Kavgam'ın ikinci cildi, Âşk üzerine...
"Hayatımda ilk kez gerçek anlamda mutluydum. Hayatımda ilk kez mutluluğuma gölge düşürecek hiçbir şey yoktu. Sürekli beraberdik, her yerde birdenbire kenetleniyorduk, trafik ışıklarında, restoranda masada otururken, otobüslerde, parklarda, birbirimiz dışında hiçbir talep, hiçbir arzu yoktu. Tamamen özgür hissediyordum, ama sadece onunla beraberken, birbirimizden ayrıldığımız anda onu özlemeye başlıyordum.
Arkadaşlarımız bizimle beraber olmanın tahammül edilemez olduğunu söylüyordu, gözümüz başkasını görmüyordu, ve doğruydu, kurduğumuz dünya dışında bir dünya yoktu."
"Âşıkların yaptığı gibi, birbirimize hakkımızdaki her şeyi anlattık, bunun sonsuza dek böyle gitmeyeceğini bilmemize ve sürebilme ihtimalinin korkutucu olmasına rağmen –çünkü bunun, bütün bu mutluluğun bir yandan da dayanılmaz bir tarafı vardı– sanki bunu bilmiyormuşuz gibi yaşadık."
"İşte böyleydi, her şey anlam doluydu ve hayatlarımız birbirine örülmüştü."
Knausgård, oluşturduğu biçim üzerinden yazmaya devam ediyor. İnsani olan üzerinden devam eden dizinin ikinci kitabında, sadece âşk değil, sanat üzerine, büyümek üzerine, etkilenmek üzerine düşüncelerini de okuru ile paylaşıyor.
Knausgård, günlük yaşamının çok ince detaylarını aktarırken, ilişkisi içinde zamanda geziyoruz. Çocuk puseti ile Stokholm sokaklarında gezerken, bir yandan o andaki hava durumu, mekân, çevre detaylarını aktarıyor. Derken birden hissettiklerinden yola çıarak, kendimizi Linda ile ilşkisinin geçmişinde, aile/arkadaşlar ile yaşananlar içinde buluyoruz... Bazen, herhangi bir olay örgüsü içinde birden sanat, edebiyat, yaşam, ölüm, melekler, inanç, çocuklar... gibi bambaşka bir alanda sayfalarca devam eden bir -iç- tartışmanın içindeyiz... Arkadaşlarıyla birlikte, felsefi derinliği olan, ya da kişiliklerle ilgili bir tartışmanın içindeyken, birden yazarın içsesiyle süregiden bir anlatının içine giriyoruz...
Kitabın alt başlığında olan Âşık bir adam kitapta var elbette. Ama sadece âşık değil, öfkeli, kendini tanımaya çalışan, sorgulayan, değerli, değersiz hisseden... yaşayan bir insan... Varolmanın güçlüğünü, yaşam mücadelesini (Kavgam=hayat mücadelem) yalın biçimde sergileyen, gerçek hikayesini okurla paylaşırken, insanlığın ortak mücadelesini yazıya döken Knausgård zor konuları başarıyla ele alıyor...
Özenli baskı, çeviri için MonoKL kitap bir kez daha teşekkürü hak ediyor. Knausgård'ın Çocukluğu, büyümeyi ele aldığı üçüncü cildi merakla bekliyoruz...
kitabın arka kapağında dediği gibi kitap bittikten sonra karl'ı özlüyorsunuz. Kesinlikle okunmalı ve sırayla ilk kavgam sonra bu kitap.Olaylar karşısında ki tutumu daha iyi anlayabilirsiniz.