Otuz beş yaşında adeta bilimsel bir deney yapar gibi intihar eden ve bedenini derslerde kullanılması için Mekteb-i Tıbbiyeye bırakan Beşir Fuad, sadece ölüm biçimiyle değil, düşünceleriyle de döneminde büyük etki yapmış benzersiz bir Tanzimat aydınıdır.Beşir Fuadı çağdaşlarından ayıran en belirgin özelliği ise Batıyı yüzeysel ve subjektif olarak değil, kaynaklardan okuyarak, bilinçle kavramaya çalışmasıdır. Türk edebiyatının ilk eleştirel monografisi olan Victor Hugoyu kaleme alırken de asıl amacı, edebiyata bilimsel ve pozitivist bir düşünce biçimiyle yaklaşarak temelsiz genellemelere dayanan değer yargılarını yıkmaktır.Victor Hugo ile Türk edebiyatının yönü ilk defa romantik duyuş biçiminden sistemli bir gerçekçilik anlayışına kaydırılmak istenir. Ancak edebiyat zevki Namık Kemal, Abdülhak Hâmid, Recaizâde Ekrem gibi romantiklerin etkisindedir ve Beşir Fuadın kitabı bu ortamda büyük yankı yaratır. Kısa sürede edebiyat dünyasını romantikler ve realistler olarak ikiye bölen bir tartışma başlar. İşte Şiir ve Hakikat Beşir Fuadın intiharına kadar yoğun bir şekilde devam eden Türk edebiyatının bu ilk gerçekçilik savaşının metinlerini Beşir Fuadı bir eksen alarak bir araya getiriyor. Ancak asıl önemli yönü, bu trajik ve gölgede kalmış aydının edebiyat ve kültür üzerine düşüncelerini ilk defa kendi kaleminden okuyucuya ulaştırması.Kitabı yayına hazırlayan Handan İnci, Beşir Fuadın intiharından önce kitap için düzenlediği taslağı ek metinlerle genişleterek eski yazıdan günümüz alfabesine aktardı. TADIMLIKRomanın maksad-ı telîfine gelince: Esas-ı fikr, bazı ahvâl-i mübremenin ilcââtıyla biz-zarûre ahvâl-i memnuaya sülûk edenler hakkında cemiyet-i beşeriyenin gösterdiği şiddeti revâ görmeyip bunlar hakkında rikkat ve merhameti celbetmektir. Maksad âlî, esas metîn! Pekâlâ, fakat istihsâl-i maksad vesâire gibi birtakım fedâkârlıklara icbâr ediyor. Zola Gervaisei olduğu gibi tavsîf ediyor. Bunların ikisi de ibtidâ birer münâsebet-i gayr-i meşrua peydâ eyledikleri halde bilahare ikisi de sokağa düşüyorlar. Fantine bir şekl-i mevhûm, Gervaise bir şahs-ı hakikî; ikisi de merhameti celbediyor. Ancak biri hayalî olduğu için celbettiği merhamet bir hedef-i hakikiye isabet edemiyor. Bilakis Gervaisein hali kendisi gibi birçok bîçâregânı o merhametten müstefîd eder. İşte hayal ile hakikat beynindeki fark budur. İşte şu delil de Hugonun hakikati fedâya mecbur olmadığını irâe eylemektedir. Ama siz diyorsunuz ki bir romanda maksad-ı telîf gözetilmelidir. Bu maksadın istihsâli için istimâl olunan vesâit ne? Burasını düşünelim. Bir fahişe ile bir câniyi alıyor, alıyor ama bunlar âdi cânilere asla benzemiyor, çünkü şair bunları teâlî ettireceğim diyerek bambaşka bir kalıba ifrâğ ediyor, celbettiği merhamet bu iki havârıka münhasır kalıp şiddetten kurtarmak istenilenler açıkta kalıyor, maksad hâsıl olmuyor. Eğer şair bunları