2. Dünya savaşında insanların çektiklerini o kadar güzel anlatıyor ki bize.. Anne Frank sadece küçük bir kızdı.
Herhangi birinin yazdigi bir gunluk olarak okumaya baslarsaniz bosuna okumus olacaginiz ve zevk almayacaginiz bir kitap olacaktir.
Ancak bu kitapta kucuk bi kizin gozunden kocaman bir dunyayi gorebilirsiniz. Bir yandan irkcilik uzerine cikan bir katliam bir yandan gizli sakli surdurulmeye calisilan yasamlar.. Okurken cogu zaman kendinizi onun yerine koymaya calisirsiniz belki o durumda siz olsaydiniz ne yapicaginizi nasil yasiyacaginizi dusunmeye baslarsiniz..
Her ne kadar sonunun nasil bittigini bilsemde bir yandan bir cirpida okumak istedigim diger yandan diger sayfayi cevirip okuyupta bitirmek istemedigim kitap. Sanki ben sayfayi cevirmezsem o son hic gelmiycek gibi..
Herkesin mutlaka okumasi gereken bir kitap..
Kitabı okumak ve ilerlemek boğazımda bir şeylerin düğümlenmesini sağladı desem sanırım yalan olmaz. Kendimi onun yerine koyabilmek , çektiği acıları ve orada bulabildiği azıcık mutluluğu defterine yansıtması sonunda ise gerçekleşen üzücü durumu kendimi kötü hissetmeme sebep oldu. Onun gibi birçoklarının çektiği acılar maalesef ki çok çabuk unutuluyor.
Muhteşem bir kitaptır. Bana kalırsa okullarda okutulması gereken kitaplardan bir tanesidir. Özellikle günümüzde gerek dünyada gerekse de Türkiye'de artan hoşgörüsüzlüğü ve bencilliği yıkacak bir kitaptır. Çünkü bu kitabın bize sunduğu en büyük fırsat empati yapabilmektir ve empati yapmaya başladığımız anda milli ve dini duygularımız geride kalıp insani duygularımız ortaya çıkıyor ki bu da karşımızdakinin de bizden farklı olmadığını anlamamızı sağlıyor. Mutlaka okuyun! İyi okumalar!
"Eğer dünyada kimse yaşamıyor olsaydı, sorusuna çare arıyorum. Dostun Anne M. Frank"
Uzun bir süredir günce tutuyorsun ve olağan bir şekilde o günki olayları yazıp defteri kapatıyorsun.Savaştan sonrasında ilgili hayallerin var.On beşine yeni basmış genç bir kızsın nihayetinde.Umutların, hayallerin ve inançların var.
Öte yanda kendini yahudilerin soyunu kazımaya adamış bir komutan var.Yapamıyor, mümkün de değil zaten.
Senin tifodan ölmenden birkaç ay sonra intihar ediyor.Bugün hala adı işitildiğinde insanın kanı donuyor.
Peki senin hayatın Anne?
Yok oluyor.
Son satırların bile yaşasa felsefede boyut açabilirdi, dedirtiyor.
Sonsözde herkesin hayatının nasıl sona erdiği yazıyor.Benim gözlerim doldu.Uzun bir süre bir karaktere ısınıp iki satıra özetlenen ölümünü okumak.
Bir de filmi var, tutuklanmayla başlıyor.İzlemenizi tavsiye etmiyorum.Yahudi çocuklar yakılmaya giderken ağlaya ağlaya kapadım ben.
Kitaptan;
*Kağıt insanlardan daha sabırlıdır.
*Birinin karakterini onunla ciddi bir kavga ettiğinizde daha iyi anlıyorsunuz.
*Korkunç bir son, sonsuzluktan (beklemekten) çok daha iyidir.
*Öldükten sonrada yaşamaya devam etmek istiyorum.
*Hepimiz yaşıyoruz ama; neden, ne için olduğunu bilmeden.
