Lee Keegan, salgın sonrası dünyada babasını aramak amacıyla Basra’ya gitmiştir. Uçağı çakıldıktan sonra esir alınan Lee, savaşı henüz bitirmemiş Irak’ı işgal eden İngiliz kuvvetleri ve çılgına dönmüş bir dünyayla yüzleşmek zorunda kalacaktır...
Önyargılı,umarsız ve düşüncesiz Lee karakteri, kör talihin yardımıyla hayatta kalıyor. Kıyamet, ırak’a tedirgin bir barış ortamı sağlıyor, grup çatışmalarının sona erdiğini ortamda savaşacak savaşı kalmamış olan askerler kendi savaşlarını icat ediyorlar. Militarzmin donuk akıllı konformizmi, kıyametten sağ çıkmış ve silahsız sivilleri topluca katledecek kadar zıvanadan çıkmış durumda. Çocuklara işkence yapacak kadar delirmiş olan askerler koşullara uyum sağlamışlar. Bu çağın çocukları artık çocuk değil: Lee saf bir ölüm makinesi. Amerikalıların ele geçirdiği Irak’ta Hannah Arendt’in “Kötülüğün Sıradanlığı”’nı hatırlatan “emirlere uyma argümanı” sıklıkla kullanılmış. Vahşet ve cinayete meyilin aileleri içeriden parçaladığı bu dünyada sıklıkla Freud’un Thanatos’un imada bulunulmuş.
Lee, içten içe şiddete aşık ve ciddi sadistik eğilimler sergiliyor. Eski zaman ve salgın sonrası iögelerinin çatıştığı metinde yazar, okurun suratına sıvarcasına Freudyen imaları, libido ve Thanatos’u sıklıkla kullanmış. Rusya Çarlık dönemine gerilerken, muhfazakar dini liderlerin emirleri altındaki Amerikan ordusu ise dünyayı ele geçirme planları yapıyor. Pragmatist ve makyavellist önermeleri çokça kullanan yazar, koşullardan ziyade vahşete odaklanmış. Lidersiz ve kanunsuz kalınca makineli tüfekleri olan mağara adamlarına dönüşeceğimizin öngörüsünde bulanan yazar, Anavatan Operasyonu’nın halkı silahsızlandırdığı ve tüm kaynaklara el koyduğu metinde , İngiliz ordusunun kendi ülkesini işgal ettiğini kurguluyor. Kaynak arayışının ve tehdit yönetiminin ön planda olması gereken bir metinde, sadece şiddeti anlatmayı uygun görüyor. Zayıf bir kıyamet sonrası romanı.