Dinler Tarihi meraklıları, araştırma severleri grubuma bekliyorum. http://ilahiyatcinin-dinlertarihi-gunlugu.blogspot.com/
Ölüm sonrası hayat düşüncesinin gerçek bir Yahudi inancı olmadığını ileri süren Kutsal Kitap uzmanları, Kutsal Kitap’tan kendilerini destekleyecek referans bulmakta pek zorluk çekmezler. Bunlardan bazıları Tekvin 3:17-19’u, Adem ve Havva’nın işlediği asli günahın, kendisinden sonra hayat olmayacağı ölüme neden olduğu şeklinde anlamışlardır:
‘’Ve Adem dedi: karının sözünü dinlediğin, ve: Ondan yemeyeceksin diye sana emrettiğim ağaçtan yediğin için, toprak senin yüzünden lanetli oldu; ömrünün bütün günlerinde zahmetle ondan yiyeceksin: ve sana diken ve çalı bitirecek; ve kır otunu yiyeceksin; toprağa dönünceye kadar, alnının teriyle ekmek yiyeceksin; çünkü ondan alındın; çünkü topraksın, ve toprağa döneceksin.’’
Ölümden sonra hayatın olmadığına delil olarak gösterilen bir diğer referansta, önemli kutsal kitap karakterlerinden, salih bir kul iken başına gelen felaketler nedeniyle malını, çocuklarını ve sağlığını yitirmiş Eyüp’ün sözleridir. O, insan hayatının ölümle sona erdiğini tabiattaki bazı olaylarla karşılaştırmalı olarak anlatır ve ölüm ötesi hayata duyduğu özlemi dile getirir.
‘’Çünkü bir ağaç için ümit vardır, kesilse yine sürer, ve onun filizleri eksik olmaz. Kökü yerde kocasa, ve kütüğü toprakta ölse bile; su kokusunu alınca filizlenir, ve bir fidan gibi dal salar. Fakat inan ölür ve çöker; ve adam son soluğunu verir; hani, o nerede? Nasıl ki, gölden sular akıp gider, ve ırmak çöl olur kurur; insan da öylece yatar ve kalkmaz. Gökler yok oluncaya kadar uyanmazlar, ve uykularından uyandırılmazlar. Keşke ölüler diyarında beni gizlesen, öfken geçinceye kadar beni saklasan, bana mühlet versen de, o vakit beni ansan! İnsan ölürse dirilir mi?...(Eyüp 7-14)
İnsan hayatının ölümle noktalandığına işaret olarak alınan bu metinler yanında Kutsal Kitapta, insanların ölümden sonra inecekleri yeryüzünün derinliklerinde bulunan bir ölüler aleminin varlığından söz edilir. Tanrı karşısında aldıkları tavra bakılmaksızın bütün ölülerin aynı kaderi paylaşacağı yer altındaki bu karanlık ve kasvetli mekana bazen yerin dibi (Mezmurlar 63:9), bazen çukur (İşaya 38:18), çoğu zaman da şeol (Tekvin 44:31, Tesniye 32:22, İşaya 14:9) adı verilir.
Şeol iyilerin de kötülerin de, inananların da inançsızların da, İsrailoğullarının da diğer milletlerden insanların da ölümden sonra gittikleri yer olarak görülür. Sevgili oğlu Yusuf’un öldüğünü öğrendiğinde babası Yakup’un kendisini teselli edenlere şöyle dediği rivayet olunur: ‘’Oğlumun yanına (şeol) ölüler diyarına yas tutarak ineceğim (Tekvin 37:35). ‘’ Ayrıca ge hinnom ve ge ben hinnom kelimeleri, sürekli yanan ateş ve ölüm ile özdeşleştirilen Kudüs’ün güneyinde yer alan lanetli bir vadiye verilen addır (Yeremya 7:31-32). Yeremya 32:35e göre, burada çocuklar Kenan ilahları Molek ile Baal’e kurban edilmekteydi. Görüldüğü gibi önceleri bu dünyadaki cezalandırma ve ilahlara kurban mahalleri olduğu ‘’daha sonraki Rabbani literatürde cehennem (gehinnom) için kullanılan kelimenin bu isimlerden çıkarıldığı’’ bildirilmektedir.
