1836 yılında Viyanada doğan Franz von Werner, 1853 yılında Osmanlı Devletine iltica ederek çeşitli görevlerde Bab-ı Âliye hizmet etmiş, 1881 yılında Den Haag sefiri iken vefat etmiştir. Külliyat 18 cildi bulan yazar, bütün eserlerinin Murad Efendi adıyla yazmıştır. Daha çok tiyatro eserleri ve şiirleriyle tanınmasına karşın iki ciltlik Türkiye Notları seyahatnamesi bu türün en başarılı örneklerinden birisidir.Murad Efendi, Türkiye Notları nı yazmadaki maksadını eserinin önsöz ünde şöyle izah eder: Özel zorunluluklar bu Avusturyalıyı, yani Alman Şarklısını Osmanlının yapısını tanımayı, onların hayatını yaşamayı ve daha gençlik çağlarında onların düşünce ve izlenimlerini Alman gözüyle yazma imkânına kavuşturdu. Almanyada hattâ Avrupada çok az tanınan veya eksik ve yanlış tanınan Osmanlılığı daha gerçekçi ve genel çizgilerle yakına getirmeye çalıştım. Burada şu veya bu şekilde temas haline geldiğim olayları ve insanları değil, hayır, aralarında bizzat yaşadığım insanları anlattım. Bu amaca az çok yaklaşabildiysem, yahut az tanınan ve bilerek tanımak istenmeyen Osmanlı toplumu hakkında gerçeğe daha uygun bir imaj verebildiysem, bu kitabı tamamen yararsız saymayacağım. Osmanlıları tanıyan onlara saygı duyar, bazen onlara kızsa bile.
1836 yılında Viyanada doğan Franz von Werner, 1853 yılında Osmanlı Devletine iltica ederek çeşitli görevlerde Bab-ı Âliye hizmet etmiş, 1881 yılında Den Haag sefiri iken vefat etmiştir. Külliyat 18 cildi bulan yazar, bütün eserlerinin Murad Efendi adıyla yazmıştır. Daha çok tiyatro eserleri ve şiirleriyle tanınmasına karşın iki ciltlik Türkiye Notları seyahatnamesi bu türün en başarılı örneklerinden birisidir.Murad Efendi, Türkiye Notları nı yazmadaki maksadını eserinin önsöz ünde şöyle izah eder: Özel zorunluluklar bu Avusturyalıyı, yani Alman Şarklısını Osmanlının yapısını tanımayı, onların hayatını yaşamayı ve daha gençlik çağlarında onların düşünce ve izlenimlerini Alman gözüyle yazma imkânına kavuşturdu. Almanyada hattâ Avrupada çok az tanınan veya eksik ve yanlış tanınan Osmanlılığı daha gerçekçi ve genel çizgilerle yakına getirmeye çalıştım. Burada şu veya bu şekilde temas haline geldiğim olayları ve insanları değil, hayır, aralarında bizzat yaşadığım insanları anlattım. Bu amaca az çok yaklaşabildiysem, yahut az tanınan ve bilerek tanımak istenmeyen Osmanlı toplumu hakkında gerçeğe daha uygun bir imaj verebildiysem, bu kitabı tamamen yararsız saymayacağım. Osmanlıları tanıyan onlara saygı duyar, bazen onlara kızsa bile.