Kudüs, İslam'ın kanayan yaralarında biridir; lakin Türkiye ve Türk insanı olarak Kudüs ve tarihi hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Çevremde Kudüs'ün Filistinlilerin sorunu olduğunu ve başlarına geleni hak ettiklerini dillendiren bazı tanıdıklarım var; gerçekten haklılar mı? Kudüs sadece Filistinlilerin sorunu, sadece Filistinlilere ait bir yer mi? Bir Türk olarak orada hiç hakkım, emeğim ve izim yok mu?
Bu kitabı okuyana kadar bu yukarıdaki sorulara cevap veremezdim. Bir Müslüman olarak bu kutsal şehre sahip çıkılması gerektiğinin bilincindeydim elbette ama bir Türk olarak da sahip çıkmam gerektiğini, Arzın Kapısı Kudüs - Mescid-i Aksa kitabını okuyarak anladım. Zira Büyük Selçuklu'dan Artuklulara; Memluklerden Osmanlı'ya kadar bir çok Türk-İslam Devleti bu kadim-kutsal şehre sahip çıkmış, korumuş, muhafaza etmiş ve dahası eserleri ile burayı donatmıştır.
Büyük Selçuklu komutanı Atsız Bey tarafından fethedilen Kudüs şehrine Mardinli Artuk Bey muhafaza etmiş ve mezarı hala oradadır; Kudüs'te Mardinliler ismiyle anılan bir mahalle bile var. Sultan Melikşah'ın kardeşi Tutuş'un Mescid-i Aksa'yı onardıktan sonra Zekeriya Mihrabına kondurduğu kitabesi bugün üzeri kapatılmış vaziyette yeniden gün yüzüne çıkmayı beklemekte. Peki, niye kapalı? İngilizlerin şehri işgal eder etmez yaptıkları ilk üç şeyden üçüncüsü bu olmuştur, zira Türklerin buradaki varlığını silmeleri ve unutturmaları elzemdir. Maalesef başarılı olmuşlar ve bugün biz bile Kudüs'teki varlığımızı unutmuşuz.
Hatta Dulkadiroğulları bile bu kutsal şehre izini bırakmıştır. Memluklu Sultanların ve Osmanlı Sultanlarının eserlerinden bahsetmiyorum bile. Mescid-i Aksa Camisinin ünlü minberini bilirsiniz? Bizzat Nurettin Mahmut Zengi tarafından yaptırılmıştır ve hayali, Kudüs'ü Haçlı işgalinden kurtarıp minberi de yerine fethin simgesi olarak yerleştirmektir ama ömrü buna yetmemiştir. Lakin minberi, vasiyeti olarak ileride onun adına ait olduğu yerine koyacak biri vardır. Peki, kimdir bu kişi? Selaheddin Eyyubi. Nurettin Mahmut Zengi kimdir? derseniz onu da söyleyelim. Kendisi Büyük Selçuklu Atabeyi'dir ve Selaheddin Eyubi'yi yetiştiren, eğiten zattır ta kendisidir.
Sizi bilmem ama Kudüs, unutulacak ve tek başına kaderine terk edilecek bir şehir değil; bir simge ve bir emanetten bahsediyoruz; hakkını vermemiz gereken bir emanet. Birilerinin söylediği gibi bizi alakadar etmeyen, bizim işimizin olmadığı bir yer değil. Ecdadımızın kanını hatta ve hatta mezarlarının, eserlerinin olduğu bu şehri unutmayacağız ve unutturmayacağız. İnşallah ecdadımızın bir zamanlar yaptığı gibi Kudüs, özgürlüğüne kavuşturacağız. Allah yar ve yardımcımız olsun.