Buraya kadar görüldüğü üzere, Yahudiliğin ilk dönemlerinde sınırları açıkça belirlenmiş bir ölümsüzlük inancından söz etmek oldukça zor görünmektedir. Yahudi kutsal kitaplarına tarihi açıdan baktığımızda, ölümden sonraki hayata işaret olarak alınan en erken referansların, M.Ö. 2. Yy.da kaleme alındığı kabul edilen Daniel’in kitabında karşımıza çıkmaktadır. DANİEL 12:1-3 te şöyle denmektedir: Ve senin kavmin oğulları için durmakta olan büyük reis, Mikael o vakit kalkacak; ve millet olalıdan beri o zamana kadar vaki olmamış bir sıkıntı vakti olacak; ve o vakit senin kavmin, kitapta yazılı bulunan herkes kurtulacak. Ve yerin toprağında uyuyanların bir çoğu, bunlar ebedi hayata, ve şunlar utanca ve ebedi nefrete uyanacaklar. Ve anlayışlı olanlar gök kubbesinin parıltısı gibi, bir çoğunu salaha döndürenlerde yıldızlar gibi ebediyen ve daima parlayacaklar.
İkinci Tapınak Dönemi’nin önemli dini ve siyasi gruplarından Sadukiler, yazılı Tora2ya bağlı olduklarını ve burada da ölümden sonrası hayata ilişkin bir bilgi olmadığını iddia etmişlerdir. Bu soylu ruhban sınıfının karşısında, hem yazılı hem de sözlü Tora’ya bağlılıklarını ilan ettiklerini bildiren ve ölümden sonra dirilişe inancın savunucuları olan Ferisileri görmekteyiz. Bu bağlamda, Sanhedrin 10:1 bu inanç esasını şöyle ifade etmektedir: ‘’Bütün İsrail’in gelecek dünyada bir hissesi vardır.’’
Kutsal kitap sonrası dönemde hahamların, gelecek dünyaya ve ölümden sonra dirilmeye inanmakla beraber, bu inançlarını dini bir otorite ile ispatlama ihtiyacı hissettikleri anlaşılır.
Gelecek dünyanın ilk habercisi olarak beklenen Mesih’in gelmesini görmekteyiz. En az cennet ve cehennem kadar önemli sayılan bu inanca göre, Mesih’in gelmesiyle bu insanlar, bu dünyada dilediklerinin yerine geldiğini, alemde barışın tesis edildiğini, Kudüs’ün yeniden imar edildiğini göreceklerdir. Bu dönemin sona ermesiyle beraber bütün ölüler diriltilecek ve hesaba çekilecekler; dünyada erdemli hayat sürenler bu davranışlarının mükafatını ‘’Aden Bahçesinde’’ görecekler ve kötüler de haksızlıklarının cezasını Gehinnom olarak adlandırılan cehennemde çekecekler.
Hahamlar cehenneme girenlerin akıbetleri konusunda, Kutsal Kitap’ta açık bir referans olmaması nedeniyle farklı görüşler beyan etmişlerdir. Pek çokları cehenneme atılanların ölümlerini takiben on iki ay süreyle orada kalacakları, daha sonra da yok edilecekleri görüşünü benimsemektedir. Haham Akiva ; on iki ayın bitimini müteakip bu kişilerin günahlarından kurtulacağı ve Aden bahçesinde bulunanlara katılacağını iddia etmiştir.
Çağımızda Muhafazakar Yahudilerin önemli bir kısmı ve Rabbani Yahudilik geleneğini sürdüren günümüz Ortodoks Yahudileri , Mesihçi kurtuluş, ölümden sonra diriliş, hesaba çekilme, cennet ve cehennem gibi geleneksel eskatolojinin hemen bütün unsurlarını bugün de savunmaktadırlar. Bu anlayışa göre, İsrailoğullar başlarına gelecek olan sıkıntılı ve ızdıraplı bir dönemden sonra Yehova’nın gönderdiği mesih ile dünyada huzur bulacaklarına inanırlar. Daha sonra kıyametin kopmasıyla ölüler diriltilecek ve hesap günü başlayacaktır. Erdemli bir hayat süren ve Kutsal Kitap’ta ki 613 ilahi emir ve yasağı yerine getiren Yahudiler cennete; diğerleri yaptıklarının cezasını çekmek için cehenneme gönderileceklerdir.
M.Ö. 1200’lerde yaşadığına inanılan Musa’dan, M.Ö. 2.yy.da kaleme alındığı ortaya konan Daniel’in kitabına kadar geçen süre içerisinde, ölüm sonrası hayata ilişkin açık ve seçik bilgiler yoktur. Eğer Yahudilik doğru bir din ise ölüm sonrası hayat gibi sonuçları itibariyle hem bu dünya hem de öteki dünya için çok önemli bir konuda, yaklaşık bin yıl bir şey bildirilmemiş olması mümkün müdür? Kutsal metinlerin önemli bir kısmının yüz yıllarca sözlü olarak rivayet edildiği, birden çok editör tarafından farlı zamanlarda farklı kaynaklar ışığında bir çok kez gözden geçirildiği düşünülürse elimizdeki Kutsal Kitap nüshalarından hareketle sağlıklı bir sonuca varmanın ne kadar zor olduğunu anlayabiliriz.