Yarısını okudum, sonra baktım aynı modda devam ediyor, açtım sonunu okudum. Ki bugüne kadar hiçbir kitapta yapmamıştım bunu. Bomboş yahu. Hiçbir şey yok. Yazıp duruyor, şöyle oldu böyle oldu, şunu yaptı bunu yaptı. Hiç hitap etmiyor bana, sevenleri kusura bakmasın. Bünyeye kattığı zerre bir şey yok. Puanı da ayıp olmasın diye verdim, yoksa puan verilecek durumda değil.
Tüm dünyaca tanınan bir kitap.Okumadan önce çevirmen Can Yücel yazınca ilgimi çekti.Tabi onun çevirisi yazdığı kitabı değil başka bir yayından okumak zorunda kaldım.
Öncelikle kitabı 15 yaşındaki biri yazdığını belirtmek isterim.Olaylar arasında belirli bağlantılar olmayan, adı üzerinde bir hatıra defteri olan bir kitap bu.Olaylar kapalı bir kapılar ardında geçtiği için fazla kurguya dayalı şeyler beklemeyin derim.
Daha çok bir çocuğun(o zaman şartlarında bir gencin)iç dünyasını savaş etkileriyle beraber yansıtan bir kitap olmuş diyebilirim.
Sonunda kız dahil tüm karakterlerin ölmesi(1944-45) ve kızın Peter ile sevgili olmaması kitabın mutlu biten bir sonu olmamasını sağlıyor.Fakat güzel bir kitap ayrıca günlük olduğu için çabuk bitiyor.
Ikinci Dünya Savaşı ile beraber Hollanda'yi da isgal eden Almanlar'dan,zulümlerinden kacmak uzere evlerinden cikan ve ofislerinin oldugu apartmanda ailesi ve dostlariyla beraber saklanan yahudi kizi Anne Frank'in günlüğü. 😔
Savaşın dramatik yönünü, faşizmin kirli,cani yüzünü en güzel sekilde görebiliyoruz ergenliğe adim atmakta olan genç kizin kaleminden.👌
Eser, bu saklanan kisilerden hayatta kalan baba Otto Frank'in girişimleriyle basilmis,kizinin günlükleri kitap haline getirilmiştir. 📖
2 yili askin süre icerisinde disari ile kurduklari baglantilar sayesinde basta yiyecek olmak uzere ihtiyaçlarını karsilayarak yaşama tutunma gayreti gösteren bu insanlarin Anne Frank'in kaleminden dramatik sekilde yansiyan yaşamlarıni okuyunca aslinda birçok seyin degerini bilme hususunda,etnik unsurlarin insanlari nasil tanınmaz hale getirdikleri hususunda bilgi sahibi olabiliyoruz. 👀
Bu sure zarfinda yavas yavas ergenlige adim atan genc kızın yasami,hüznü, sevinci, aşkı, aciyi aktarmasına şahit oluyoruz. ⭐
O uzun surecte yasama tutunmak adina gosterilen çaba, maruz kalinan aci durum, bitmek bilmeyen nefretin körüklediği korku hali okuyucuda en etkili sekilde tezahür ediyor. Zira günlükler en samimi edebi turlerden biridir. Dogal, içten tamamen saf duygularla kaleme alinir çünkü ✔
Yaşasaydı muhtemelen şuan Israil zulmu altinda yaşayan Filistinli bir genc kızla kardeş olabilir,birbirlerini en guzel sekilde anlayabilirlerdi. 🌿
Savaş, faşizm,kan bunlarla beslendi insanoglu ve hala da beslenmeye devam ediyor. Irkciligin yansimasi yillarca sürdü. Milyon insani gaz odalarında öldürdü, tibbi denek olarak kullandirdi, salginlara maruz birakti. Daha neler neler. ⚔
Ne yazik ki savaşın bitmesine iki ay kala Anne Frank, tifüs salginindan yasamini yitirir. Ardinda, onun ve donemin yahudilerinin maruz kaldıkları akil almaz dramatik yaşamlarından esintiler birakti. Okuyalim efenim. 👉📖