İlk kitabın yarısına kadar 'Ama bu fantastik değil ki kardeşim!' diye isyan ettiğim sonrasında fantastiğe doyduğum kitap.
İlk defa bir Zelazny kitabı okuyorum. Başlangıçta oldukça hevesliydim aslında, ama ilerledikçe şevkim biraz kayboldu. Yazarın oluşturduğu evren, gölgeler, koz kartları, modern dünya ile fantastik diyarları bir araya getirmesi ve bunun gibi unsurlar gerçekten de güzel... fakat ortada şöyle bir sorun var: biz bunların hepsini daha önce gördük. Kitabın yazıldığı yıllarda (1975) hepsinin muazzam yenilikler olduğunu tahmin etmek güç değil, ama maalesef tüm bu kavramlar günümüzde yaşını belli ediyor. Hele bir de sayfalarca ve sayfalarca süren savaş ya da yolculuk tasvirleri var ki beni canımdan bezdirdiler.
Kitabın ikinci sorunuysa çok fazla karakter barındırması ve okuyucuya hepsini tanıyacak kadar fırsat vermemesi. Yazar tüm karakterleri ve olayları kendisi kadar iyi biliyormuşuz gibi davranıyor. Hâl böyle olunca sık sık geriye dönüp kim kimdi diye hatırlamaya çalışıyorsunuz.
Yine de Corwin'in ve güvenilmez kardeşlerinin maceralarının kendince bir cazibesi olduğunu da kabul etmek gerek. En azından diğer kitaplarını da okuyacağımı söyleyebilirim.