Bazen elimizde birçok kitap oluyor ve hangisini okuyacağımıza karar veremiyoruz. Bazen de canımız bir kitap okumak istiyor ama bu kitabın ne olduğuna dair bir fikrimiz olmuyor. İşbu sebeple kurulan bu grupta, okuduğumuz kitaplar hakkında birbirimize yardımcı olabilir, okumak istediğimiz kitaplar hakkında fikir teatisinde* bulunabiliriz diye düşündüm.
* Hep cümle içinde kullanmak istemiştim buraya kısmetmiş.
Yok efendim, pişmanlık olmaz. Ve kafa da şişirmiyorsunuz, şişiyorsa da mevzu kitap, şişmelidir. :)
Benim Adım Kırmızı konusunda o kadar çok şey birikti birikti ki .. Kafamı kaldırdığımda kocaman bir dağla karşılaşıyorum. Ancak o kitabın da günü, zamanı .. O zaman bütün bunlarla ilgili daha net şeyler söyleyecek fırsatım olur umarım. ve evet, Zaim'in filmi dünyanın ne kadar üzerinde bir filmdi.
Çayımı da alıp çekiliyorum Rare. İçtenlikle.
Orhan Pamuk okurken akıcı olmasını beklemek ne derece doğru bilemiyorum. O'nun kitapları okunurken iyice sinidirilmesi gereken kitaplar. Zaman geçirmek için değil zaman doldurmak için okunmalı.
anlami olmayan bir sey nasil sindirilir anlayamadim!Felsefik eserleri okuyan biriyim onlar agir gelmezken,rus klasikleri agir gelmezken, anlamak icin sindirmek gerek bana oldukca tuhaf geldi!
size göre anlamı olmayabilir. ben öyle düşünmüyorum.
Bir eserin akıcı olup olmamasının onu daha çok ya da daha az sindirilebilir kıldığı konusunda çok net şüphelerim var.
Politzer'in Felsefenin Temel İlkeleri isimli eserini muhtemelen İnce Memed'in bir cildiğini okuduğumdan daha kısa sürede okumuşumdur. Bu İnce Memed'i daha sindirilesi bir eser yapmıyor açıkçası.
Verdikleri haz bakımından ve bana kattıkları şeyler açısından kıyaslamıyorum bu eserleri, ikisi de kendi kategorilerinde benim başucu eserlerimdir çünkü.
Ama şunu anlamak lazım, bir eserin dili ağır ve yavaş diye, olay örgüsü yavaş akıyor diye, betimlemeler daha fazla ya da biçem/üslup daha ağdalı diye o eser daha sindirilesi bir eser olmaz. Bu klasik şekilciliktir.
Bir eseri sindirmek için biçeme ve bu bağlamda üsluba değil, içeriğe bakmak lazımdır. Eğer nitelik açısından bakacaksak, İnce Memed bana Toroslar ve İç Anadolu konusunda bilgi katıyor, orada yaşayan insanların dilini ve yaşamını öğretiyor, bir çobandan bir kahramanın o epik yaratım sürecine beni katıyorsa, Politzer dünya, ekonomik sınıflar, başta proletarya elbette ve kapitalist ekonomi konusunda bana perspektif kazandırıyor, benim kişiliğimi bu anlamda evriltiyor. Dili daha ağır ve yavaş diye İnce Memed'ten daha fazlasını mı kazandım şimdi? Elbette hayır, mukayese kabul edilebilir bile değil. Ama bu, İnce Memed'ten kazandıklarımın daha önemsiz olduğu algısını da yaratmasın sizde.
Bu sadece yukarıdaki hipoteze karşı sürülmüş antitezdir.
---
Orhan Pamuk özelinde konuşmam gerekirse, üslubu itibariyle eserleri yavaş akan keyifli bir romancıdır. Benim Adım Kırmızı'yı öneririm. Yaklaşık 14 yıl önce okuduğum o eseri bütün yavaşlığıyla(!) tekrar okuma hevesindeyim bir süredir. Masumiyet Müzesi'ni de geçen yıl okudum ama onu beklemeye alsanız daha iyi olur diye düşünüyorum.
okudugumuz kitaplari cekici hale getiren bizim beklentilerimizdir.bize cevap verisi,ilginclik,anlatis tarzidir.bazen bir yazar en berbat konuyu öyle bir anlatir ki suruklenmis gitmissindir.
biz bir suru degiliz,en azindan bana göre öyle. mutlaka hepimiz degisik seyleri begeniriz haz aliriz.Camus'u kizim okudugunda hic bir sey anlamadigini söyledi dogrudur ona göre,bana göre ise en anlamli kitaplardan biridir "yabanci".belki bir kac sene sonra o dacok begenir.Burda sadece fikirlerimizi söyluyoruz.hepimiz ayni seyi sevmek durumunda degiliz zaten...
Diger tarafdan Pamuk'un bir kac eserini bir degil bir kac defa okumak istedim konular guzel ama bana haz vermiyor anlatis tarzi.Ben kendim icin okuyorum,okumak bana zevk veriyor degilse bir baskasini memnun etmek gibi bir arzum yok.hepmizin arayislari degisik bence bu da iyi bir sey en azindan..