Ankaranın kuruluşu Cumhuriyet yöneticilerini yirminci yüzyılla tanıştırmış, Türk toplumuna çağdaş bir kent toplumu olma yolunu açmış, yapılaşmayı alışılagelmiş sosyal bir eylem olmaktan çıkarıp, ekonomik bir eyleme dönüştürerek kentsoylu sınıfını güçlendirmiştir. Gerçekten Ankaranın kurulması bu denli önemli toplumsal dönüşümleri bir arada başlatmaya yetmesine karşın, sonradan onlara çözümlemeye yetmemiş, denetleyip yönlendirememiştir. Çünkü genç Cumhuriyetin genç bürokrasisi iddialı, aceleci ve deneyimsizdir. Doğal olarak da Ankaranın kentsel gelişimi çalkantılı başlamış, zaman içinde iddialar azalıp, deneyimler artmış, acelecilik kaderciliğe dönüşmüş, fakat kentsel gelişim hep çalkantılı süregelmiştir. Altmışdört yıllık kentsel gelişim çalkantısının çeşitli yorumları, incelemeleri ve eleştirileri yapılmışsa da, bu çalkantının Türkiyenin eşzaman siyasal yaşam grafiği ile benzerlik gösterdiği hatta onun bir türevi olacağı pek düşünülmemiştir. Halbuki, ancak kentsel gelişimin siyasal bir olgu olarak ele alınmasıyladır ki, kenti biçimlendiren güç yapısı ve bu etkinliğin nasıl dağıldığı anlaşılacaktır. Diğer taraftan, Ankaranın imarı devlet ölçeğinde bir girişim olduğundan ve adeta, Cumhuriyet rejimi ile özdeşleştiğinden, kenti biçimlendiren güç yapısı kent ölçeğinden devlet ölçeğine kadar uzanacak ve Ankaranın imarı 1929-39 başlıklı çalışma da, söz konusu yıllar arasında, Türkiye Cumhuriyetinin bir cins siyasal incelemesine dönüşecektir
Ankaranın kuruluşu Cumhuriyet yöneticilerini yirminci yüzyılla tanıştırmış, Türk toplumuna çağdaş bir kent toplumu olma yolunu açmış, yapılaşmayı alışılagelmiş sosyal bir eylem olmaktan çıkarıp, ekonomik bir eyleme dönüştürerek kentsoylu sınıfını güçlendirmiştir. Gerçekten Ankaranın kurulması bu denli önemli toplumsal dönüşümleri bir arada başlatmaya yetmesine karşın, sonradan onlara çözümlemeye yetmemiş, denetleyip yönlendirememiştir. Çünkü genç Cumhuriyetin genç bürokrasisi iddialı, aceleci ve deneyimsizdir. Doğal olarak da Ankaranın kentsel gelişimi çalkantılı başlamış, zaman içinde iddialar azalıp, deneyimler artmış, acelecilik kaderciliğe dönüşmüş, fakat kentsel gelişim hep çalkantılı süregelmiştir. Altmışdört yıllık kentsel gelişim çalkantısının çeşitli yorumları, incelemeleri ve eleştirileri yapılmışsa da, bu çalkantının Türkiyenin eşzaman siyasal yaşam grafiği ile benzerlik gösterdiği hatta onun bir türevi olacağı pek düşünülmemiştir. Halbuki, ancak kentsel gelişimin siyasal bir olgu olarak ele alınmasıyladır ki, kenti biçimlendiren güç yapısı ve bu etkinliğin nasıl dağıldığı anlaşılacaktır. Diğer taraftan, Ankaranın imarı devlet ölçeğinde bir girişim olduğundan ve adeta, Cumhuriyet rejimi ile özdeşleştiğinden, kenti biçimlendiren güç yapısı kent ölçeğinden devlet ölçeğine kadar uzanacak ve Ankaranın imarı 1929-39 başlıklı çalışma da, söz konusu yıllar arasında, Türkiye Cumhuriyetinin bir cins siyasal incelemesine dönüşecektir