Köroglu, kurulu düzene bas kaldiran, beylerle ugrasip zâlimlerle savasan ve fukarayi fakiri incitmeyen bir eskiyâ;basina topladigi yigitlerle serüvenden serüvene kosan bir destan ya da halk hikâyesi kahramani; yigitlik, mertlik, savasçilik duygularini dile getiren deyislerin sahibi bir saz sairi gibi biri digerini besleyen kimliklerle Anadolu, Balkanlar, Orta Asya, Kafkasya ve Irandataninmis, sevilmis ve gerçek kimligi ile folklorik kimligi birbirine karisarak yasatilmis bir halk kahramanidir.Denemecielestirmen Memet Fuat, Dogan Kardes Ilkgençlik Kitapliginda daha önce yayimlanan Yunus Emre, Karacaoglan, Tevfik Fikret, Pir Sultan Abdal, Sinasi, Namik Kemal ve Ahmet Hasimden sonra Köroglu nun yasamini, siirlerini ve adina yaratilmis halk anlatilarini inceliyor; sanatçi kisiligini, düsünce dünyasini çagdas bir bakisla ele aliyor. TADIMLIKYasamiZalim bir beyden babasinin öcünü almak için daga çikan, kalabalik bir eskiya grubu olusturarak kervan yollarini tutan, baç vermeyeni öldüren, soyan, esir etmek yok ha çalin kilinci diye acimasizca dövüsen, varliklilardan aldigini yoksullara dagitan, serüvenleri âsiklarin öykülerine konu olan Köroglunun, gerçekten yasayip yasamadigi, yakin zamanlara kadar belirsizdi. Arastirmacilar kesin bir sey söyleyemiyorlardi.Gerçi Köroglu adini alan, Köroglu siirlerini çogaltan âsiklar vardi, ama gözlerine mil çekilen babasinin öcünü almak için böyle daga çikan bir eskiya saz sairi gerçekten yasamis miydi? Yasadiysa, ne zaman, nerede?1931de Köroglu Destani adiyla bir çalisma yayimlayan Pertev Naili Boratav çesitli rivayetleri özetlemis, karsilastirmis, ama yeterli bilgi, belge olmadigindan, destanin mensei konusunu arastirmamisti. Rivayet Arapça bir sözcük. Türkçesi söylenti. Söylenilen bir söz, anlatilan bir olay anlamina geliyor. Bir öykü diyelim Pariste bir türlü, Istanbulda baska türlü anlatiliyorsa, bunu, Paris rivayeti söyle, Istanbul rivayeti böyle, diye aktariyorlar. Biz rivayet yerine anlati diyelim.Mense de Arapça bir sözcük. Türkçesi köken, kaynak. Köroglu Destani ilk nerede anlatilmis, kökü nerede, çikis noktasi neresi? Mense yerine de, daha kolay anlasilmasi için, köken diyelim.Bu köken konusu birtakim uzun açiklamalari gerektiriyor. Onu sonraya birakarak, önce, su ya da bu nedenle daga çikip eskiyalik eden, bugün elimizdeki siirleri söyleyen, saz sairi Köroglunun hangi tarihte, nerede yasadigi konusunda, Pertev Naili Boratavin Köroglu Destani adli kitabini yayimladiktan sonra edindigi bilgiler, belgelerle vardigi görüsü özetleyelim.Osmanli topraklarinda XVI. yüzyildan baslayarak birbirini izleyen ayaklanmalara Celâli Isyanlari deniyordu. Köroglu anlatilari bazi yönleriyle böyle bir kargasa dönemini animsatsa, âsiklar Köroglu ile arkadaslarindan Celâli diye söz etseler de, uzmanlarin benimsemek egilimi içinde olduklari bu görüsü destekleyecek güvenli bir belge bulunmus degildi. Oysa XVII. yüzyilin baslarinda Ermeni tarihçi Tebrizli Arakelin yazdigi, ilk olarak 1669da yayimlanan Ermeni Tarihinde Köroglu konusunu aydinlatan önemli bilgiler varmis. Brossetnin Collection dHistoriens Arméniens adli dizisinde Ermeni tarihçilerin yapitlari Fransizcaya çevirip yayimlanmaya baslayinca göz önüne çikan bu bilgiler uzmanlara ilk güvenli dayanak oldu. Tebrizli Arakel, tarihinde, 1602den baslayarak 60 yillik bir dönemin olaylarini aktariyor, Celâlilerden uzun uzun söz ediyor, Kiziroglu Mustafa Beyin, Koca Beyin, Köse Seferin adlarini aniyor, türlü düzenleriyle ünlü Köroglunun serüvenlerini, âsiklarin sazla çagirip söylediklerini anlatiyordu.
Köroglu, kurulu düzene bas kaldiran, beylerle ugrasip zâlimlerle savasan ve fukarayi fakiri incitmeyen bir eskiyâ;basina topladigi yigitlerle serüvenden serüvene kosan bir destan ya da halk hikâyesi kahramani; yigitlik, mertlik, savasçilik duygularini dile getiren deyislerin sahibi bir saz sairi gibi biri digerini besleyen kimliklerle Anadolu, Balkanlar, Orta Asya, Kafkasya ve Irandataninmis, sevilmis ve gerçek kimligi ile folklorik kimligi birbirine karisarak yasatilmis bir halk kahramanidir.Denemecielestirmen Memet Fuat, Dogan Kardes Ilkgençlik Kitapliginda daha önce yayimlanan Yunus Emre, Karacaoglan, Tevfik Fikret, Pir Sultan Abdal, Sinasi, Namik Kemal ve Ahmet Hasimden sonra Köroglu nun yasamini, siirlerini ve adina yaratilmis halk anlatilarini inceliyor; sanatçi kisiligini, düsünce dünyasini çagdas bir bakisla ele aliyor. TADIMLIKYasamiZalim bir beyden babasinin öcünü almak için daga çikan, kalabalik bir eskiya grubu olusturarak kervan yollarini tutan, baç vermeyeni öldüren, soyan, esir etmek yok ha çalin kilinci diye acimasizca dövüsen, varliklilardan aldigini yoksullara dagitan, serüvenleri âsiklarin öykülerine konu olan Köroglunun, gerçekten yasayip yasamadigi, yakin zamanlara kadar belirsizdi. Arastirmacilar kesin bir sey söyleyemiyorlardi.Gerçi Köroglu adini alan, Köroglu siirlerini çogaltan âsiklar vardi, ama gözlerine mil çekilen babasinin öcünü almak için böyle daga çikan bir eskiya saz sairi gerçekten yasamis miydi? Yasadiysa, ne zaman, nerede?1931de Körog... tümünü göster