https://illekitap.blogspot.com/2020/05/emma-chase-asil-teklif-royally-1.html
Emma Chase'in Royally Serisi'ni çıktığında alan ve seri bitirmeden okumama konusunda diretirken kendimi ilk kitabı bitirmiş olarak bulan bir ben bırakıyorum şuraya :)
Evet, serinin henüz bitmesine 1 kitap var ama her kitap başka bir karakteri anlattığı için sorun olmadan okunabiliniyor. Bu yüzden ben de daha fazla bekleyemeden başladım seriye. Sonuç oldukça sevdiğim bir kitap okudum ve şimdi hemen elime 2. kitabı alacağım :)
Öncelikle daha öncesinde Emma Chase'in Ephesus Yayınları'ndan çıkan Tangled Serisi'ni okumuştum ve yazarın kurgularına dair ne beklemem gerektiğini fazlasıyla biliyordum. Bu yüzden bu kitabı da ne beklememe gerektiğini bilerek okudum ve şunu söylemeliyim ki beklediğimden daha iyiydi :)
Yazarın akıcı, sürükleyici, eğlenceli ve romantik bir serisi daha diyebilirim ama özellikle de belirtmek zorundayım ki +18 sahneler de bolca vardı. Yani oldukça ateşli bir kitaptı.
Kitabın kısaca konusuna değinmek gerekirse, Prens Nicholas 5 ay sonra yapılacak bir basın toplantısında evleneceği kızın adını vermek zorunda kalıyor ve her ne kadar istemese de büyükannesi Kraliçe tarafından kendisine genç kızların listesi veriliyor. Prens Nicholas bu işten kurtuluşunun olmayacağını bildiği için hem kardeşini aramak hem de kalan zamanını değerlendirmek içi New York'a çok yakın arkadaşı Simon ile beraber gidiyor. Ancak bu New York gezisinin aşkına kapıyı açmak ve geleceği ile ilgili bir karar almak zorunda olduğuna dair hain planı vardır.
Olivia, kar fırtınası yüzünden kahve kafesini erken kapatmak zorunda kalır ancak iki genç adam ve korumalarıyla beraber kafeye girdiğinde giren adamlardan birinin prens olduğunu tahmin bile edemez. O prense kalbini kaptıracağını da.
Nicholas ve Olivia arasında geçen tatsız konuşmanın ardından özür dilemek için tekrar geri giden Nicholas, Olivia'dan oldukça etkilenmiştir. Belki de ilk defa kendisinin bir prens ve zengin olmasını umursaman bir kızla karşılaşmış olmanın etkisi de olabilir.
İkili arasındaki çekim aşka dönüşürken önlerinden en büyük engel Nicholas'ın kimliği oluyor bir de evlenmek zorunda olması...
Nicholas ve Olivia, aşklaırnı dolu dizgin yaşarlarken sonlarının ayrılık olacağının farkındalar ve bunu engellemek için ne yapacaklarına dair en ufak fikirleri de yoktur. Belki de sonradan Nicholas'ın aklına bir fikir gelir ;)
Öncelikle Nicholas'ın ve erkek kardeşi Henry'nin hayatlarına üzüldüğümü söylemeliyim. Tamam muazzam bir zenginlikte yaşıyor olabilirler ama şu var ki bu zenginliğin kölesi olmuş durumdalar. Unvanlarının ağırlığı hayatlarına pranga vurmuş yaşamak zorundalar. Hiçbir özgürlükleri olmaksızın hem de... çevrelerinde yapmacık insanlarla...
Cidden zor bir hayat tarzı ve öyle hayatı okuyunca açıkçası kendi hayatımın özgürlüğün hiçbir şeye değişemeyeceğimi düşünüyorum.
Nicholas'ın öküzlük yaptığını fark edip Olivia'dan özür dilemesi çok güzeldi. Ama itiraf etmek gerekirse o gece kafede Nicholas'ın yaptığı öküzlük de oldukça eğlenceliydi. En azından okumak eğlenceliydi.
Nicholas'ın Olivia'ya karşı her hareketi çok güzeldi. Beyefendilik akıyordu resmen en azından yatak odası dışında... Tam bir aşıktı, çok sevimliydi.
