İki âlemin hâricinde ve Kâb-ı Kavseynin has çadırında yerleştin. Hz. Zülcelâli gördün, Hakkın kelâmının sırrını duydun. Bu görmek ve bu duymak öyle bir şeydir ki onun sırrına vehim ve anlayış olamaz. Muradını Allahdan diledin ve Allah onu Sana ihsan etti. Allahın huzurundan arzularına erişmiş bir halde döndün.Alnında gülistanlar açılmış, elinde kerem fermanı; bizim gibi suçlulara kurtuluş beratini getirdin. Bizim gibi günahkârlar Senin gibi şâhın gölgesi altında barınmaya lâyık değildirler; fakat Sen bir parlak güneşsin. Bizim üzerimize ışık salman hayret edilecek bir şey değildir. Senin idrakin mürüvvet deryasıdır. Senin yerin peygamberlik semasıdır. Sen olmasaydın, halka mürüvvet kapısı, peygamberlik kapısından daha kapalı olurdu...
İki âlemin hâricinde ve Kâb-ı Kavseynin has çadırında yerleştin. Hz. Zülcelâli gördün, Hakkın kelâmının sırrını duydun. Bu görmek ve bu duymak öyle bir şeydir ki onun sırrına vehim ve anlayış olamaz. Muradını Allahdan diledin ve Allah onu Sana ihsan etti. Allahın huzurundan arzularına erişmiş bir halde döndün.Alnında gülistanlar açılmış, elinde kerem fermanı; bizim gibi suçlulara kurtuluş beratini getirdin. Bizim gibi günahkârlar Senin gibi şâhın gölgesi altında barınmaya lâyık değildirler; fakat Sen bir parlak güneşsin. Bizim üzerimize ışık salman hayret edilecek bir şey değildir. Senin idrakin mürüvvet deryasıdır. Senin yerin peygamberlik semasıdır. Sen olmasaydın, halka mürüvvet kapısı, peygamberlik kapısından daha kapalı olurdu...