teâlî ettirmek maksadıyla tabiatlerinden çıkarmayıp da olduğu gibi tasvîr etmiş ve fakat ne gibi esbâb-ı mübremenin ilcââtıyla girdâb-ı sefâlete dûçâr olduklarını bi-hakkın izah etmiş olaydı eserin nefi daha âmm olurdu. Fantine ile Assommoirdaki Gervaisein mukayesesi isbat-ı müddeâya kâfidir. Hugo Fantinei câlib-i merhamet gösterebilmek için saçını kesmek, dişlerini kırmak gibi fedâkârlıkları ihtiyâra mecbur etmiş. Maksad âlî olur ise ufak tefek mehazire bakılmaz, diyorsunuz. Biz bu mahzurları hâvî olduğundan dolayı Sefillerin şâyân-ı istifâde olmadığını iddia etmedik; yalnız iki mesleği mukayese ettiğimiz sırada birtakım hayalât ve mübâlâgat tecrübesiz gençleri temenni-i muhâle düşürmek netâyic-i vâhimesini tevlîd edeceğini gösterdik. O muhâlât maksadın husûlü için zarûriyül-vuku olmuş olaydı, tabiî hoşgörülürdü. Madem ki daire-i hakikatten çıkmaksızın husûl-i maksad mümkündür; binâberin lüzumsuz kalan o muhâlâtı iltizâm abes ve şâyân-ı muâheze görülür. Vâkıâ romanları okuyanların muharririn maksadını tahlile muktedir olması arzu olunur ise de ekseriya bunların tecrübesiz gençler ve belki çocuklar olduklarını unutmayalım. Onların eser hakkında verecekleri hüküm tabiî şâyân-ı itibar değildir; ancak o eserlerin bunların fikirleri üzerine hâsıl edecekleri tesir hiçbir vechle nazar-ı itinadan ıskat edilemez..
Otuz beş yaşında adeta bilimsel bir deney yapar gibi intihar eden ve bedenini derslerde kullanılması için Mekteb-i Tıbbiyeye bırakan Beşir Fuad, sadece ölüm biçimiyle değil, düşünceleriyle de döneminde büyük etki yapmış benzersiz bir Tanzimat aydınıdır.Beşir Fuadı çağdaşlarından ayıran en belirgin özelliği ise Batıyı yüzeysel ve subjektif olarak değil, kaynaklardan okuyarak, bilinçle kavramaya çalışmasıdır. Türk edebiyatının ilk eleştirel monografisi olan Victor Hugoyu kaleme alırken de asıl amacı, edebiyata bilimsel ve pozitivist bir düşünce biçimiyle yaklaşarak temelsiz genellemelere dayanan değer yargılarını yıkmaktır.Victor Hugo ile Türk edebiyatının yönü ilk defa romantik duyuş biçiminden sistemli bir gerçekçilik anlayışına kaydırılmak istenir. Ancak edebiyat zevki Namık Kemal, Abdülhak Hâmid, Recaizâde Ekrem gibi romantiklerin etkisindedir ve Beşir Fuadın kitabı bu ortamda büyük yankı yaratır. Kısa sürede edebiyat dünyasını romantikler ve realistler olarak ikiye bölen bir tartışma başlar. İşte Şiir ve Hakikat Beşir Fuadın intiharına kadar yoğun bir şekilde devam eden Türk edebiyatının bu ilk gerçekçilik savaşının metinlerini Beşir Fuadı bir eksen alarak bir araya getiriyor. Ancak asıl önemli yönü, bu trajik ve gölgede kalmış aydının edebiyat ve kültür üzerine düşüncelerini ilk defa kendi kaleminden okuyucuya ulaştırması.Kitabı yayına hazırlayan Handan İnci, Beşir Fuadın intiharından önce kitap için düzenlediği taslağı ek metinlerle genişleterek eski yazıdan günümüz alfa... tümünü göster