Olivia'nın da Nicholas'la tavırları, ona özgürlüğü göstermesi, sadece onu düşünerek hareket etmesi çok güzeldi. Aslında Nicholas'ın ihtiyacı olan her şeydi bu ve Olivia ona bunu verdi.
Wessco'ya gitmeleri, sarayda kalmaları ve yaptıkları kaçamaklar çok eğlenceliydi. Ama en eğlencelisi de Henry idi.
Henry'i okurken çok eğlendim gerçekten eğlenceli bir kişiliği vardı. Adamın her sözü eğlenceli kokuyordu resmen. Bu yüzden 2. kitap onun kitabı hemen okuyacağım :D Özellikle kitabın sonunda ağabeyinden yediği son darbeden sonra nasıl okumam :D
Nicholas, kedi olalı bir fare yakaladı ama o da Henry'e zarar verdi desem yeridir :D
Kraliçe'yi öldüresim geldi.. .valla öldüresim geldi. Senin öz torunun aşık, çok mutlu ama bu kızla evlenmesine izin yok. Neymiş efendim protokolmüş kurallarmış falanlarmış filanlarmış. Torunun senin ya mutsuz mu olsun, ölsün mü? Kadın tam bir şeytan... sürtük, kaltak... okurken delik deşik edesim geldi resmen.
Ama Nicholas… bebeğim tabi ki Olivia için baş kaldırdı. Böyle aşık adamlar çok mu tatlı oluyor :D
Neyse, çok uzatmayayım ben. Yorumumu keseyim yoksa kitabı size anlatmam içten bile değil. Ama söylemezsem içimde kalır. Nicholas ile Olivia arasındaki ipleri kopartacak şekilde şiddetli olan kavgaya sebep olan kişi açıklanmamış olsa da ben o kişinin sürtük Lucy olduğunu düşünüyorum. Kesin Nicholas'da gözü vardı ve bunu kullandı.
Bunu da söyleyip içimi rahatlattığıma göre artık yorumumu bitirebilirim. Ayrıca sizlere de tavsiye ederim mutlaka okuyun eğer ki masalsı aşk hikayelerini seviyorsanız.
Prensimiz bir garsona aşık oldu :D
Emma Chase denince akla ilk gelen çok basit konuları sizi içine çekerek anlatması olur. Açıkçası bu kitaptan da aynısını bekliyordum fakat sorun hüsran oldu.
Aslında kraliyet üyeleri içerikli olması, başarısız bir hikaye okuyacağımı baştan belli ediyordu. Nitekim öyle de oldu.
Bir kere karakterler Emma için hiç orijinal değildi. Olivia, bildiğimiz yazarın diğer kitabı olan Karmakarışık'taki Kate'in birebir aynısıydı. Fredirick ise Drew'in davranış bakımından az daha düzgün versiyonuydu. Geri kalan her şey çokça Drew'i hatırlattı. Hele prensin sürekli küfürlü konuşması beni iyice sinirlendirdi. Kraliyet ailesi denince insanın kafasında oturaklı ve sorumluluk sahibi insanlar canlanır. Bunlar bildiğiniz işleri güçleri yokmuş gibi davranıyorlar.
Diğer bir sorun da hızlı zaman geçişleriydi. O kadar zaman atlaması yapmış ki bazı yerlerde açığa kavuşması gereken yerler es geçilmiş.
Kimse beğenmese de tek sevdiğim yönü bizdeki kapak oldu. En azından Fredirick'i az daha ciddiye almamı sağladı. Herhalde orijinal kapakla yayınlansa kitaba 1 puanı garanti vermiştim.
