Her zamanki gibi üç beş kuruş ekmek parası uğruna koşturup durduğum yorgun bir günün gecesinde, resmine bakıyorum. Hani 1946da, Bahariye Caddesindeki fotoğrafçı Nikonun Hayat Fotoğraf Atölyesinde çekilmiş siyah-beyaz fotoğrafına.Bay Niko stüdyo ışığını soldan vermiş. 3 Numerolu Lightmachinedan yayılan ışık, yüzünün sağ yanında gölgeler yapmış. Grek burnunun yanında, göz çukurlarında, elmacık kemiğinin altında, boynunun çeneye yaklaşan bölümünde yoğunlaşan grilikler görülüyor.Fotoğrafta 30 yaşlarında görünüyorsun ve tevatür güzelsin. Bir zamanlar bütün kahvehane ve kıraathanelerin duvarlarını süsleyen, Karadağ Kraliçesi Saviçin taşbaskı resimlerine benziyorsun.Parlak ve dalgalı saçların altından başlayan geniş ve pırıltılı bir alın. Üç numara cımbızla iyice inceltilmiş kaşların altında Mısır hiyerogliflerindeki gibi gözler. Yandan da önden de aynı simetriye sahip badem gözler.Ucu yukarı kalkık, düz bir grek burnu. Helena Rubinsteinnın koyu kırmızı rujuyla renklendirilmiş, uçları hafifçe yukan kıvrılmış dudaklar. Daha sonraları gördüğüm için biliyorum, yüzünde Havilland kremi ile Tokalon pudrası da var. Fotoğrafçıya giderken, çekmecenin en diplerinde sakladığın Chanel 5i kulak arkalarına, bilek içlerine bolca sürdüğünden de eminim.Sepya fotoğrafta belli olmuyor tabii. Ama ben, Bay Niko körüklü Kodak makinenin magnezyum lambasını patlattığında, senin o su yeşili gözlerinde sarı hareli menevişlerin anafor yaptığını da biliyorum. Yıllarca sonra bir yürek yangını yaşarken Rumeli Hisarında boğazın mavi yeşil sularında da bu san menevişleri görmüş ve ürkmüştüm.
Her zamanki gibi üç beş kuruş ekmek parası uğruna koşturup durduğum yorgun bir günün gecesinde, resmine bakıyorum. Hani 1946da, Bahariye Caddesindeki fotoğrafçı Nikonun Hayat Fotoğraf Atölyesinde çekilmiş siyah-beyaz fotoğrafına.Bay Niko stüdyo ışığını soldan vermiş. 3 Numerolu Lightmachinedan yayılan ışık, yüzünün sağ yanında gölgeler yapmış. Grek burnunun yanında, göz çukurlarında, elmacık kemiğinin altında, boynunun çeneye yaklaşan bölümünde yoğunlaşan grilikler görülüyor.Fotoğrafta 30 yaşlarında görünüyorsun ve tevatür güzelsin. Bir zamanlar bütün kahvehane ve kıraathanelerin duvarlarını süsleyen, Karadağ Kraliçesi Saviçin taşbaskı resimlerine benziyorsun.Parlak ve dalgalı saçların altından başlayan geniş ve pırıltılı bir alın. Üç numara cımbızla iyice inceltilmiş kaşların altında Mısır hiyerogliflerindeki gibi gözler. Yandan da önden de aynı simetriye sahip badem gözler.Ucu yukarı kalkık, düz bir grek burnu. Helena Rubinsteinnın koyu kırmızı rujuyla renklendirilmiş, uçları hafifçe yukan kıvrılmış dudaklar. Daha sonraları gördüğüm için biliyorum, yüzünde Havilland kremi ile Tokalon pudrası da var. Fotoğrafçıya giderken, çekmecenin en diplerinde sakladığın Chanel 5i kulak arkalarına, bilek içlerine bolca sürdüğünden de eminim.Sepya fotoğrafta belli olmuyor tabii. Ama ben, Bay Niko körüklü Kodak makinenin magnezyum lambasını patlattığında, senin o su yeşili gözlerinde sarı hareli menevişlerin anafor yaptığını da biliyorum. Yıllarca sonra bir yürek yangını yaşarken Rumeli Hi... tümünü göster