet vardır: Bir kimse padişah oldu mu onun evvelki padişahların hazinelerini sarf ve harc etmesi çok ayıp ve utanılacak bir şeydir. Padişah olan herkesin yeniden hazine toplaması lazımdır. ‘’ (syf.309)
‘’Cemaziyevvel ayının yirmi sekizinde güneş Hamel burcuna döndü ‘’
“ Ey genç saki, ver bana şarap kadehimi
Şii-Sünni çatışması artık canıma yetti;
Deseler ki hangi mezheptensin ey Cami ?
Şükürler olsun ki, ne Sünninin itiyim, ne de Şii’nin eşeği ! “
Abdurrahman Cami
‘’Mubin’i nazma çeviriyordum; hatıra hüzün ve hazin idi. Böyle sözleri derceden ve fikri kötü sözlere kullanan dile ve böyle manaları izhar eden ve çirkin hayaller hatıra getiren gönüle yazık diye düşündüm. O zamandan beri hiciv ve hezil vadisinde şiir ve nazım söylemekten vazgeçmiştim ve tövbeli idim.’’
‘’Tabiplerin bütün tedavilere rağmen iyileşemedi. Büyük bir adam olan Mir Ebülkasım: Böyle hastalıkların ilacı şudur: Yüce Tanrı’nın sıhhat vermesi için iyi şeylerden birini nezretmek lazımdır diye arz etti. Muhammed Humayun’un benden başka daha iyi bir şeyi yoktur; ben kendimi nezredeyim. Tanrı kabul etsin diye hatırıma geldi. ‘’
‘’Hindistan’a yaptığımız her seferde, öküz ve manda yağma etmek için dağdan hadsiz ve hesapsız cet ve gucurlar gelirlerdi. Başsızlık yapan ve zulmeden hep bu sefillerdi.’’ (syf.290)
‘’Afganlar çok kaba ve ahmak oluyorlar. Dilaver Han, hem nöker hem derecesi itibariyle ondan daha yüksek olduğu halde, oturmaz; Alem Han’ın oğulları da padişahzade oldukları halde oturmazlar. Bu ise oturmak istedi. Onun bu makul olmayan arzusuna kim kulak asar?’’ (Afgan asıllı Biben’den bahsediyor syf. 297)
‘’Ey Biyane emiri, Türkler ile kavgaya girme; Türklerin çevikliği ve kahramanlığı malumdur. Eğer çabuk gelmez ve öğüt dinlemezsen, malum olanı beyana ne lüzum vardır. ‘’ (syf. 336)
‘’Hazreti Peygamber zamanından bu tarihe kadar, dışarı padişahlardan üç kişi, Hindistan vilayetlerini ele geçirerek, orada saltanat sürmüştür. Biri Sultan Mahmud Gazi ve evladıdır; Hindistan memleketinde uzun süre hükümdarlık tahtında oturmuşlardır. İkincisi Sultan Şahabeddin Guri, kulları ve tevabiidir. Çok seneler bu memlekette padişahlık sürmüşlerdir. Üçüncüsü benim; fakat benim işim o padişahlarınkine benzemez. ‘’