Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat.
Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan ben özgürüm diye bağıran edebiyat. Sert, aykırı, eleştirel, çoğunlukla gerçekle hayalin ince çizgisinde varolmaya çalışan yeraltı edebiyatı; alkolizmin, cinselliğin, sıradışılığın, küfrün dışa vurumudur. Kökleri yeteri kadar eşelendiğinde Marquis de Sade'e kadar varılabilir. Sade, yazdıkları ile 'başkalarına acı çektirmekten hoşlanma' olarak adlandırılan 'Sadizm'in fikir babası olmuştur. Erotizm ve şiddetle ilgili kitapları yaşadığı dönemde epey yadırganmış hapse atılmıştır.Ancak yazdıkları başka yazarlara ilham kaynağı olmuştur..Birçok edebiyat kalıbını hiçe sayar Yeraltı Edebiyatı..
Yeraltı Edebiyatı, korku, gerilim ve erotik edebiyat üzerine nesirler, öyküler ve şiirler yayınlamaktadır. Bu edebiyat çeşidinin içinde, 18 yaşından küçükler için uygun olmayan, argo, küfür, cinsellik ve şiddet anlatımları içeren metinler i
le benzer biçimdeki görsel öğeler bulunabilmektedir. Yeraltı edebiyatı içeriğinden rahatsız olacağınızı düşünüyorsanız ya da 18 yaşından küçükseniz, lütfen bu noktadan ileriye gitmeyiniz. Bu sayfayı beğenmekten vazgeçiniz.
Şartlı refleks kaybı, sağduyu yetilerinin bozulması. Uygunsuz dürtüler artar. Sosyal olarak dışlanırsınız. Suçluluk, duygusal acı veya pişmanlık duymadan en olmadık davranışlar sergilersiniz. Şiddete veya ahlak kurallarına aykırı dürtülerinizi kontrol edemezsiniz. Tüm insanların böyle nöbetleri olur. Bilirsiniz işte; Trafikte aniden sizi sollayan arabaya küfür edersiniz. Bunun nasıl olduğunu bilirsiniz ama çoğunuz duygularına hakim olabilir... Toplum bu kontrolsüz insanları ahlaksız olarak addeder. Davranışlarımızın üzerinde mutlak bir hakimiyetimiz olduğunu düşünürler. Birini cinsel olarak arzulamak yönünde özgür bir iradeye sahip değiliz. Odanızda döl yatağınızı temizlemek güzel iken buradaki yazıları sapıkça diye yargılamak size düşmez, bilin.
Yeraltı Edebiyatı; şiddetli baş ağrısı ve baş dönmesi, bulantı ve devamında kusma, nefes alamama, kulak çınlaması, şuur kaybı, halsizlik, bitkinlik, aşırı susama, deride kızarıklık ve morarma, kuruluk, nabız zayıflaması veya artışı, yüksek ateş, kısmi karıncalanma ve uyuşukluk, uyku hali veya uykusuzluk, sarsılma, solunum ve kalp durması, kalıcı duyma ve görme bozuklukları, kalıcı veya geçici hafıza kayıpları, davranış bozuklukları, merkezi sinir sisteminde aksama, şiddetli titreme nöbetleri, hiperaktivite, şiddetli depresyon, yüzde ve vücutta istemsiz kas hareketleri yaşayanlar içindir...
Yeraltı edebiyatı; Hiçbir şekilde literatüre geçmemiş sokak yaşamları, en olmadık zamanlarda ağza kurulmuş ıslıklar, gecenin körü el altından düş aramaya çıkıp teneke boruladan akan suların sesiyle aklı uçup gidenler, içtiği son kahvesi belkide hayatının en değerli anı sayılanlar yukarılarda, son sigarasını paylaşanlar değil her sigarasını bir sona yakanlar, en güzel bakışını çöplük itlerine saklayanlar, dumanında bütün şehirlerin ziftini çekip içine; herhangi birinde ölmeyi özleyenler içindir...
Barış Akbalı
Bu yorum silinmiş