Prens Nicholas, uluslararası üne sahip, anında fark edilen, günlük hareketleri bile sürekli manşetlere çıkan, istediğini yapmaya izninin olmadığı bir kraliyet ailesinden gelir. Aşırı duygusal olmak ona göre değildir, soğukkanlı olup daima ileri bakması öğretilmiştir. Son dakika planları yapamaz, her şeyin önceden planlanması gerektiğinden doğaçlama tadını çıkaramadığı bir lükstür. İnsanlar seksi hazretlerinin kendi leydisini bulup evlenmesini dört gözle beklerken onun yakın zamanda evlenmeye hiç niyeti yoktur. Büyükannesi ise tüm dünyanın dikkatini çekecek yüzyılın düğününü yapmasını ister. Babası annesini seçmiş onunda istediği gibi bir eş seçebilmesi, aşık olması için zaman vereceğine dair annesine söz vermiştir. Uzun süre beklediğinden artık beklemekten vazgeçmiştir. Ailesinin ve ülkesinin Nicholas'a ihtiyacı vardır. Büyükannesinin isteği ile yaz sonunda basın toplantısıyla nişanlısını açıklamak zorundadır. Evlenmek istemiyordur ama üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek zorundadır. Tek bir işi vardır asil kanını bir sonraki nesle aktarmak, büyükannesinin yerine geçeceği gibi bir gün kendi yerine geçecek bir varis yaratıp ülkeyi yönetmektir. Beş ayı vardır ve bu beş ayı büyükannesinin verdiği uygun adaylar listesindekilerle geçirmek istemez. Eğlenceye düşkün kardeşini New York'tan getirmeye gider ve hayatı değişmeye başlar.
Olivia New York'ludur. Turtalarının meşhur olduğu yerel kahve dükkanı vardır. Çok çalışır ve maddi sıkıntıları ile uğraştığı yoğun bir hayatı vardır. Yoğun kar yağışlı bir günde sesini duyar duymaz etkilendiği Nicholas ve arkadaşı dükkanına gelir. İlk görüşte etkilendiği ve doğru fiyata her şeyin ve herkesin satın alınabileceğini düşünen Nicholas geceyi kendisiyle geçirmesi karşılığında para teklif eder. Fazlasıyla açık sözlü olan Nicholas'dan etkilense de istediği öpücük yerine yüzüne turtayı yapıştırır ve ikili tanışmış olur.
Nicholas gerçek kimliğini bilmeyen ve çok güzel bulduğu Olivia'dan fazlasıyla etkilenir. Sarhoşken söylediklerinden dolayı özür dilemek için tekrar dükkanına gider ve yıllar sonra bir kadını randevuya davet eder. Kendisini yanında tutmak için her şeyi yapmaya hazır olan kızlar varken Olivia onu kovar. Reddedilse de gitmeye devam eder ve sonunda ikna eder. İlişkileri başlar her şey yolundadır ama Nicholas evlenmek zorundadır. Yaz bittiğinde bitirecekleri bir ilişkiye başlarlar. Nicholas gitmek zorunda olduğundan yazı geçirmek için Olivia'ı saraya gelmeye ikna eder. Olivia Nicholas'ın kurallarla dolu, gazetecilerin peşinde olduğu hayatına uyum sağlamaya çalışır. Her şey güzelken tabi ki bu fazla uzun sürmez ve Nicholas'ın güvensizliği ayrılmalarına sebep olur.
Olivia gittikten sonra Nicholas mahvolur. Olivia her şeyi olmuştur, onu sevmek hayata dönmesini sağlamıştır. Ruhunun arzuladığı şeyi ne ülke ne taht için daha fazla görmezden gelemez ve basın toplantısında bir gün kraliçeleri olacak kadının adını vermek yerine ya Olivia evleneceğini ya da hiçbir zaman evlenmeyeceğini duyurur. Kanun açık ve nettir tahta geçecek prens asil soydan gelen bir kadınla evlenmek zorundadır. Halk içinden biriyle evlenecek olsa bile o kadın Wessco'da doğmuş olmak zorundadır. Olivia bu iki kritere de uymaz. Bu yüzden Nicholas tahta geçme hakkından feragat eder ve kardeşine devreder.
Olivia için bir krallıktan vazgeçer. Eğer Olivia yanındaysa bir krallığa ihtiyacı yoktu zaten tüm dünyaya sahipti. Olivia ve ailesi ile yürüttükleri restoran, dernek işleri dışında prens prenses, dük düşes oldukları bir hayata başlarlar.
Bir prensin olması dışında farklı bir olay, konu yoktu. Kolay okunan, sıkmayan bir kitap.