Ilk kitabin tadini aldim diyemem. Ama yine de bütünlüyor iki kitap birbirini. Dokunakli, sürükleyici bir hikayesi var Frankie'nin. Babasi gibi zaman zaman icki müptelasi olmasina kizdim. Ama yine de cok büyük bir basariya imza atmis hayatinda yazar. Hatalari herkesin hatalari kadar. Ama, ortaya koydugu basarilar icin ayni seyi söyleyemeyiz. Kac kisi hikayesini bu denli ironik anlatabilir ve milyonlarca insan tarafindan ilgiyle okunur ki! Büyük insan olmanin yolundan ustaca gecmis kücük Frankie. Rahat uyusun yattigi yerde...
Bir rüyanın, rüyalarla hiç alakası olmayan şekilde gerçekleşmesine tanık olduğumuz bu devam kitabında ilk kitabın adının nereden geldiğini de hüzünle öğreniyoruz. Şahsen çocukluğunda okurun içini dağlayan Frank’in yetişkinliğine ayar olmadım değil. Özellikle babasının izinden gittiği konularda. Ama sade anlatım dili ve dürüstlüğü insanı etkiliyor. Öğretmenliğinin ve yazarlığının başlangıcında, özgürlükler ve çelişkiler ülkesi Amerika’nın “sınıflarında” tutunmaya çalışan bir İrlandalı…
İlk kitap bol dram ve sefalet içeriyordu. İkinci kitabı okumak için bir kaç sene bekledim ama hiç kopuk gelmedi. Yalın ve akıcı anlatımı ile hikayenin kalan kısmı tamamlayıp Amerika'ya geldikten sonraki dönemini anlatıyor. İlk kitap kadar detaylı ve dramatik değil. Ancak aile dramı kendini hissettiriyor. Kopuk bir aileyi satı satır okuyorsunuz. İlk kitabı okuyanlar zaten mutlaka okuyacaktır. İlk kitabı okumayanların ise önce birinci kitaptan başlamasını tavsiye ederim.